TCMB diyor ki: “Yüksek enflasyon zengine yarar, fakiri daha fakir yapar”

Maruf BUZCUGİL
Maruf BUZCUGİL ANKARA NOTLARI

Enflasyonun, hele de yüksek enflasyonun nasıl büyük bir dert olduğunu bilmek, üstelik bunu da hatırlatmak zorunda kalmak acı veriyor. Siyasi kaygılarla henüz yüksek enflasyonla topyekûn bir savaşa giremedik. Vatandaşlar olarak hangi gelir düzeyinde olursak olalım satın alma gücümüzün nasıl eridiğini maalesef her gün iliklerimize kadar hissediyoruz. Enflasyonumuzun hangi kaynağa göre ne kadar yüksek olduğunu tartışmak bile “Kavgada yumruk sayılmaz” özdeyişini hatırlatırcasına giderek anlamsızlaşmaya başladı. TÜİK’in teknik gerekçeleri önde tutarak yaşam maliyetini gerçek anlamda yansıtamadığı enflasyon verileri bile yüksek enflasyonun nasıl acımasızca tırmandığını gösteriyor. TÜİK’e göre Nisan 2022 itibarıyla TÜFE’de yıllık yüzde 70’e dayanan, Yurtiçi ÜFE’de yıllık yüzde 120’yi geçen enflasyonumuzu “dörtnala hiper enflasyona koşan” kategorisinde değerlendirmek mümkün. ENAG tüketici enflasyonunun Nisan’da yıllık yüzde 156.86’ya ulaştığını hesaplıyor. İTO da İstanbul’daki tüketicilerin enflasyonunu TÜİK Manşet enflasyon verisinin 10 puan üzerinde yüzde 79.97 olarak bulduğunu açıkladı. Bizler de vatandaşlar olarak farklı ihtiyaç ve alışkanlıklarımıza göre belirleyebileceğimiz tüketim sepetlerimizde yıllık artışı aylardan beri üç haneli olarak hesaplamaya başladık zaten.

“Herkes İçin Ekonomi” aman dikkat diyor

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) uzunca bir süredir internet sitesinde “Herkes İçin Ekonomi” bölümünde (https://herkesicin.tcmb.gov.tr/)  ekonomiye ilgi duyan, finansal bilgilerini geliştirmek isteyen vatandaşlar, öğrenciler için öğretici metinler, infografikler, videolar yayımlıyor. Mutlaka bunları bilen, izleyen çok sayıda DÜNYA okuru vardır. Ancak ben ekonomi yönetiminin kulak arkasına attığını düşündüğüm ‘TCMB internet sitesindeki bu bilgileri hatırlamamızda yarar var’ diyorum. Merkez Bankası yüksek enflasyonun yol açtığı olumsuzlukları şöyle sıralıyor:

Enflasyon Yüksek Olduğunda;
- Paranın satın alma gücü azalır
-Aynı miktar para ile zaman içinde daha az şey satın alabiliriz.
- Paramıza olan güven azalır

-Paranın değer biriktirme ve değişim aracı olma işlevleri ortadan kalkar.
-Belirsizlik oluşur
-Üreticiler fiyatlarını belirlemekte, tüketicilerse fiyat değişimlerini takip etmekte zorlanır.
-Gelir dağılımı bozulur

-Yüksek enflasyon zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapar

Enflasyonla Nasıl Mücadele Edilir?

Türkiye’nin son 50 yılı ekonomideki yapısal sorunların yol açtığı yüksek enflasyonla mücadeleyle geçti. Zaman, zaman uygulanan reform programlarıyla enflasyonla mücadelede önemli başarılar da elde edildi. Hatta bunun bir bölümü Ak Parti iktidarının ilk 10 yıllık bölümüne denk geldi. Ancak, son dönemde faiz oranlarının ekonomiye müdahale edilerek düşük tutulmasıyla kur artışı ve enflasyonun birbirini tetiklediği bir girdaba girdik. Ekonomi yönetiminin “yeni bir şey deniyoruz, bildiklerinizi unutun” tavsiyelerine rağmen, ekonomi aktörlerinde enflasyonla gerektiği şekilde mücadele edilmediği düşüncesi hakim.  TCMB’nin internet sitesine 2018 yılında yüklediği Ortodoks dönem infografik ve metinlerinde (bugünkü ekonomi yönetiminin hatırlamak istemediği şekilde) vatandaşlara enflasyonla mücadelenin şöyle yapılacağı anlatılıyor:  

Merkez Bankası enflasyonla mücadele için sıkı para politikası uygular. Sıkı para politikası faiz oranlarının yüksek olması anlamına gelir. Bunun sonucunda tüketim ve yatırım harcamaları azalır, tasarruflar artar. Böylece toplam talep azalır. Enflasyon beklentileri düşer. Türk lirası değer kazanır ve ithal girdi fiyatları düşer.

