Ters yöne girdik bir kere, çıkamıyoruz!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

Hani klasikleşen bir Temel fıkrası vardır ya... Otoyolda yanlış yola giren ve ters yönde ilerleyen Temel’i gören polis ekipleri radyoda uyarı anonsu yaptırmaya başlar: “Dikkat, otoyolda ters yönde ilerleyen bir araç var.” Anonsu duyan Temel bir yandan karşı yönden gelen araçları savuşturmaya çalışır, bir yandan da bağırır: “Ne biri, hepsi ters yönden geliyor, hepsi!

Bizim durumumuz da sanki biraz böyle mi ne! Temel’den tek farkımız, biz otoyolda ters yönde gittiğimizi fark ettik etmeye de, biraz geç fark ettik ve şimdi de bir çıkış bulamıyoruz. Otoyol bu, öyle üç beş kilometrede bir çıkış olmuyor işte. Geri dönmeye çalışıyoruz, buna da yoğun trafik olanak tanımıyor. Debelenip duruyoruz!

Şimdi de ABD faizi

Yurt içinde yaşadığımız sorunları atlatmayı umarken Gazze savaşı patlak verdi. Adeta tüm fon sağlayıcılar “Hele bir bekleyelim” moduna girdi. Zaten bize para vermeye can atan yoktu da, bu savaş da tuzu biberi oldu. Bize acilen döviz lazım ama para vermeye yanaşan yok.

Yetmezmiş gibi üstümüze üstümüze gelen sorunlara dün bir yenisi eklendi, ABD'de on yıllık tahvil faizi yıllar sonra psikolojik eşik olan yüzde 5'i aştı. Zaten ABD’de faizler uzun süredir yüzde 5’e çok yakındı da, bu düzeyin aşılması dediğim gibi psikolojik anlamda önem taşıyordu.

Bizim ABD on yıllığına denk sayılabilecek gösterge faizimiz yüzde 25 dolayında.

Bir tarafta ABD ve yüzde 5 faiz, diğer tarafta Türkiye ve yüzde 25 faiz...

ABD tahvili aldığınızda kur riskiniz yok sayılır. Dolara döndürdüğünüz paranın dolar karşısındaki değer değişimine göre bir risk ortaya çıkabilir tabii ki... Ama bu risk, dolar çok büyük ölçüde değer yitirmediği sürece önemsiz boyutta kalır.

Borç verilebilecek iki ülke olsaydı...

Varsayın ki dünyada borç arayan iki ülke var; biri biz, diğeri de ABD. Yine varsayın ki borç verecek olan da Euro Bölgesi’nden bir yatırımcı, örneğin Almanya’dan.

ABD’ye borç verildiği takdirde kur riski çok sınırlı. Ama ya Türkiye’ye verdiğinde?

Bugünlerde euro/dolar paritesi yaklaşık 1.06 düzeyinde. Ama örneği basitleştirmek için euro/ dolar paritesini 1 kabul edelim. Buna göre Alman yatırımcı bugünlerde yüzde 5 faizli, yani fiyatı 952 dolar olan 1.000 dolar nominal bedelli ABD tahvilini 952 euroya alabilir. Bu yatırımcı için kur riski euro dolara karşı çok değer kazanırsa ya da diğer bir ifadeyle dolar değer kaybederse ortaya çıkar. Bir yıl sonra euro/ dolar paritesi 1 değil de örneğin 1.1 olursa, bu yatırımcının 1.000 doları, artık 1.000 euro değil, 909 euro edecektir.

Ya Türkiye’ye borç verilirse...

Peki bu yatırımcı Türkiye’ye borç vermeyi tercih ederse ne olur?

Faizimiz yüzde 25 dolayında. Bu yatırımcı için kur riski belli; euro TL’ye karşı çok değerlenirse böyle bir risk doğacak. Buna olmaz denilebilir mi? Muhtemelen olacak, hatta yüzde 25 faizi aşan bir oranda değer kaybı ortaya çıkacak.

ABD’ye yatırım yapıldığında yukarıda örnekte verdiğim bir kur oynaklığı olasılığı ne kadar azsa, Türkiye için böylesine bir kur oynaklığı olasılığı o kadar yüksek.

Siz Alman yatırımcı olsanız, ABD’yi tercih eder rahat rahat uyumak mı istersiniz, yoksa daha fazla kazanç elde etme umuduyla Türkiye’yi tercih eder ama uykunuzdan olmayı göze mi alırsınız?

Şu durumda bir Avrupalı yatırımcı ABD kağıdını tercih ettiğinde kur riskini hiç yaşamayacakken ya da bu riske çok düşük oranda maruz kalacağını görüyorken parasını niye Türkiye’ye getirsin ki?

Başka bir risk daha var

Kur dışında hem ABD’yi, hem Türkiye’yi ilgilendiren başka bir risk daha söz konusu. Faiz artmaya devam ederse elinde kağıt bulunanlar zarar yazar. O yüzden, faizlerin artış temposu ve nereye kadar daha gidebileceği de çok önemle üstünde durulması gereken bir başka yön.

ABD’de yüzde 5 olan faiz üç beş ay içinde yüzde 10’a çıkar mı, çıkmaz!

Ama Türkiye’de yüzde 25 olan faizin üç beş ayda yüzde 50’ye değilse bile yüzde 35’e, 40’a çıkmayacağı söylenebilir mi, söylenemez!

Dolayısıyla çok belirgin olarak böyle bir risk de var.

Şimdi bu yazdıklarımdan herhalde şu sonucu çıkaranlar olmaz:

Ne yani borçlanmada bizim rakibimiz ABD mi, bize benzeyen ülkelere bakalım.”

Onlara bakıyoruz zaten; ben sorunun nasıl büyük boyutlara vardığını vurgulamaya çalışıyorum.

Ters yönde gitmeye devam eden Temel henüz farkında değil ama birkaç kilometre öteden devasa TIR’lar geliyor ve onlardan sakınması, arabasıyla slalom yapması çok daha zor olacak.

Normal trafikte yapmak suçtur ve çok tehlikelidir ama yolu biraz boş gördüğü anda Temel’in el frenini çekip filmlerde izlediğimiz gibi arabasını 180 derece döndürüp normal yöne girmesi gerekiyor.

Sonra da hızlanması... Çünkü Amerika’nın kovboyları TIR’larla yarış halinde ve çok hızlı geliyor. Bir an önce oradan uzaklaşmakta yarar var.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar