TCMB faizi artırdı mı, yoksa artırmadı mı?
Dört gün geçti ama Para Politikası Kurulu’nun (PPK) geçen haftaki kararı tartışılmaya devam ediyor. Piyasa aktörleri kararı yorumlamakta zorlandılar. Faiz artırıldı mı? Yoksa artırılmadı mı? Geçmişte de buna benzer gri kararlar alınmıştı. Bir yandan enflasyon hedefinden uzaklaşan öte yandan faiz artırmama baskısında olan Merkez Bankası bunlara ek olarak bu defa ikinci dalga Korona baskısı ile karşı karşıyaydı. Bu ortamda TCMB, ikinci dalganın getireceği karantina önlemleri ve bunlara bağlı olarak ekonomide oluşacak olası durgunluk karşısında politika faizini artırarak resesyona neden olmuş bir merkez bankası görüntüsü vermekten kaçınmış olabilir.
Ancak para politikasının iletişim boyutundan bakıldığında bazı sorunlar var. Öncelikle alınan karar ve yapılan açıklama uyumsuzdur. PPK toplantısının ardından yapılan açıklamada deniliyor ki: “Güçlü kredi ivmesiyle ekonomide sağlanan hızlı toparlanma ve finansal piyasalarda yaşanan gelişmeler neticesinde enflasyon öngörülenden daha yüksek bir seyir izlemiştir. Enflasyon beklentilerinin kontrol altına alınması ve enflasyon görünümüne yönelik risklerin sınırlanması amacıyla para politikası ve likidite yönetimi kapsamında atılan adımlarla finansal koşullarda belirgin bir sıkılaşma sağlanmıştır. Bu doğrultuda Kurul, politika faizinin sabit tutulmasıyla birlikte, likidite yönetimindeki esnekliğin artırılmasına ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar likidite tedbirlerinin sürdürülmesine karar vermiştir. Kurul, dezenflasyon sürecinin yeniden tesis edilmesinin, ülke risk priminin gerilemesi, uzun vadeli faizlerin aşağı gelmesi ve ekonomideki toparlanmanın güç kazanması açısından büyük önem taşıdığını değerlendirmektedir. Enflasyondaki düşüşün hedeflenen patika ile uyumlu şekilde gerçekleşmesi için para politikasındaki temkinli duruşun sürdürülmesi gerekmektedir. Bu çerçevede, parasal duruş ana eğilime dair göstergeler dikkate alınarak enflasyondaki düşüşün sürekliliğini sağlayacak şekilde belirlenecektir. Merkez Bankası fiyat istikrarı ve finansal istikrar amaçları doğrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edecektir.”
Bu paragrafta birkaç noktaya vurgu var:
1) Güçlü kredi ivmesi ile ekonomide hızlı bir toparlanma sağlandı.
2) Enflasyon öngörülenden daha yüksek seyrediyor.
3) Oysa dezenflasyon sürecinin yeniden tesis edilmesi ülke için çok önemli.
4) Bu nedenle para politikası enflasyonda düşüşü sağlayacak şekilde sürdürülmeli.
Bu mesajlar aslında politika faizinin sabit tutulduğu bir toplantıdan çok artırıldığı bir toplantının açıklamasını andırıyor. Oysa daha açık bir mesaj verilebilirdi. TCMB geçmişte defalarca olduğu gibi bu defa da faiz artırmaması yönündeki baskılar ile piyasadan gelen artış beklentilerinin arasında kaldı; ortada bir karar açıkladı. Aslında faizi değiştirip değiştirmediğinin çok fazla bir önemi kalmadı. Çünkü politika faizine dokunmadı ama Geç Likidite Penceresi (GLP) için uyguladığı faizi yükseltti. Sonuçta piyasaya yaptığı fonlamanın ağırlıklı ortalama maliyetini verdiği paranın kompozisyonunu değiştirerek ayarlayabiliyor. Ağırlıklı ortalama fonlama faizi, likidite ihtiyacının karşılanması için TCMB tarafından repo ve depo gibi çeşitli enstrümanlarla, gecelik ya da haftalık gibi farklı vadelerde yapılan fonlamanın faizlerinin ağırlıklı ortalamasıdır. Mevcut durumda TCMB yüzde 14.75 olan geç likidite penceresinden verdiğini artırıp, yüzde 11.75 olan gecelik ya da 10.25 olan haftalık repo ile daha az vererek ortalama fonlama maliyetini yükseltebiliyor.
TCMB bu yola ilk olarak 2017 sonunda başvurmuştu. GLP o güne kadar karar süreçlerinde dikkate alınmazdı. Günün sonunda, para bulamayan ya da elindeki parayı plase edemeyen bankaların başvurdukları teknik bir imkândı. Fatih Özatay hocanın dediği gibi, “Yandım anam yetiş faizi”ydi. TCMB o zaman GLP dışındaki tüm kanallarını kapatmış ve bankaları buradan borçlanmak zorunda bırakmıştı. Sonuçta politika faizine dokunmadan sadece fonlama kanallarıyla oynayarak faizi bir yıl içinde 5 puana yakın artırmıştı. O zaman “Para politikasında daha önce başvurulmamış bir yöntem deneniyor. TCMB’nin son adımlarından sonra sadelik gitti, geride karmaşık bir uygulama kaldı” demiştik. Bu hareket “politika faizine dokunamayan” Merkez’in parasal sıkılaştırmayı geçici kılmak için başvurduğu bir yol olarak görülmüştü. Oysa kullandığı faiz koridoru ile de aynı geçiciliği sağlayabilirdi. TCMB koridorun üst bandının daha da üzerinde bir oranı etkin hale getirerek farklı bir yola girdi. Politika faizine dokunmadan faiz etkisi yaratmak istedi. Ancak yaklaşık 1.5 yılın sonunda politika faizini tam 8.5 puan artırmak zorunda kaldı.
Oysa dolaylı ve karmaşık yollar yerine daha basit ve net yöntemler daha etkili sonuç verebilir. Basitlik ve netlik para politikası uygulamasının etkinliğini azaltmaz, aksine daha da artırabilir. Aynı zamanda merkez bankasının vurguladığı para politikasında sadeleşme ve normalleşmeye de uygun olabilir.