Enflasyonla mücadele için sıkı maliye politikaları da gereklidir. Sıkı maliye politikası vergilerin artırılması, kamu harcamalarının azaltılması veya her ikisinin birlikte uygulanmasıdır. Enflasyonun düşürülmesi için maliye ve para politikaları birbiriyle uyumlu olmalıdır. Uyumlu ekonomi politikaları, enflasyonla mücadelede başarının zorunlu koşuludur.”

Enflasyonla mücadele için faiz artışı şart

TCMB internet sitesindeki bu bilgiler aslında bütün merkez bankalarının uyguladığı evrensel doğrular. Bizim ekonomi yönetimimiz bugün belki de önümüzdeki seçimi düşünerek farklı arayışlara girse de bilgileri internet sitesinden kaldırmadığına göre bir gün bu politikalara dönülecek. Dünyayı enflasyon dalgası sarmış olsa da Türkiye ekonomisi özgün gerekçelerle dünyanın en kötü dördüncü enflasyon oranına sahip olarak diğer ülkelerden uzak ara ayrıştı. Umarız Türkiye ekonomisi, derin Ortodoks bir istikrar programıyla toparlanmak durumunda kalmaz. TCMB’nin internet sitesindeki şu bilgiyi de ekonomi yönetiminin dikkatine sunmakta yarar var:

“-Bir ekonomide enflasyonun yükseleceği beklentisi piyasa faizlerinin artmasına neden olur. 
-Merkez bankaları, enflasyonla mücadele etmek amacıyla politika faiz oranını yükseltebilir. Bu durum, enflasyonun düşeceği beklentisi oluşturarak piyasa faizlerini düşürür.”

Seçim havası enflasyonu nasıl etkileyecek?

Enflasyon canavarının en sevdiği ortam seçim havasıdır. Siyasi endişelerle ertelenen akılcı kararlar, seçmenin gönlünü almaya yönelik olarak devreye alınan ekonomik öncelikler, canavarı azdırır.

31 Mart’ta TBMM’den geçen seçim yasasında değişiklik teklifi, bir anlamda normal olarak 2023 Haziran’ında aynı gün yapılacak iki seçime (cumhurbaşkanlığı seçimi, genel seçimler) iktidarın şimdiden hazırlandığını gösterdi. Siyasetin merkezi Ankara başta olmak üzere tüm illerde yasa değişikliği ile yüzde 7’ye inen seçim barajı, milletvekili dağılımında ittifakların oyu değil partilerin oyunun dikkate alınmasını sağlayan değişikliğin yerel siyasete yansımaları hesaplanmaya başlandı.

İktidarın seçimlere yaklaşık bir yıl kala yüksek enflasyonla mücadele için tüm ekonomik aktörlerin taşın altına elini koyacağı, yapısal reformların hedefleneceği en az orta vadeli bir programı devreye alması beklenmiyor. İktidarın bütün umudu enflasyonun baz etkisi ve mevsim koşullarıyla göreli olarak yavaşlaması. Veriler, enflasyonda bu şekilde beklenen ölçüde gerileme olmayabileceği ihtimalini de akıllara sokuyor. Muhalefet cephesi ise henüz durum tespitlerini güncellemek, iktidarın adımlarına göre pozisyon almak dışında bir şey yapmıyor. Enflasyonun geldiği düzey zaten siyasi partilerin tek tek önereceği çözümleri aşmış durumda. Siyasi ittifakların vadedeceği hayat pahalılığı ve enflasyonla mücadele programları önümüzdeki seçimlerin kaderini belirleyecek.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Başkentin 101.yılı 14 Ekim 2024