Ticaret çevresel politikaları destekleyebilir
Geçmiş yıllarda uluslararası ticaretteki büyük artış, dünya çapında milyonlarca insanın yoksulluktan kurtulmasını sağlarken birçok teknolojik ilerlemenin gerçekleşmesinde de önemli katkıda bulundu. Son dönemde ise iklim değişikliğinin giderek daha belirgin hale gelmesi ve bu alandaki farkındalığın artması ile birlikte uluslararası ticaretin sürdürülebilir döngüsel ekonomi modeline uygunluğu konusunda tartışmaların başladığını görüyoruz. Dünyanın rotasını yeşil dönüşüme doğru çevirdiği bir ortamda, ticaretin iklim değişikliği ile mücadeleyi destekleyen bir dönüşüm geçirmesi kaçınılmaz. Bugüne kadar bu alanda birçok yol haritası çizilmiş olsa da bunlar eyleme dönüşemedi. Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) kuruluş metninde çevrenin korunmasına ve sürdürülebilir kalkınmayı destekleyen bir ticaret sistemine vurgu yapıldıysa da bu çabalar istenilen sonuçları vermedi. Çevresel teknolojilere yönelik ticari mallara uygulanan gümrük vergisi oranlarının indirilmesi gibi konularda gerçekleştirilen müzakereler çoğunlukla ülkelerin ticari öncelikleri sebebiyle başarısız oldu.
Belirlenen hedeflere henüz ulaşılamamış olsa da günümüzde bu alandaki girişimler artarak devam ediyor. Ülkeler ticaret ve çevre konusunda kapsamlı eylemler ile ilgili görüşmeler yapıyor. Bunun en somut örneklerinden biri olarak yeni nesil serbest ticaret anlaşmaları (STA) gösterilebilir. Yakın zamanda imzalanmış pek çok bölgesel ve ikili serbest ticaret anlaşmasında çevre ile ilgili bölümlerin yer alması dikkat çekiyor.
Bu anlaşmaların bazılarında çevresel taahhütler bağlayıcı bir yapıdayken, diğerlerinde ise çevrenin korunmasına yönelik işbirliğinden bahsediliyor. Örnek olarak iklim değişikliği ifadesinin açıkça yer aldığı AB-Kanada Kapsamlı Ekonomi ve Ticaret Anlaşması'nda (CETA), iklim değişikliğinin günümüzde ve gelecekte ticareti etkilediği alanlarda ve yenilenebilir enerji konusunda işbirliği gerçekleştirileceği belirtiliyor. Aralarında İsviçre, Norveç ve Yeni Zelanda’nın yer aldığı bir grup ülke, çevresel ürünlere uygulanan gümrük vergi oranlarının kaldırılması ve fosil yakıt sübvansiyonlarının sınırlandırılması gibi konuların yer aldığı bir anlaşma üzerinde görüşmelerini sürdürüyor. 2016 yılında yürürlüğe giren bir kararla Asya-Pasifik Ekonomik İş Birliği Forumu (APEC) üyesi ülkeler tarafından, güneş panelleri, rüzgar türbinleri gibi çevresel teknolojileri içeren 54 farklı ürün grubunda gümrük vergi oranları önemli seviyede indirildi. Bu ürünlerin maliyetlerinde yaşanan azalış ticaret hacminde ciddi bir artışı beraberinde getirerek yeşil teknolojilerin kullanımının yaygınlaşmasını sağladı.
Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından yayınlanmış olan ticaretin çevresel konulara nasıl destek olabileceğine dair rapor, daha yeşil bir küresel ekonomi için mevcut ticaret uygulamalarının geliştirilmesine yönelik öneriler sunuyor. Bu kapsamda, iklim değişikliği ile mücadelede fayda sağlayan sektörlerdeki mal ve hizmet ticaretinin dünya çapında kolaylaştırılmasının önemine vurgu yapılıyor. Temiz enerji üretiminde kullanılan ürünlere uygulanan yüksek gümrük vergi oranlarının sürdürülebilir kalkınmanın ve çevre ile ilgili projelerin maliyetlerini artırdığına dikkat çekiliyor. Yenilenebilir enerji, plastik atıkların bertaraf edilmesi, malzemelerin geri dönüşümü, enerji verimliliği, hava kirliliğinin kontrolü gibi çevresel alanlarda kullanılan mallara uygulanan gümrük vergi oranlarının kaldırılması tavsiye ediliyor. Ayrıca yeşil ürünlerin önündeki ticari engellerin azaltılması gerekliliğinin altı çiziliyor.
Raporda üstünde durulan diğer bir konu da fosil yakıt sübvansiyonlarının azaltılması ve kaldırılması. Bu alanda atılacak adımların emisyon miktarlarında önemli bir azalış sağlaması söz konusu. Bu nedenle fosil yakıtlar ile ilgili olarak daha fazla ülkenin sorumluluk almasının şart olduğu belirtiliyor. Ticaret politikaları ile iklim değişikliği hedefleri arasında bir uyum sağlayabilmek için, bu birimlerde görevli kamu yetkililerinin birbirleri ile olan iletişiminin iyileştirilmesi de diğer önemli bir husus. Bunun yanı sıra uluslararası ticaret kurallarıyla tutarlı karbon fiyatlandırma sistemleri ve tüm taraflar için adil olan sınırda karbon düzenleme mekanizmalarının tasarlanmasının önemine dikkat çekiliyor. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin üzerine düşen yükün hafifletilmesi bir diğer ihtiyaç olarak karşımıza çıkıyor.
Ticaretin çevresel konulara katkı verebileceği bir başka alan ise kamu alımları. Küresel bazda kamu idareleri tarafından trilyonlarca dolar değerinde satın alma yapılıyor. Bu kapsamda, çevre dostu ürünlere öncelik verilen satın alma politikaları ile yeşil ürünlerin kullanımı ve temiz teknolojilerin gelişimi teşvik edebilir.
Çevresel krizlerin yol açtığı risklerle mücadelede uluslararası işbirlikleri de önemli bir rolü üstleniyor. Ticaret politikalarının çevresel sürdürülebilirlik hedefleriyle uyumlu olmasını sağlamak amacıyla, kamu, iş dünyası, bilim insanları ve sivil toplum kuruluşları arasında daha fazla iş birliği yapılması önemli. Kritik konularda karar verilmeden önce alanında yetkin idari ve teknik uzmanların görüşlerinin alınması süreci iyileştirebilecek bir etken. Ticaret ve çevre ile ilgili tüm bu aşamalarda, gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaçlarının dikkate alınması ve bu dönüşümden zarar görebilecek kesimler için adil bir geçiş sürecinin uygulanması hususları da ön plana çıkıyor.