TCMB: “Zaten kâr amacı gütmüyorduk ki...”
Merkez Bankası’nın genel kurulları beni yıllar öncesine, bu genel kurulları yerinde izlediğim günlere götürür. Merkez Bankası’nın kuruluş döneminde o zaman için büyük paralar ödeyerek hisse alıp bankaya ortak olanlar kârdan pay alamadıklarından yakınır, mevzuatın değiştirilmesi gerektiğini dile getirirler.
Zamanla hissedarlar yerlerini mirasçılarına; çocuklarına ve yakınlarına bıraktı. Ama artık mirasçılar da bu kâr payı ödenmeme durumunu kanıksadı sayılır. Her ne kadar mart ayının sonunda yapılan olağanüstü genel kurulda yine bu kâr payının düşüklüğü konusu gündeme getirilmişse de dünkü genel kurulda bu konu açılmadı bile.
Hem bu yıl, 2023 yılından istense de kâr payı ödenemezdi ki... Merkez Bankası 2023 yılında kâr etmemişti ki...
Merkez Bankası 2023 yılını görülmedik ölçüde bir zararla kapatmıştı. Tutarı hepimiz biliyoruz zaten, Merkez Bankası geçen yıl tam 818.2 milyar lira zarar etti. Neredeyse 1 trilyon lira!
“Yalnızca biz mi?”
Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, dünkü genel kurulda bu konu açılınca merkez bankalarının kâr amacı güden kuruluşlar olmadığına vurgu yaptı ve dünyada son yıllarda çok sayıda merkez bankasının zarar ettiğini belirtti.
Merkez Bankası’nın blog sayfasında dün yer alan bir değerlendirmede de geçen yılki zararın ağırlıklı olarak kur korumalı mevduattan kaynaklandığı ifade edildi. Bu zaten bilinen bir gerçek. Söz konusu yazıda dünyadan örnekler verildi; öz olarak merkez bankalarının zarar edebileceği belirtildi.
Söylenen doğruydu, elbette merkez bankaları zarar edebilirdi de bu ekonomide hangi yaraya merhem olmak için göze alınırdı, önemli olan buydu.
Sahi bizim Merkez Bankamız hangi faaliyetinden dolayı bu kadar zarar etti? Ekonomi için ne yaptı Merkez Bankası?
Biz, KKM yanlışının faturasını 2022 ve 2023’te hazineye ve Merkez Bankası’na binen 1 trilyon liranın üstünde bir faturayla ödedik.
Bu faturayı ödeyerek dövizi bir ölçüde tuttuk.
Peki dövizi tutma ihtiyacına niye yol açtık?
Yüzde 19’dan yüzde 8.5’e indirilen faizin faturasıdır bu! Şimdi faiz yüzde 50 oldu ama bu sefer de yüzde 50’nin başka türlü faturası çıkıyor ekonomiye.
Ama o ilacı da içmek zorundaydık; çünkü başta kendi kendimizi zehirledik!
PPK metni gibi konuşma
Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan genel kurulun açılışında yaptığı konuşmada 2023 yılındaki gelişmeleri detaylı olarak aktardı, daha sonra da 2024’te bugüne kadar yaşananlara değindi. Karahan’ın dile getirdiği görüşler, Merkez Bankası’nın daha önce çeşitli platformlarda ortaya koyduğu görüşlerle tabii ki örtüşüyordu, yeni ve farklı bir yön yoktu. Karahan, Para Politikası Kurulu’nun 25 Nisan toplantısından sonra yapılan açıklamadaki detayları bir kez hatırlatmış oldu...
* Merkez Bankası enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörülerle uyumunu yakından izliyordu.
* Mart ayında enflasyonun ana eğilimi öngörülenden yüksek gelmişti. Merkez Bankası bunu kabul ediyordu.
* Mart ayında atılan adımların etkisiyle finansal koşullar önemli ölçüde sıkılaştırılmıştı ve parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üstündeki etkileri yakından izlenmekteydi.
* Parasal sıkılaştırmanın etkileri gecikmeli görülürdü, bu yüzden de bu etkileri görebilmek adına nisan toplantısında faiz artışına gitmeye gerek duyulmamıştı.
* Ancak enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası duruşu sıkılaştırılacaktı.
* Para politikasında kararlı duruş sürdürülecekti. Ayrıca yurt içi talepte dengelenme olacak, Türk Lirası reel olarak değer kazanacak ve enflasyon beklentileri düzelecek, böylece enflasyonun ana eğilimi gerileyecek ve dezenflasyon yılın ikinci yarısında tesis edilecekti.
* Öte yandan aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecekti. Hem zaten Merkez Bankası’nın piyasa katılımcıları anketinden elde edilen sonuçlar, tahminlerin henüz Merkez Bankası’nın öngördüğü tahmin aralığından uzak olduğunu gösteriyordu.