The Peninsula Istanbul’un odası Hong Kong’da test ediliyor!
Peninsula Hotels, 1928 yılında kurulan The Hongkong and Shanghai Hotels Limited (HSH) bünyesinde faaliyet gösteren ve dünyada sadece 10 lokasyonda bulunan lüks bir otel markası. Otelin amiral gemisi Hong Kong’da… Bu kentin dışında Şangay, Pekin, Tokyo, New York, Chicago, Beverly Hills, Paris, Manila ve Bangkok’ta konuklarını ağırlıyor. Bu otellerin sadık müşterileri var ve artık misafirlerinin üçüncü nesillerine hizmet vermeye başlamış…
Peninsula Hotels, 2022 sonunda Galataport İstanbul’da da konuklarını ağırlamaya hazırlanıyor. 300 milyon Euro yatırımla hayata geçirilecek olan The Peninsula Istanbul, 177 odalı olacak. The Peninsula Istanbul, restore edilen Merkez Han, Karaköy Yolcu Salonu, Çinili Han ile 90 saniyede açılan giyotin cepheli Yeni Balo Salonu binasını kapsayan alanda bulunuyor.
Otelin lobisi geçmişi 1940’lara dayanan ve Türkiye’nin ilk modern liman terminali olan Karaköy Yolcu Salonu’nda yer alıyor. Otelde 9-10 uluslararası lüks markanın yer alacağı bir alışveriş pasajı da planlanıyor.
Galataport İstanbul’un marka değerini yükselten önemli yatırımlar arasında gösterilen The Peninsula Istanbul’un yatırımcıları, otel konusunda oldukça titiz davranıyor. Her detaya dikkat edilen otelle ilgili öğrendiğim bir detay, bu titizliğin boyutları gözler önüne seriyor. Şöyle ki; İstanbul dışında Londra ve Yangon otellerini açmaya hazırlanan, her otelinde standartları yüksek tutmayı prensip edinen HSH yönetimi, İstanbul’daki otelin odalarından birini merkezde kurdurmuş ve bizzat test etme yoluna gitmiş.
Görünen o ki The Peninsula Istanbul, daha kapılarını açmadan İstanbul’daki diğer lüks otellere sıkı bir rakip olacak ve çıtayı daha yükseğe çıkaracak.
Karaköy Güllüoğlu’nun yeni adresi Galataport’un karşısında olacak
Karaköy Güllüoğlu'nun Karaköy katlı otopark binasının yıkılıp meydana dönüştürülme projesi çerçevesinde mağazasını boşaltmak zorunda kalacağı uzun süredir biliniyor. Karaköy’de ünlenen ve buradan ayrılmayı düşünmeyen markanın yeni adresi belli oldu. Güllü Ailesi, Galataport’un karşısında bir bina aldı ve yılbaşında taşınmak için hazırlıklarını tam gaz sürdürüyor. Markanın Karaköy Mumhane Caddesi’ndeki fabrikasında üretim devam edecek. Katlı otoparktaki mağaza yeni bina bitince boşaltılacak ve yeni binaya geçilecek.
Karaköy Güllüoğlu’nun 6’ncı kuşak temsilcisi Murat Güllü, Karaköy’ün dışına çıkmalarının imkanı olmadığını belirterek, “Mevcut yerimizde bizi tahliye edene kadar kalacağız. Karaköy’ü asla terketmeyeceğiz. Bizim başka bir yerde olmamız Karaköy ile özdeşleşen marka kimliğimizle de ters. Gelenek ve yeniliği birleştiren bir markayız ve tek lokasyonda faaliyet gösteriyoruz. Hazırlıklarımızı yapıyoruz. Galataport’un tam karşısında bir bina aldık, oraya geçeceğiz” diye konuştu.
3.5 yaşındaki kızı da havayı solumaya başladı
Gaziantepli Güllü Ailesi, 1800’lü yıllardan bu yana baklava üreten bir aile… Ailenin dördüncü kuşağı, 1949 yılında İstanbul’a geldi ve Karaköy’de küçük bir dükkanda faaliyete başladı. Karaköy’de katlı otoparkın altındaki Karaköy Güllüoğlu kısa sürede ünlendi ve bugün 100’den fazla ülkeye baklava gönderir hale geldi. Babası Hacı Mustafa Güllü’den bayrağı devralan Nadir Güllü hala işin başında ama markanın 6’ncı kuşak temsilcisi olan oğlu Murat Güllü birkaç yıldır fiilen yönetimi üstlenmiş durumda… Nadir Güllü’nün iki kızı da baba mesleğini devam ettiriyor.
Murat Güllü’nün iki kızı var ve o da babasının izinden giderek kızlarını baba işine alıştırmaya erken başlamış. 3.5 yaşındaki kızının işin havasını soluması için şirkete getirmeye başlamış. Her ne kadar pandemi yüzünden bunu sık yapamasa da yavaş yavaş daha sık getirmeyi planlıyor. Murat Güllü, “Ben zaten burada doğdum sayılır. Bizde gelenektir, ayağınız tutmaya başladığınız anda şirkete gelirsiniz. Ben de 3.5 yaşındaki kızım getirmeye başladım. Tabii ki şu anda birşey yapacağı yok ama buranın havasını solumasını istiyorum” dedi.
Restoranlardaki transfer savaşı patronlara yüksek zam yaptırıyor
Pandemi döneminde kapanmalar yüzünden sıkıntı çeken yeme içme sektörü, yasaklar kalktıktan sonra yoğun bir tempoya girdi. Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği (TÜRES) Başkanı Ramazan Bingöl’ün tabiriyle her yer doldu, taştı. Ancak bu süreçte kalifiye eleman sıkıntısı baş gösterdi. Çünkü pandemi döneminde 2 milyona yakın kişinin çalıştığı sektörde birçok çalışan kuryeliğe geçti ve daha yüksek maaşlar almaya başladı, restoranlar açılınca da hem ağır çalışma koşulları hem de düşük ücretler yüzünden geri dönmek istemedi. Sektörde çalışmaya devam edenler ise neredeyse kapanın elinde kalıyor. Daha yüksek maaş veren istediği elemanı alıyor. Elemanlarını kaybetmek istemeyenler ise yüzde 60’lara varan oranlarda zam yapıyor.
Örneğin büyük bir cafe zincirinin yönetimi 6 bin lira olan şefin maaşı 10 bin liraya çıkardı. Garsonların aylık kazancı tip’lerle birlikte 7 bin lirayı aştı. Ramazan Bingöl’e sektördeki bu transfer ve yüksek zam furyasını sorduğumda aldığım cevap şu oldu: “Kaotik bir ortam ve derin bir sıkıntı yaşanıyor sektörde. Tecrübe çok önemli, sıfırdan eleman alamazsınız. Yüksek zam yapmayan elemanını kaybediyor. Yüksek maaşlar fiyatlara yansıtılamıyor. Böyle giderse iflasa kadar giden istenmeyen gelişmeler yaşanacak.”