Teknolojinin mahremiyete saldırısı

Dr. Uğur TANDOĞAN
Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ

İlk analog etik dersim

Bir Türk filmi senaryosunun içinden çıkmış gibiydiler. Filmlerin başında söylendiği gibi, “Masumları korumak için” isimleri değiştirelim: Emine ve Mediha diyelim. İkisinin de yetişkin kızları ve oğulları vardı. Bu iki Osmanlı kadınının da huyu-suyu sertti, sözlerini esirgemezlerdi. Bir sonbahar günü imece usulü yapılan erişte gününde yine atışmışlar ve son noktayı karşılıklı koymuşlardı: “Ne senden kız alırım, ne sana kız veririm”. Ama ne demişler: Büyük lokma ye, ama büyük laf etme. Emine Hanım Teyze’nin oğlu, Mediha Hanım Teyze’nin kızına aşık olmuş. Dedik ya, bunlar Osmanlı kadını; Emine Hanım Teyze toplamış heyeti ve Mediha Hanım Teyze’ye gitmiş. “Ne kız alırız, ne kız veririz dedik ama, gençlerin gönüllerini hesaba katmamışız. Benim oğlan ve senin kız birbirlerine aşık olmuşlar. Bunların arasına giremeyiz” demiş. Mediha Hanım Teyze de sağduyu sahibi bir kadın; vermiş kızı. İki ezeli rakip sonunda dünür olmuşlardı. Mutlu bir evlilik olmuştu, ama dünürler arası sürtüşme devam etmişti.

Aynı mahallede rahmetli ağabeyim de başka bir senaryonun kahramanı idi. Ağabeyim, müziğe çok meraklı idi. Teknolojiyi de yakından izlerdi. Üniversitede öğrenci iken staj parasından Grundig marka iki makaralı bir teyp (reel-to-reel) almıştı. Radyodan müzik programlarını kayıt eder, onları bize dinletirdi. Yaz sonu üniversiteye döndüğünde teypi eve bırakmıştı. Benim gibi bir ilkokul öğrencisi için de bu harika bir oyuncaktı. Sürekli kayıt yapıyor ve siliyordum. Bir gün bize misafirliğe gelen Emine Hanım Teyze’ye kayıt ettiğimiz Yıldız Ayhan türkülerini dinletmiştim. Çok hoşlanmıştı. “Ben de söylesem bu alet çeker mi?” demişti ve “Gesi bağlarında dolanıyorum; yitirdim yârimi, aranıyorum” türküsünü söylemişti. Hem de çok güzel söylemişti. Söylediği türküyü kendisine dinletince çok hoşuna gitmişti. Benim en çok hoşuma giden şey ise insanların konuşmalarını kaydetmekti. Teybi kapatmadım ve Emine Hanım Teyzeyi, dünürü hakkında konuşturdum. Sonra da sesini ona dinlettim. Emine Hanım Teyze büyük bir olgunluk içinde “Olsun, ben bunları onun yüzüne de söylüyorum” demişti. Gülüşmüştük. Ama yüzünden okumuştum, rahatsız olmuştu. Olayı duyan babam “Aman oğlum dikkat et. Seslerimizi alıyorsun; biz bize eğleniyoruz. Biliyorum şaka yapmışsın. Ama birisinin haberi olmadan, izni olmadan onun sesini almak doğru değil, ayıp” demişti; çok utanmıştım.

Dijital dünyada etik

O zaman elektronik dünyası analog idi. O da benim ilk analog etik dersim olmuştu. Şimdi dünya dijital ve olaya yeni boyutlar eklenmiş durumda. The New York Times gazetesinde okuduğum bir makale (Activate This ‘Bracelet of Silence,’ and Alexa Can’t Eavesdrop) bana yukardaki anıları hatırlattı. Söz konusu makalede belirtildiğine göre ABD’de her beş evden birinde akıllı hoparlör (smart speaker) varmış. Google ve Amazon evlere milyonlarca Nest ve Ring güvenlik kamerası da satmış. Yani bir eve misafirliğe gittiğinizde tam bir gözaltı durumu var. Belki evlerin girişindeki paspaslara etik gereği, uyarı yazısı koymak gerekecek: Dikkat bu evde sesiniz ve görüntünüz kayıt edilmektedir.

Gizli tehlike

“Sesiniz kayıt edilmektedir” dedim. Çünkü bu akıllı hoparlörlerin sesle çalışmaya başlayan mikrofonları da var; hem de aygıt internete bağlı. Gerçi “Alexa,” “Hey, Siri,” veya “O.K., Google.” sözcükleri ile harekete geçiyorlar. Ama deneyler göstermiş ki, bu seslere benzer sesler de bu akıllıları harekete geçirip kayıta başlatabiliyormuş. Yani durum hayli tehlikeli. Fark etmediğiniz bir anda evinizin içinde siz de kayıt edilebiliyor olabilirsiniz. Ve bu kayıtlar bir bilgisayar korsanı (hacker) eliyle internette tüm dünyaya açılabilir; mutluluğunuz tüm dünyaya yansıyabilir. Hele hele ev bir siyasetçi evi ise durum daha tehlikeli olabilir. Siyasetçinin milleti mutlu etme planları, canlı canlı, sıcağı sıcağına dünyaya yayılabilir. Ama tabi ki bu, uygar ülkelerin siyasetçileri için bir tehlikedir. Bizdekiler şerbetli…

Sonuç

Teknoloji bir taraftan insanlığa hizmet ederken, diğer taraftan da akla gelmeyecek rahatsızlıklar da ortaya çıkarıyor. Önemli olan, farkındalığın yüksek olması ve rahatsızlığın farkına vararak zamanında önlem almaktır. Çünkü mahremiyet çok değerli bir insan hakkıdır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Mutsuz toplum 12 Kasım 2024
Süt meselesi 05 Kasım 2024