TCMB'den yılın ilk faiz artırımı
ZAFER ÖZCİVAN - Ekonomist-Yazar
Faiz, enflasyon, döviz kurları ekonominin en temel üç faktörü olduğu hepimiz tarafından bilinen bir gerçektir ve bu üç faktörün dengede tutulması ekonomi açısından son derece önemlidir.
Son yaşadığımız seçimlere kadar uygulanan düşük faiz sistemi, seçimlerden sonra işbaşına gelen ekonomi yönetimi tarafından doğru bir karar verilerek 180 derece dönüş yapılmış ve düşük faiz politikasından vaz geçilmiş ve Haziran 2023 de %8,5 olan politika faizi %45 e kadar yükseltilmiştir.
Ancak politika faizleri yükselmeye devam edince enflasyonun da düşmesi beklenirken tam tersi enflasyon yükselmeye devam etmektedir. Buna sebep olarak sıkılaştırılmış, (piyasadaki paranın kontrol altına alınması) yanında sıkı maliye politikası da uygulanması gerekir. Bunu biraz açmak gerekirse sıkı maliye politikası 2 şekilde uygulanabilir.
*Devletin vergi gelirlerinin arttırılması
*Kamu harcamalarının kontrol altına alınması
Birinci şıkta vergi gelirlerinin arttırılması; kayıt dışı ekonominin ortadan kaldırılması ile birlikte adil bir vergi düzeninin uygulamaya konulması, yani az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınması adil olabilir. Günümüzde bordrolu çalışanların ödedikleri vergi, mükelleflerden fazla olduğuna göre adil bir vergi düzeninden bahsetmek mümkün değildir. Ancak yaşadığımız yüzyılın felaketinin de açtığı ekonomik sorunları unutmamak gerekecektir. Geçen yıl deprem nedeniyle bütçemiz açık vermiş bu açık da 1 trilyon 100 bin liralık ek bütçeyi zorunlu duruma getirmişti. Ek bütçe ise vergi ve zam anlamına geldiği gerçeğiyle bazı vergi oranları arttırılmış, temel ürünlerin de fiyatları zorunlu olarak yükseltilmişti. Bu bağlamda olaya baktığımızda vergi oranlarının yükseltilmesi çözüm olmayacaktır. Çünkü vergileri artırdığınız zaman piyasadaki her ürünün fiyatı artacak bu da enflasyon olarak karşımıza çıkacaktır. Dolayısıyla vergi gelirlerinin arttırılması, vergi oranlarına yapılacak artış ile değil daha adil bir vergi düzeni sağlanırsa çözüm olabilir.
İkinci şıkka bakacak olursak günümüzde hesaba ve mantığa uygun bir alternatiftir. Kamuda yapılan harcamaların kısıtlanması, mümkün olan bazı giderlerin kısılması, israfın önlenmesi sadece bu dönem için değil, sürekli olarak uygulanması gereken bir faktördür. Kamu harcamaları hakkında elimde somut bir delil olmadığı için yazamıyorum ama en basit olarak araçlardan yapılacak tasarruf ele alınabilir. Daha birçok kalemde tasarruf yapılabileceği söylenebilir ama günümüzde sadece emekli maaşından tasarruf ön planda gözükmektedir.
Geçtiğimiz ay açıklanan orta vadeli plandan taviz verilmeyeceği yani sıkılaştırılmış para politikasının devam edeceği yetkililer tarafından açıklanmıştır ve doğru bir karardır. İlk aklıma gelen harcama limitlerinin azaltılması için kredi kartına yapılacak ödeme kısıtlamalarıdır. Kredi kartı ile yapılan alışverişler genel anlamda olmayan paranın harcanması, borçların artması yani geleceğin ipotek altına alınmasıdır. Avrupa ülkelerinde taksit olmamasına rağmen bizde uygulanmaktadır ama kart taksitlerinin kaldırılması gündemdedir.
Sıkılaştırılmış para politikasının devam edeceği enflasyon düşme eğilimine kadar sürdürüleceği ifade edildiğine göre önümüzdeki süreçte de faiz artırımının süreceğini tahmin etmek zor değildir. Çünkü dövize olan talep durdurulmalı ve tasarrufların TL ye çevrilmesi enflasyonu önlemede önemli bir rol oynayacaktır. Ülkemizde maalesef enflasyon ile döviz kurları paralel yürümektedir. Dolayısıyla enflasyon oranı ile politika faizleri birbirine eşit veya politika faizi ½ puan yukarda olmalıdır ki tasarrufla TL ye dönsün ve dolarizasyon önlenebilsin.
Geçtiğimiz günlerde yapılan beklenti anketinde doların 2024 yılı sonunda 40 TL olabileceği öngörülmüştü. Enflasyon hedefi ise %38-42 arasında olacağı düşünüldüğünde hesap ve mantığa uygundur. Ancak yıl içinde neler yaşayabileceğimizi kestirmek mümkün değildir.2023 yılında yaşadığımız deprem, sel felaketleri, pandemi, savaşları unutmamak gerekecektir.
Sıkı para politikası uygulaması gereği iç talep azalma eğilimine girebir. Geçtiğimiz ay, hazine ve maliye bakanımızın yaptığı açıklama son derece önemlidir. Üretim firmalarına 2024 yılının ikinci yarısında ihracat için müşteri potansiyellerini genişletme tavsiyesinde bulunmuştu. Çünkü iç talep oluşmasıyla birlikte fiyatlar arz ve talep kanununa göre düşme eğilimine girecek ve enflasyonu da düşürecektir. Ekonomi çevrelerinin enflasyonun de enflasyona dönüşebileceği tahmini bu anlamda doğrudur.