Teşvikler “şebeke etkisini” dikkate alarak tasarlanmalı
Yeni nesil küçük ölçekli iş yerleri:8
Geleneksel değer zinciri süreçlerinin değişmesi, ürün-hattı yapılarının yeni nesil platform yapıları dönüşmesi günümüzün gerçekliği. Bu gerçekliğin varlığını kabul edersek; onun yarattığı olumlu gelişmeler kadar olumsuz etkilerle yüzleşmeyi de göze alırız. Sergei Karaganov’un Turquie Diplomatique’nin Ekim 2019 sayısında çevirisi yapılan“ Kendi kendini aldatma, derin analizlerin yerini nasıl aldı” başlıklı analizi ve Orhan Pamuk’un, “Kısa mesajla iletişim kurabilirsiniz, ama asla düşünce geliştiremezsiniz” saptamaları günümüzde derinliği olmayan popülist kültürün peşine takılmanın tuzakları konusunda bizi uyarıyor. Bu uyarıdan etkilenirsek, etkileyen değişkenlerin önüne geçebiliriz.
Yeni geçim örgütlenmesinin ya da ağlar “yeni nesil platform yapılar” oluşturuyor. Platform yapıların bileşenlerine ve işlevlerine daha önce kısaca değinildi; bu yapılar içinde temel belirleyicinin “ şebeke etkisi” olduğu konusunda görüş birliği var.
Etkileşimin söz konusu olduğu her alanda “etkileyen” ve “etkilenen” aktörler vardır. Etkilenme, öğrenme gibi etken değil; edilgendir. Siz, geçmiş alışkanlıklarınızın konforunu sorgulama ihtiyacı hissetmiyor; bildiklerinizin geçerli olduğuna inanıyorsanız; “etkilenmeniz” daha düşük düzeylerde olur. Geçmişteki yapıları, işlevleri ve kültürü oluşturan varsayımlarınızı sorguluyorsanız; alıcı bir ruhla etkileyeni anlayabilirsiniz; etkilenme düzeyinizi artırabilirsiniz. HBT’nın 185’inci sayısındaki “Zaman bir illüzyon mu?” başlıklı yazıda belirtildiği gibi, “Eğer, A, B’yi etkiliyorsa, B her zaman daha ileridedir” etkilenen öngörme ve önlem alma disiplinini işletir; etkileyenin yarattığı fırsat ve tehlikelerle kendi olanak ve kısıtları arasında dengeler kurar.
Küçük ölçek iş yerlerinde etkilenme
Sahadaki gözlemlerimiz, “ülkemizdeki küçük ve orta ölçek iş yerleri yöneticilerinin önemli bir bölümü etkilenmeye kapalı, alışkanlıkla yönetim anlayışının konforunun tuzaklarına yakalanmıştır” genellemesini yaptırıyor. Alışkanlıklarını kolay sanma konforu, platform yapılarda hızla değişen bağlantı, iletişim ve işbirliklerine uyumun önündeki en büyük engel. Karaganov’un altını özenle çizdiği gibi egemen güçlerin yıllardır piyasa sundukları kavramları pişirmelerinin etkisiyle de bir zihniyet haline dönüşebiliyor.
Küçük ölçekli yapının ekonomi etkili ve önemli olduğunu söylüyor; verimli bir ekonomik büyüme ve refah artışını hedefliyorsak; küçük ölçekli iş yeri yöneticilerinin önyargılarını, yerleşik doğrularını, kör inançlarını, kalıp düşüncelerini öncelikle sorgulamalıyız. Ayrıntı bilgisinden ne denli uzaksak, süreci oluşturan entelektüel çerçeveleri-iş kuramını-ne kadar önemsemiyorsak, işlemlerin artan önemini ne kadar kavramamışsak, rekabet gücü yaratmaktan da o kadar uzaklaşırız.
