Torba yasada bağımsız denetime özgü düzenlemeler
Nusret AYYILDIZ
Bağımsız Denetçi / Kamu Gözetimi Kurumu Eski Uzmanı
Geçtiğimiz günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne yeni bir Torba Yasa Teklifi verildi. Teklif son derece kapsamlı ve birçok düzenlemeyi içeriyor. Ancak biz bağımsız denetçiler için en önemli başlıklar düzenleyici otoritemiz Kamu Gözetimi Kurumu’nun (KGK) kuruluş kanunu olan 660 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede yapılması öngörülen değişiklikler.
İsterseniz ilgili maddeleri başlıklar halinde ele almaya çalışalım.
Sürdürülebilirlik
Bilindiği üzere geçtiğimiz aylarda Türk Ticaret Kanunu’nun 88. maddesine eklenen altıncı fıkrayla beraber KGK sürdürebilirlik alanında yetkili otorite olarak belirlenmişti.
Bu değişiklikle paralel olarak torba yasadaki en önemli başlıklardan birisinin sürdürülebilirlik olduğunu söyleyebiliriz.
Torba yasada öngörülen değişikliklerle beraber KGK’nın sürdürülebilirlik alanında gerekli düzenlemeleri yapabilmesinin önü açılmış olacak.
Bununla beraber 43. Madde de ele alındığı üzere KGK bünyesinde bir Sürdürülebilirlik Dairesi’nin kurulması da ihtimaller dahilinde.
Denetime Tabi Şirketlerin Denetiminin Önü Açılıyor
Uzun süredir tartışılan bir konu. KGK tarafından mevcut mevzuat hükümlerine göre yapılan inceleme çalışmalarının muhatapları bağımsız denetçiler ve bağımsız denetim kuruluşları. KGK tarafından seçilen ve dosya incelemesine tabi tutulan şirketler çoğunlukla bu incelemeden bihaber. Bu durumun en temel sebeplerinden birisi de KGK’nın denetime tabi olan şirketler nezdindeki yetkisinin sınırlı olması.
KGK tarafından denetime tabi olan şirketlerin de inceleme ve gözetim faaliyetlerine tabi tutulması neticesinde denetimin kalitesinin önemli bir biçimde artacağı kanaatindeyim. Denetime tabi şirketlerin de bir düzenleyici otoriteyle karşı karşıya kalması ihtimali denetçi seçimini yasal bir zorunluluktan öteye taşıyacak ve denetçiyle şirket arasındaki iletişimin güçlenmesine katkı sağlayacaktır.
Yeni Yaptırımlar Kapıda
Torba yasada yer verilen önemli hususlardan birisi de yaptırımlarla ilgili.
Mevcut kanunda idari yaptırımlar; faaliyet izninin iptali, faaliyet izninin askıya alınması ve uyarı yaptırımı olarak belirlenmiş durumda. Ancak bu yaptırımlar bazen işlenen fiile göre hafif ya da ağır kalabiliyor. Bu gibi durumlarda hükmedilecek ara kademe yaptırımlara ihtiyaç olduğu kesin.
KGK tarafından raporlarda hükmedilen ancak mevzuatta yer almayan “İkaz” gibi yaptırımlarında mevzuata kazandırılması ve bazı durumlarda denetim kuruluşlarının yetki alanlarının kısıtlanması gibi idari yaptırımlarla düzenleyici otoriteye daha geniş bir hareket alanı sağlanabilir.
Üç-Altı Yıl Kuralındaki Belirsizlik Gideriliyor
Bilindiği üzere Kamu Yararını İlgilendiren Kuruluşlar (KAYİK) kapsamında yetki alan şirketler KGK tarafından 3 yılda bir incelemeye tabi tutulurken, diğer şirketler 6 yılda bir inceleme kapsamına alınmakta. Bu sürelerin başlangıcı ise denetim yetkisinin alındığı tarih olarak dikkate alınmaktaydı.
Torba yasada öngörülen değişiklikle birlikte denetim kuruluşları KGK’dan yetki alsa dahi 3 ya da 6 yıllık sürelerin hesabında ilk denetim sözleşmesini imzaladığı tarih göz önünde bulundurularak hesaplanması sağlanacak.
Sürekli Eğitim Merkezi Kurulması
Bağımsız denetçiler olarak 2018 yılından bu yana sürekli eğitim yükümlülüğümüz söz konusu. Bu yükümlülük kapsamında üç yılda toplam 120 kredilik eğitim alma zorunluluğumuz var. KGK’nın bu süreçte üçüncü taraflar tarafından verilen bu eğitimlerin istenen kalitede olmasını sağlamak adına gerekli yetkilendirme ve gözetim faaliyetlerini yürüttüğünü biliyoruz.
Bu torba yasada öngörülen değişiklikle birlikte, KGK bünyesinde kurulacak sürekli eğitim merkezi sayesinde bu alanda uzmanlaşmış ve kurum bünyesinde yetişmiş insan kaynağıyla birlikte düzenleyici otoritenin farklı bir bakış açısıyla daha etkin bir eğitim faaliyeti yürütmeyi hedeflediği söylenebilir.