Ters dolarizasyon; bir varmış, bir yokmuş!

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

Ekonomide en temel hedeflerden biri ters dolarizasyonu gerçekleştirebilmek. Bunu sağlamanın iki yolu var:

✔ Yabancı yeniden dönecek ve döviz bollaşacak.

✔ Vatandaş dövizin fırlayıp gitmeyeceğine ikna olacak ve TL'de kalmanın cazibesi artacak.

Peki bu amaçla yola çıkıldığından beri son üç üyda neler mi oldu, buyurun...

Kasım ayının ilk haftasından itibaren yeni bir hedef koyduk. Fazlasıyla dolarize olmuş ekonomiyi bu girdaptan kurtaracaktık, bu amaçla yola çıktık. Bu hedefe ulaşabilmek için de temel önlem olarak TL’nin getirisini artırdık, yani faizi yukarı çektik.

Bu önlemi güven verici açıklamalarla da destekledik. Tekrara gerek yok, Merkez Bankası’nın piyasayı fonlamadaki sadeleşmeye dönüş adımını kastediyorum.

Bütün bu değişiklikler için milat kasım ayının ilk haftasıydı.

Atılan bu adımlarla iki yönlü bir etki görülmesi umuluyordu.

Birincisi, Türkiye’ye adeta sırtını dönmüş olan yabancı yatırımcı yeniden çekilecek ve döviz gelecekti.

İkincisi de yurtiçinde sürekli döviz almakta olanlar tasarruf tercihlerinde artık dövizi değil getirisi artmış TL’yi tercih edecekti. Hatta hatta döviz hesaplarında bir çözülme olması bile umuluyordu.

Geçen yılın başından kasıma kadar istisnai haftalar dışında sürekli çıkış yapan yabancı yatırımcı 6 Kasım’dan sonra yeniden döviz getirmeye başladı. İlk haftadaki küçük çaplı çıkışa rağmen kasım ayı pozitif kapatıldı. Yabancı yatırımcı 1.2 milyar dolarlık hisse senedi ve 612 milyon dolarlık DİBS almıştı. Amaçlardan biri gerçekleşiyordu, yabancı Türkiye’ye yeniden dönmeye başlamıştı.

“Yüksek faiz-düşük kur”, en azından “görece düşük kur” dönemi başlamış gibi görünüyordu ve tabii ki yabancı Türkiye’ye gelecekse kur daha da gerilemeden elini çabuk tutmak istiyordu. Kur da tahmin edildiği gibi hızla düşmeye başlamıştı zaten.

Ama amacın diğer ayağında istenen olmuyordu. Döviz tevdiat hesaplarında çözülme bir yana artış yaşanıyordu. Kasım, 6.7 milyar dolarlık artışla geçildi.

Yabancı girişi aralıkta daha da arttı; ama ilginçtir döviz hesaplarındaki büyüme de daha belirgin hale geldi.

Bu arada yabancı girişi hisse senedi ve DİBS’ten ibaret değildi tabii ki. Swap yoluyla daha yüklü miktarda döviz geliyordu.

Kasım ve aralıkta ters dolarizasyon konusunda pek bir şey anlaşılamadı. Yabancı döviz getiriyordu ama yurtiçindeki döviz talebi bir türlü kırılamıyordu.

Ocak tablosu daha da karışık

Geldik ocak ayına... Dün açıklanan verilerle ocak ayının tablosu ortaya çıktı.

İyice kafa karıştıran bir durum var...

Yabancı girişi çok belirgin ölçüde hız kesmiş durumda. Kasımda 1.8 ve aralıkta 2.3 milyar dolar olan giriş ocakta yalnızca 633 milyon dolar. Döviz geliyor gelmesine de belli ki bu giriş artık çok daha ağırlıklı olarak swap yoluyla...

Yabancı döviz getirmeyi kısarken yurtiçinde de ilginç gelişmeler yaşanıyor ve vatandaş dövizden sanki biraz uzak durma eğilimi sergiliyor. Kasım ve aralık aylarında 6.1 ve 6.2 milyar dolarlık döviz alan vatandaş, ocak ayında döviz hesabını net 677 milyon dolar azalttı.

Geçen haftaki DTH düşüşünde parite etkisi var mıdır, onu incelemeye vaktimiz olmadığını itiraf edelim.

Şimdi ocak ayındaki bu harekete bakarak ters dolarizasyonun başladığını herhalde kimse söyleyemez. Kısa dönemli değerlendirmeler bir anlam ifade etseydi "Yaşasın ters dolarizasyon hedefine ulaşıyoruz” diye 15 Ocak’ta biten hafta ayağa kalkılması gerekirdi. Çünkü o hafta vatandaş döviz hesabını tam 1.3 milyar dolar azaltmıştı.

YARINI GÖREMEYEN DÖVİZDE DURMAYA DEVAM EDİYOR

Bankalardaki mevduatın yüzde 50’den fazlasının döviz cinsinden olduğu dikkate alınırsa kemikleşmiş bir dolarizasyon gerçeğiyle yüz yüze olduğumuz daha iyi anlaşılacaktır. Faizin bir miktar yükseltilmesi, adeta genlerimize işlemiş olan dövizin daha çok kazandıracağı inancını öyle bir anda yok edemez.

Kaldı ki, yüksek gibi görünen faizin enflasyonun öyle çok çok üstünde olmadığı ortada.

Başka bir yön daha var; çoğu banka belli bir miktara kadar olan mevduata çok az faiz uyguluyor. Hedef büyük mevduat sahiplerini çekebilmek.

Bir yanda her an tırmanacak tahmini yapılan, adeta gözünün içine bakılan döviz...

Diğer yanda enflasyonun çok üstünde olmayan ve reel olarak fazla bir kazanç sağlamayan; hele hele vatandaşın gözündeki enflasyonun çok çok altında kalan mevduat faizi...

Vatandaş “Hele bir durayım şurada” diyor ve dövizde park etmeyi sürdürüyor.

O yüzden ocak ayında yaşanan gelişmelerden yola çıkarak bir değerlendirme yapmak için henüz çok erken...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Gerçek enflasyon kaç? 12 Eylül 2024