Ölçeği ne olursa olsun iş yerlerini çıkmaza sokan yönetişim tuzaklarının en başında, meraksızlık, kuramı küçümseme ve kendini sorgulamama, varsayımları ve zihni modeli sürekli yenileştirmeme hastalığı gelir. Bu hastalığın en belirgin göstergesi de, sıkıştıkça, “Ama devlet yardım etsin; finansman kolaylığı sağlansın, vergi bağışıklığında bulunsun, yer tahsis etsin…” çağrılarıdır. Teşvikler, ülke ekosisteminin boşlukları nedeniyle girişimcinin şans eşitliğini bozan, haksız rekabet yaratan, işini geliştirmesinin önünü tıkayan engelleri kaldırmak için verilir. Her toplum değerli varlıklarından biri olan girişimcisinin serbest ve adil piyasada rekabette “şans eşitliğini” yitirmemesi için teşvikleri geçinme örgütlenmesinin araç çantasına ekler.
Ülkemizde küçük ölçek iş yerleri söylemde çok önemsenmiştir; stratejiden yoksun, amaçları muğlak, uygulamaları yetersiz teşvikler; değer katmadan, değer sahiplenmeyi anlatan “rantçı algı” güçlendirilmiş; öncelikle kendini sorgulamanın önemi unutturulmuştur. Yeni nesil teşvik sistemleri tasarlanırken geçmişin bu sakat tutumundan uzak durulmalıdır.
“Mekan-odaklı” ve “sektör odaklı” teşvik sistemlerinin işe yaramadığı onlarca kez kanıtlanmıştır. Platform yapılarının hız ve esnekliği “proje odaklı” ve “şebeke etkisini” dikkate alan teşvik sistemleri tasarlamayı gerektirmektedir. Net bilgi, etkin koordinasyon ve odaklanma için ilk adımı, envanterlere sahip olmayı bir “beka sorun” olarak görmektir. Herkesin kolayca sahip olabileceği “standart verilere” alanımızda en ileride olanlar kadar elimizin menziline sokmalıyız. Standart verileri en ileri düzeyde olanlar düzeyine çıkarmak bir “hüner” aşamasıdır. Standart dışı verilere de erişerek, verilerden yeni bir ürün ve yeni bir metot geliştirmek ise “yaratıcılıktır”; küçük ölçekli iş yerlerinin temel sorunu da budur.
Disiplin gerekiyor
Küçük ölçek iş yerlerinin verimliliklerini ve etkinliklerini artıran, strateji-odaklı, etkileşim yönelimli bir teşvik sistemi, öncelikle “öngörme ve önlem salma” disiplini gerektiriyor. Bu disiplin, plana inanmak ve planlı kaynak tahsisi yapmak anlamına da gelir. Plan, yeraltı ve yer üstü zenginlikleri, insan kaynaklarını, bilimsel ve teknolojik birikimleri etkin koordine etmenin aracıdır. Üç yıllık orta vadeli planlar ve onların ilk yıllarını “bütçe kontrol mekanizmaları ile sürekli geri-bildirimlerle” ince ayardan geçirme yeni teşvik sisteminin özünü oluşturmalı. Öngörme ve önlem alma disiplinine uyumadan, ödünsüz gözetim ve denetim mekanizmalarını içselleştirmeden yola çıkarsak, daha önceki başarısızlıkları tekrarlamış oluruz.
Planın bir başka erdemi de, “rekabet edebilir alan keşfi” ve kaynak tahsisi önceliklerini bu alanlara “odaklama”dır.
Kalkınma bir “deneysel mesafe ayarı disiplini” olarak tanımlanabilir. Öngördüklerimiz ile uygulama sonunda yarattığımız sonuçlar arasındaki makasın açıklığı da kapalılığı deneysel mesafeleri belirler. Yeni teşvik sistemleri sadece hedefleri değil, hedeflere götüren yol ve yöntemleri tanımlarsa küçük ölçekli iş yerleri gerçek işlevlerini yerine getirebilir…
Yeni nesil küçük ölçekli iş yerleri yöneticileri teşvik sistemi taleplerini “serbest ve adil piyasada haksız rekabeti önleyen şans eşitliği” için talep etmelidir. Kolaycılığı özendiren, değer üretmeden değer sahibi olma kurnazlığını besleyen bir teşvik sistemine izin verilmemelidir. Ayrıca, yerleştiğinin yapı, işlev ve kültürünün dışa ve dünyaya açık olması da gerekir.
Gelecek hafta: ”Analitik ve ileri analitik temel girdidir”