Teknoloji çağında sahte cennet vadedenler
Ünlü Davos toplantılarını düzenleyen Dünya Ekonomik Forumu (WEF) 3 Haziran 2020 günü Cenevre’deki merkezinde, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Gutters’in de katıldığı kapsamlı bir basın toplantısı düzenleyerek 2021 yılının ocak ayında dünyanın dört bir yanından gelecek olan katılımcılarla Davos’ta yapılacak olan yıllık toplantının gündemini açıkladı. WEF, “The Great Reset” (Büyük Reset) başlığı altında yapılacak olan yıllık toplantıda, gezegenimizin ve üzerinde yaşayanların geleceğini güvenceye alacak, sürdürülebilir bir küresel gelişme yaklaşımının startını vermek istiyordu.
Ancak çok geçmeden, COVID-19 pandemisiyle ilgili öngörülerin çoğu gibi WEF’in öngörüsünün de iyimser varsayımlara dayandığı anlaşıldı. 27 Ağustos günü WEF tarafından yapılan yazılı açıklamada 2021 yıllık toplantısının en erken 2021 yılının yaz aylarında yapılabileceği ilan edildi. Açıklamada WEF’in katılımcıların sağlığını güvenceye alacak koşulların eksiksiz sağlanabilmesi için bu kararı almak zorunda kaldığı belirtildi.
Pandeminin başından beri mecburi ya da ihtiyari olarak eve kapanmanın yararı, dünyanın dört bir yanında yaşananları daha yakından izleme fırsatını yaratması oldu. Pandemi ülke, sınır, ırk, cinsiyet ayrımı yapmaksızın hemen herkesin yaşamını farklı şekillerde etkiledi. İnsanlık aleminin kendisiyle hesaplaşması için bulunmaz bir fırsat geçti eline. Bu fırsatın nasıl değerlendirildiğini ise yaşayarak göreceğiz. Şu ana kadar yaşananlara bakarak, dijital devrimin sağladığı olanakların pandeminin zorunlu hale getirdiği evlere kapanmanın yıkıcı etkisini bir ölçüde hafiflettiğini söyleyebiliriz.
Financial Times'ın online festivali
İngiltere’de yayınlanan Financial Times gazetesi de, eylül ayının ilk haftasında Londra yakınlarında bir malikanenin bahçesinde düzenlemekte olduğu FT Weekend festivalini bu yıl online yapmak zorunda kaldı. Online formatıyla üç güne yayılan festivalin birçok oturumunu izledim. Gazetenin online abonesi olanlar 20 sterlin ödeyerek festivali izleme olanağı buldular. Kaçırdığınız oturumları da 90 gün içinde tekrar izleyebiliyorsunuz.
Festivalin kapsama alanı konusunda bir fikir vermek için jeopolitik sorunlardan pandeminin ekonomide yarattığı büyük çöküşe, iklim değişikliğinden Kaliforniya’nın yeni şaraplarına kadar çok farklı konuların ele alındığı oturumlarda en fazla ilgimi çeken konu başlıklarını paylaşayım.
• Medyanın ve sosyal medyanın geleceği
• Ofis çağı bitti mi? Evden çalışmanın yarattığı olanaklar ve sorunlar
• Pandemi dünya ekonomisinin ve kapitalizmin geleceğini nasıl etkileyecek?
• Çin’den korkmalı mı? ABD-Çin ilişkilerinin bundan sonraki seyri
• Biden’ın zamanı geldi mi? ABD başkanlık seçimi ve sonrası
• Bugünkünden farklı bir dünya düzenine geçiş mümkün mü?
• İklim değişikliğine odaklı yatırımların geleceği parlak mı?
Geleceğin anahtarı teknoloji
Yukarıda saydığım oturumları çoğu kez ilgiyle izledim ama itiraf edeyim ki en fazla ilgimi çeken ve geleceğe ışık tutan oturumlar teknolojinin etkisinin öne çıkarıldığı oturumlar oldu. Pandeminin yarattığı etkiler ve tepkiler tartışılırken, ya da pandemi sonrasında yaşanması olası gelişmelerden söz edilirken, yarının dünyasının nelere gebe olduğu konuşulurken hep teknolojinin rolü ön plana çıkıyordu. Pandemiden en fazla yararlanan şirketlerin Apple, Facebook, Amazon, Google (Alphabet) ve Microsoft gibi teknoloji önderleri olması da bunun bir kanıtıydı.
Dijital teknolojinin yol açabileceği sorunlar ve tehditler ne kadar ürkütücü ise dijital teknolojinin, yoksulluğun ve cehaletin yok edilmesinde oynayabileceği rol de o kadar ufuk açıcı. Bugünün ve yarının dünyasında, Big Data’yı kontrol eden ve Yapay Zeka (AI) konusunda öne çıkan teknoloji şirketlerinin gelişmesine ve o şirketlerin en büyük varlığı olan elemanların yetişmesine ortam hazırlayan ülkeler öne çıkacak. Bu süreci iyi yönetebilen, dev platform şirketlerinin tekelinden kurtarıp topluma yararlı hale getirebilen devletler ve ülkeler bundan kazançlı çıkacak.
Sahte cennet vadedenler
Ancak bugünün dünyasında çok az sayıda ülkenin bunu başarabildiğini görüyoruz. Bilimin ve rasyonel düşüncenin önemini küçümseyen, kolay etkilenecek ve yönetilecek bir kitleyi iyi eğitim almış bir kitleden daha makbul sayan, ekonomik durumunu iyileştiremediği insanları sahte cennetler vadederek avutabileceğini düşünen iktidarların başarabileceği bir iş değil bu. Ne yazık ki bu tür iktidarların sayısının arttığı bir dünyada yaşıyoruz. İnsanları inançlarını sömürerek, geçmişteki zaferlerle ve yaratılmış düşmanlara savaş vererek avutmaya çalışmak teknolojiyi seferber etmekten çok daha kolay.