Teknoloji dünyası Trump’a hazırlanıyor, ya biz?
Donald Trump’ın ABD Devlet Başkanı seçildiği günden beri herkes kendini devir-teslimin yapılacağı 20 Ocak’a hazırlıyor. Katar, Hamas liderlerini sınır dışı etti. Suudi Arabistan veliaht prensinin “Annem Yahudi’ydi” dediği söyleniyor. Biz ne yapıyoruz, merak ediyorum. Bugün, global teknoloji dünyasını Trump yönetiminde nelerin beklediğine bakacağız. Çünkü atılacak adımların ucu bize de dokunuyor.
Başkan Trump’ın aklındaki paradigma basit: “Önce Amerika!” Her politikanın belirleyicisi bu slogan olacak. Mesela yapay zekanın riskleri mi önemli yoksa Amerikan şirketlerinin yapay zekadan kazanacağı para mı? Trump’ın cevabı ikincisi. Bazı konularda işler daha kompleks: Teknoloji dünyasının Başkan Trump ile ilgili en büyük bilinmezi, Çin konusundaki yaklaşımının ne kadar şahin olacağı. Trump, Çin’den ithal edilen ürünlere yeni gümrük vergileri koyacağını açıkladı. Acaba bunun da ötesine gidip, Biden döneminde konan çip ambargosunun kapsamını genişletir mi? Amerikan teknoloji şirketlerinin birçoğunun üretim üssü Çin. Mesela Tesla, Çin’de otomobil; Apple, Çin’de telefon üretiyor.
Üretimin Çin’e kaymasının nedeni bir zamanlar Çin’deki düşük üretim maliyetiydi. Şu an üretimin Çin’de kalmasının nedeni, bu kompleks ürünleri üretmek için gereken becerileri topluca başka bir yerde bulmanın zor olması. Mesela dünyanın en büyük çip üreticisi Tayvanlı TSMC, ABD’nin Arizona eyaletinde bir fabrika açıyor. Çalışacak mühendisleri de Tayvan’dan getirmişler. “Çünkü hiçbir Amerikalı mühendisi gece 3’te üretim hattı durduğunda yatağından kaldırıp sorunu çözmesi için fabrikaya getiremeyiz!”, diyorlar. Gerçekten, ABD’de üretime yönelik beceriler büyük sorun. Apple’ın kurucusu Steve Jobs hayattayken bir gün Başkan Obama ile yemek yerken “30 bin üretim mühendisine ihtiyacımız var. Öyle doktoralı personel filan değil, düz mühendis. Müsaade etseniz de yurtdışından getirtsek?” demiş. Obama da hemen “Geniş çaplı göçmen reformunu Cumhuriyetçiler engelliyor, bunu tek başına yapamayız.” diye kıvırmıştı.
Önümüzdeki dönemde uygulanacak politikalarla üretimin Çin’den ayrılması gerekecek. Bu da teknoloji şirketlerinin ihtiyaç duydukları becerilere sahip personelin bulunduğu ve ABD’yle dost yeni ülkeler arayışına girmesi anlamına geliyor. Türkiye’de bu beceriler var mı acaba? Artık yüksek asgari ücretin rekabet dezavantajı olmayacağı sektörlerde de üretim yapabilir miyiz?
Twitter’a 44 milyar dolar veren Elon Musk’ın bu işten zararlı çıkabileceğini söylemiştim. Tabii ki adam bizden akıllı çıktı. Kısmen Musk’ın Twitter algoritmasında yaptığı değişikler sayesinde Trump seçimi kazandı. Musk da ilk günden sadık bir destekçisi olarak konumlandığı Trump’ın beyin takımında yerini aldı. Aynı zamanda Trump’ın zaferiyle kişisel servetinin 70 milyar dolar daha yükselerek 320 milyara çıktığı söyleniyor. Bu artıştaki en büyük pay da Trump’ın zaferinin ardından Tesla hisselerinde yaşanan ralliymiş. Meğer Musk bizim sandığımızdan çok daha büyük oynuyormuş. Şimdi ise Elon Musk’ın Trump’ın Çin ile ilişkilerine nasıl yaklaşacağı ve ne akıl vereceği bir muamma.
İlginç bir şekilde Musk da tıpkı Başkan Trump gibi elektrikli araçlara vergi teşviklerinin kaldırılmasını savunuyor. Neden böyle yapıyor derseniz sebep, Tesla’nın artık marka gücünü oturtmuş olması. Öte yandan teşvikler, rakiplerine göreli olarak daha çok fayda sağlıyor. Elon Musk, Trump’tan illa bir ödün alacaksa bu, muhtemelen, otonom araçlara federal izinlerin kolaylaştırılması konusunda olacak. Böylece Tesla’nın otonom taksileri beklenenden önce trafiğe çıkabilir. Tabii, Musk’ın bir diğer şirketi SpaceX de NASA’dan çok daha fazla iş alacaktır. SpaceX’in rakibi Blue Origin’in (ve Amazon’un) sahibi Jeff Bezos, sahibi olduğu Washington Post’un Demokrat aday Kamala Harris’i desteklediğini açıklamasını son anda önlemişti. Ne kadar akıllıca bir iş yaptı, göreceğiz.
Twitter’a geri dönelim. Belki de artık ağzımı alıştırıp “X” desem daha doğru olacak. Trump döneminde, sosyal medyadaki içeriklerden platformları sorumlu tutmayı öngören, böylece yalan içeriğin yayılmasını sınırlayacak reform fikrinin rafa kaldırılacağı kesin. Zira böyle bir düzenleme hem X’in sahibi Elon Musk’ın hem de bu platformları en iyi kullanan Başkan Trump’ın işine gelmez.
Aynı zamanda görünen o ki Başkan Trump ABD içindeki düzenlemelerin de ötesine geçecek. Malum, dijital konularda yıllardır en çarpıcı adımları Brüksel atıyor. Trump’ın başkan yardımcısı JD Vance, kampanya döneminde “Avrupa Birliği sosyal medya platformlarını düzenlerse biz de NATO’daki kararları veto ederiz. Düşünce özgürlüğü yoksa ortak savunmanın ne anlamı var?” mealinde sözler sarf etmişti. Brüksel’in dijital dev şirketlere yönelik rekabet politikası adımlarından rahatsız olan Trump da Apple’ın CEO’suyla yaptığı bir telefon görüşmesinden sonra “Hele bir seçilelim, bunları da halledeceğiz.” demişti. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Elon Musk ile X’ten atışan komisyon üyesi ve Brüksel’deki dijital düzenlemelerin babası olan Fransız Thierry Bretton’dan bu yaz bir ayak oyunuyla kurtuldu. Brüksel önümüzdeki dönemde bu konularda yumuşayabilir. Her gün yeni bir dijital düzenlemenin tartışıldığı ülkemizde de bu trendleri dikkate almamız lazım. Türkiye kıvrak ve çevik adımlar atarsa Trump dönemini kalkınması için avantaja çevirebilir.