Temel bilimlere öncelik büyümeye hız kazandırır
Temel bilimlerde araştırma ve öğretimin güçlendirilmesi girişimciye yol göstererek ileri teknoloji yatırımlarının kalıcı olarak artırılmasını sağlar. Kestirme yoldan yapay yöntemlerle ekonomide ortaya çıkan canlanma ise kısa ömürlü olur.
Ekonomiyi kalıcı olarak büyüten süreçlerin temelinde bilimsel araştırma ve öğretim vardır. Temel bilimlerdeki keşif ve icatlar teknolojinin ilerleyeceği yolları açar, girişimcilerin ufkunu genişletir. Sanayide yeni teknolojilerin kullanımı, sektörlerdeki verimliliği ve ekonominin büyüme oranlarını yükseltir. Ne var ki bu kalkınma yöntemi ilk meyvelerini en erken 15-20 yıl sabredildikten sonra verir.
Bir de aceleci politikacıların sık sık saptığı kestirme yol vardır. Bu yol seçildiğinde ithal edilen makine ve teçhizatı çalıştırmak için yurt dışına teknik eleman yollanır veya yurt dışından mühendis getirtilir. Bu yöntemle ülke içinde sağlanan teknolojik gelişme kısa sürede ekonomik ömrünü doldurur, daha sonra işe tekrar sıfırdan başlamak ve Batı ülkelerinin kapısını bir kez daha çalmak gerekir. Makine ve teçhizat ithal edilirken, gelişmiş ülkeler en ileri teknolojiyi “üretim sırrı” olarak kendine saklar ve Doğu’ya son kullanım tarihi iyice yaklaşmış teknolojileri aktarır.
Bilimsiz teknoloji ile kalkınma çabalarında tekrar başlangıç noktasına dönme ihtimali yüksektir. Bir Batı Trakya atasözünde vurgulandığı gibi “Kestirmeden giden bir gün sonra varır.”
Geçmiş dönemlerde bu yöntemin bir sakıncası daha vardı. Yurt dışına yollanan öğrencilere ve bilgisini artırmak isteyen teknik elemanlara örneğin Fransa’da 1950’li yıllara kadar ikinci kalitede eğitim verilir, mezuniyet belgelerine “Bon pour l’Orient” (Doğu için yeterli) damgası vurulurdu.
MÜHENDİS POLİTİKACILARIN ŞAŞIRTICI İHMALİ
Ekonomik kalkınma hedefi için yola çıkanların atacakları ilk adımın bilimsel öğretim ve araştırma faaliyetini güçlendirmek olduğu gerçeği 19. yüzyıldan bu yana sürekli olarak dile getirilmişti. Ancak işe temel bilimlerden başlanması gerektiğini savunanlar azınlıkta kalmış ve ekonominin geleceğini değil gelecek seçimi kazanmayı düşünen politikacılar hep kestirme yola sapmıştı. Kestirme yol yerine uzun ince yolu tercih eden bir girişim 1980’li yılların başında ortaya çıktı.
4 Ekim 1983’te çıkarılan Kanun Hükmündeki Kararname ile Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu (BTYK) faaliyete geçirildi. Kararnamenin altıncı maddesinde “Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu, Başbakan’ın önerisi ile yılda en az iki kere toplanır” deniyordu. Bu açık hükme rağmen BTYK, 1997 yılına kadar yalnız üç defa toplanabildi. Oysa BTYK’nın bu süre içinde en az 28 kez toplanması gerekiyordu. BTYK toplantılarının yapılmadığı dönemde devleti yönetenler, bilim ve teknolojinin ekonomik kalkınma sürecindeki kritik önemini bilen kişilerdi. Bu ihmalin Elektrik Mühendisi Turgut Özal, İnşaat Mühendisi Süleyman Demirel, Makine Mühendisi Necmettin Erbakan ve ünlü fizikçi Erdal İnönü’nün devleti yönettikleri yıllarda ortaya çıkması da şaşırtıcıydı. Bu yöneticiler, dijital devrimin giderek yaklaşan ayak seslerini, belki de günlük politika ile çok fazla meşgul olmaları nedeniyle duyamamışlardı.
