Toplum destekli tarım modeli köyü şehirden cazip kılacak
Temiz Hasat Tüketim Kooperatifi, Anadolu’nun atalık tohumu ile kadim toprağında temiz tarım yapan küçük kadın çiftçinin ürününü, büyük metropollerdeki tüketiciyle aracı olmadan buluşturmak amacıyla 2017 tarihinde kuruldu.
Kooperatifin 27 gönüllüsü var ve hepsinin inancı aynı yönde: Tarım, hayvancılık, gıda ve üretim konularında sorunlar tespit edilip, doğru politikalar ve uygulamalar hayata geçirildiğinde Türkiye çok büyük bir potansiyele ulaşabilir.
Temiz Hasat Tüketim Kooperatifi sözcüsü Kerem Avcıergun, bu potansiyelin ortaya çıkması için neler yapılabileceğini araştırdıklarında, kooperatifçiliğin yanında topluluk destekli tarım modelinin ilgilerini çektiğini ve üretimin desteklenmesi için işe üretimden değil, tüketimi organize etmekle başladıklarını söylüyor. Böylece; üretim kooperatifi kurmak yerine tüketim kooperatifi kuruyorlar. Sloganlarını ise; “Önce satış, sonra üretim” olarak belirliyorlar.
Avcıergun bu modeli şöyle anlatıyor: “Topluluk destekli tarımda, biz tüketiciler, doğrudan üreticilere gidiyoruz. Daha ekim aşamasında, kendilerine gelecek yıl hangi aylarda, ne miktarda, ve hangi çeşitlerde ürünü, kaç paraya satın almak istediğimizi bildiriyoruz. Bu ürünleri yılın başında çiftçiye önden sipariş ediyoruz. Aradan aracıları, marketleri kaldırıyoruz ve tedarik zincirini tek halkaya indiriyoruz. Bu sayede çiftçimiz hem daha fazla para kazanabiliyor, hem daha üretim aşamasında satış garantisi sayesinde ürünün fiyatı kaç olacak stresi yaşamıyor, hem de yıllık finansal planlamasını önden yapabiliyor.”
Yakın geleceğin kalkınma modeli
Türkiye’nin en büyük sorularından birisi genç nüfusun köyden göç etmesi. Avcıergun, istihdam, eğitim ve sağlık hizmetleri olsa tarım ve hayvancılığa dönecek bir çok insanla karşılaştıklarını söylüyor ve şu bilgileri veriyor: “Bu üçlünün bir köyde hatta birkaç köyden oluşan bir yörede geliştirilmesinin tek yönteminin, yöre kalkınması hedefleyen topluluk destekli tarım modeli olduğuna inanıyoruz. Bir veya birkaç çiftçiyle seçtiğimiz köyde ticaret yapmaya başlıyoruz. Temiz tarım yaparak satış garantisi aldığı bir tüketim kooperatifiyle ticaret yapan ve emeğinin karşılığını alan üretici çevresi için cazip bir örnek haline gelir ve çoğalır. Bireysel üretimden toplu üretime geçen bir köyde dayanışma ve ortak çalışma prensipleriyle maliyetler de aşağı inebiliyor. Üzerine ürün geliştirme ve markalaşma çalışmaları da eklendiğinde o üretim köyün cazibesi şehirden bile duyulur. Çalıştığımız bazı köylerde üniversiteden mezun olup şehirden daha fazla kazanabildiğini gören gençlerin köye döndüğüne şahit olduk. Tüketiciler olarak bizler bu gençleri desteklemeliyiz. Bunu sadece alışveriş adreslerimizi değiştirerek yapabiliriz. Yakın geleceğin modeli budur ve zamanla bu zihniyetteki tüketiciler arttıkça üretimi tercih eden gençlerin sayısı da artacak.”
İlk kontağımız kadınlar
Temiz Hasat Tüketim Kooperatifi bu sene Balıkesir Edremit Körfezi, Samsun Bafra Kızılırmak Deltası, Manisa Gördes, Bilecik Osmaneli, Denizli Baklan, Antalya İbradı’da 40’a yakın çiftçi ile çalışıyor. Bu bölgeler dışında ürün denemeleri yaptığı çiftçiler de var. Avrcıergun, “İstanbul çevresinde temiz tarım yapılan köyler taramamız altında. Trakya bölgesi ve Artvin de denemeler ve araştırmalar yaptığımız bölgeler. iletişimde olduğumuz hemen hemen her üretici ailede ilk kontağımız kadınlar” diyor.
Kooperatifler şirketlerle aynı oranda vergi ödememeli
● Avcıergun, şeff af ve yetkin yönetimler sayesinde sadece ekonomik değil sosyal kalkınma için de geleceğin anahtar modellerinden biri olan kooperatifçiliğin, Türkiye’de geçmiş yıllarda özellikle yapı kooperatiflerinin kötü örneklerinden dolayı itibar kaybettiğini, fakat son birkaç yıldır özellikle gıda kooperatifl eriyle yeniden yükselişe geçtiğini söylüyor. Kooperatif kurmak isteyen üretim veya tüketim gruplarına ciddi bir deneme süreci sonrasında kooperatifleşmeye karar vermeleri önerisinde bulunan Avcıergun, “Devlet kurumlarının sivil toplumla birlikte çalışması, hem destek vermeleri hem destek almaları çok ideal olurdu. Özellikle alım satım yapan kooperatiflerin şirketlerle aynı oranda kurumlar vergisine tabi olması da değiştirilebilecek politikalardan. Kooperatif üyesi üreticilerin ödedikleri sigorta, fon veya katılım paylarında indirim yapılması da ülkemizde kooperatifleşmeyi teşvik edecek uygulamalardan biri olabilir” yorumlarını yapıyor.