TCMB için zor karar; enflasyon tahmini değişmeli mi, değişmemeli mi?

Alaattin Aktaş
Alaattin Aktaş LAMBAMIN CİNİ

Uluslararası piyasalardaki kaos en azından şimdilik bitmiş gibi görünüyor. Dolayısıyla içeriye; enflasyona, enflasyon tahminlerine, bu konuda ne yapılacağına ilişkin tartışmalara dönebiliriz.

Merkez Bankası yılın üçüncü enflasyon raporunu yarın açıklayacak. 2024’ün enflasyonu orta noktası yüzde 38 olmak üzere yüzde 34 ile yüzde 42 arasında tahmin ediliyor. İşte Merkez Bankası yarın açıklayacağı yılın üçüncü enflasyon raporunda bu tahmin için ya “Değişmesine gerek yok” ya da “Bu tahmini revize etmek gerekiyor, yeni tahmin şu” diyecek.

Peki Merkez Bankası ne der acaba?

Son söyleneceği başta söyleyelim:

Merkez Bankası muhtemelen “Bu tahmini yukarı yönlü revize etmek gerçekçi bir adım olur” diye düşünür ama “Biz tahminimize ulaşmak için çaba göstereceğiz, bu konuda iddialıyız” der.

38’e ne kaldı ki?

Tüketici fiyatları yılın ilk yedi ayında yüzde 28.76 arttı.

Dolayısıyla yüzde 38’in tutması için son beş aydaki artışın yüzde 7.18’de kalması gerekiyor.

Beş ayda yüzde 7.18’de kalabilmek de, aylık ortalama artışın yüzde 1.4’ü geçmemesiyle mümkün.

Peki aylık yüzde 1.4 ortalamada kalmak mümkün mü; değil, kesinlikle değil.

Bir kere ağustos ayındaki artışın da en iyi ihtimalle yüzde 2 ile yüzde 2.5 arasında geleceği beklenmeli.

Bu ay enflasyonu en çok etkileyecek kalem 1 Ağustos’tan geçerli olacak şekilde yapılan yüzde 38’lik doğalgaz zammı. Bu zamdan TÜFE’ye 1 puanlık bir etki geleceği kesin. Ay içinde nasıl fiyat hareketleri yaşanacağını bilemesek de geçen aydan devredecek etkilerle ve her ay hiçbir şey yapılmasa bile adeta rutine binmiş en az 1 puanlık artışlarla ağustos enflasyonu yüzde 2’nin altına inmeyecek, hatta bu düzeyin bir miktar da üstüne çıkabilecek.

Sonbahar ayları, özellikle ekim ayı okul masraflarının ve kışa hazırlık amacıyla yapılan harcamaların etkisiyle fiyatların genel olarak yüksek artış gösterdiği bir dönem.

Bütün bunları birlikte düşününce beş aylık dönemde aylık yüzde 1.4’te kalınamayacağı, bağlı olarak da yılı yüzde 38’de kapatmanın mümkün olamayacağı ortaya çıkıyor.

Bu hesapların çok daha detaylı olanını tabii ki Merkez Bankası da yapıyor.

Şu durumda düz mantık Merkez Bankası’nın yarınki enflasyon raporunda yüzde 38’lik enflasyon tahminini yukarı yönlü revize etmesi gerektiğini söylüyor.

Ancak böyle bir karar almak pek de kolay değil.

Görmek başka, kabullenmek başka!

Merkez Bankası yarın tutup “Evet, yüzde 38’de kalmak artık mümkün değil, bu yüzden tahminimizi revize edip örneğin yüzde 40’a ya da 42’ye çıkarıyoruz” derse ne olur?

Enflasyonla mücadele konusunda zaten çok zayıf olan inanç daha da zayıflar. Şimdiye kadar yapılanlar işe yaramamış algısı iyice pekişir.

● Enflasyon yüzde 38’de kalacak denilerek zam yapılmayan asgari ücretlinin yaratacağı baskı artar. Yalnızca asgari ücretliler değil tabii ki, enflasyon farkı verilmiş olsa da zaten çok düşük olan özellikle emekli maaşlarından dolayı bu kesimin hoşnutsuzluğu büyür. Bu tür baskılar çok mu önemli, diye düşünülebilir, doğru pek önemli görülmeyebilir ama geçmişte daha yüksek enflasyon yaşanan döneme göre bir farklılık var. Enflasyonun tırmanması göze alınarak faizler indirildiğinde bu enflasyon sayesinde işlerin durmasının önüne geçilmiş, durgunluk olmamıştı. Oysa bu kez hem enflasyonun yüksek seyrettiği ve öngörülene göre daha yüksek oluşacağının itiraf edildiği, hem de durgunluğun daha fazla hissedileceği bir dönem yaşanacak. İşte bu yüzden yüzde 38’lik tahmin, öyle görünüyor ki gerçekleşeceğine inanılmasa bile değiştirilmeyecektir.

● Toplumsal baskıdan daha önemli bir etken var. Merkez Bankası önümüzdeki aylarda faizi indirmek durumunda kalacak, bu açık. Eylül mü olur, ekim mi, bilinmez ama bir indirim süreci yaşanacak. Bu faiz taşınabilir olmaktan çıktı çünkü. Peki Merkez Bankası enfl asyon tahminini yukarı yönlü güncellerse faiz indirmeyi nasıl izah edecek? Tabii ki edemeyecek!

● Enflasyon tahmini yükseltilirse faizi indirmek çok zora girecek. Ama faizi indirmeden da olmayacak. Bu faiz daha uzun süre uygulandığı takdirde zaten zorda olan reel sektör daha da zora girecek. Reel sektörün durumu ve yaşanması muhtemel durgunluk ve devamında gelecek işsizlik siyasetçinin elbette çok önemsediği bir sorun. Bu yüzden de faizin aşağı çekilmesine engel olabilecek bir adımı en başta siyasetçi istemeyecek.

● "Geçen yıl tahmin güncellenmişti, bu yıl niye olmasın" diye düşünülebilir. Ama koşullar çok farklı. Bir yıl önceye dönelim... Merkez Bankası geçen yılın üçüncü enflasyon raporunda 2023’ün enflasyon tahminini yüzde 22.3’ten tam yüzde 58’e revize etmişti. Zaten yüzde 22.3’ün gerçekleşmeyeceği çok açıktı ama nasıl olmuştu da tahminde böylesine büyük bir revizyona gidilmişti. Bir kere dediğim gibi zaten yüzde 22 hiç olmayacak ütopik bir orandı ve yüzde 58 gerçekçiydi, yapılan makuldü ama daha da önemlisi bu revizyona uygun da bir ortam vardı. Faizler adım adım yükseltiyordu, yani şimdikinin tam tersi bir eğilim söz konusuydu. Şimdi ise faiz indiriminin yaklaştığı bir süreç yaşanıyor ve bu yüzden geçen yılki gibi bir yaklaşım sergilenip enflasyon tahmininin yukarı çekilmesi pek mümkün görünmüyor.