ERDOĞAN, MEVCUT TEMEL BİLİMLER ÖĞRETİMİNİ YETERLİ GÖRDÜ
2002 Genel Seçimi’nden sonraki iktidar değişikliği temel bilimler seferberliğinin ilân edilmesi için yeni bir fırsat olabilirdi. Ne var ki Recep Tayyip Erdoğan, başbakanlığı ve cumhurbaşkanlığı döneminde savunma sanayisindeki temel bilimler öğretim ve araştırma faaliyetine öncelik verdi. Erdoğan örneğin bir temel bilimler üniversitesinin kurulması gündeme geldiğinde gerekli ilgiyi göstermedi.
CNN televizyon kanalında program yapan Ahmet Hakan, 5 Ocak 2020’de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı bir söyleşide temelbilimler üniversitesi konusunu şöyle gündeme getirmişti: “Aslında Türkiye’nin bu tür teknik konularda ilerleyebilmesi için temel bilgiler şart efendim. Temel bilimlere ağırlık verilmesi gerekiyor.” Erdoğan söyleşi sırasında, temel bilimler üniversitesi konusunda şu görüşü dile getirmişti: “Türkiye’de tabii o temel bilimler dediğin, Şadi Bey’in noktasında, bu noktada zaten bizim üniversitelerimiz aslında var. Yani bugün Ortadoğu’dan tutun Teknik Üniversite’ye, Yıldız Üniversitesi’ne bütün bunların hepsinde var ve diğer üniversitelerimizin de içinde bu tip bölümler var.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu cevabıyla mevcut temel bilimler öğretimini ve araştırma seviyesini yeterli gördüğünü ifade etmişti. Bu görüş paralelinde Türkiye’de 23 araştırma üniversitesi belirlenmiş ancak temel bilimler üniversitesi projesine yeterli destek verilmemişti.
Oysa örneğin Güney Kore’de ileri teknoloji konusundaki atılım, temel bilimlere öncelik verilerek başlatılmıştı. 1972’de temeli atılan ve 20 yıl içinde tamamlanan Daedeok Bilim Şehri’nde önce temel bilimler öğretimi güçlendirilmişti. 1989 yılında çıkarılan Temel Bilimler Araştırmalarını Yaygınlaştırma Kanunu teknoloji atılımına yeni bir hız kazandırmıştı.
UZUN VE İNCE YOL
Ekonomik kalkınma çabalarında temel bilimlerdeki öğretim, araştırma ve geliştirme faaliyetinin yeniden yapılandırılması sanayi dallarına yeni ufuklar açar. Böylece ekonomi ortalamanın üstünde bir büyüme oranını kalıcı olarak yakalayabilir. Sağlanacak büyüme ivmesi işsizlik oranını yüzde 9-10’dan yüzde 5-6’ya düşürebilir. Bu tür bir temel bilimler seferberliği için önceki yazılarımda da vurguladığım şu adımların da atılması gerekir:
✔ Temel Bilimler Üniversitesi projesi tüm imkânlarla desteklenmelidir. Aynı nitelikteki bir destek paketi, Türk Japon Bilim ve Teknoloji Üniversitesi için de hazırlanmalıdır.
✔ Mevcut araştırma enstitüleri az sayıda konuya odaklanmak üzere yeniden yapılandırılmalıdır. Alman Fraunhofer ve ABD’de 2014 sonrasında kurulan yeni nesil araştırma enstitüleri örnek alınarak arı kovanı gibi, nöbetçi eczaneler gibi faaliyet gösterecek yeni nesil enstitüler kurulmalıdır.
✔ Devlet artık doyma noktasını aşmış altyapı ve ulaştırma projeleri yerine bilim ve teknoloji projelerine odaklanmalıdır. Filyos Endüstri Bölgesi, Trabzon Yatırım Adası, Karasu Münferit Yatırım Bölgesi ve Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi projelerindeki çalışmalar hızlandırılmalıdır. GAP (Güneydoğu Anadolu Projesi) Doğu Anadolu Projesi (DAP), Doğu Karadeniz Projesi (DOKAP) ve Konya Ovası Projesi’ne (KOP) yeni bir ivme kazandırılmalıdır. Özel sektörün Bursa Ticaret ve Sanayi Odası aracılığı ile başlattığı ve 2017’de temelini attığı TEKNOSAB (Bursa Teknoloji Organize Sanayi Bölgesi) girişimi devletin finansal ve teknik desteği ile daha hızlı yürütülmelidir. Temel bilimlerde araştırma ve öğretimin güçlendirilmesi girişimciye yol göstererek ileri teknoloji yatırımlarının kalıcı olarak artırılmasını sağlar. Kestirme yoldan yapay yöntemlerle ekonomide ortaya çıkan canlanma ise kısa ömürlü olur.