Tasarruf sahibinin açmazı
Son aylar, lira cinsinden tasarruf yapmak isteyenler açısından tam bir kabus halinde geçiyor. Tüketici enflasyonu yüzde 70 düzeyindeyken, lira cinsinden mevduat faizleri yüzde 20’nin altında. Enflasyon bugünün enflasyonu, faiz ise önümüzdeki dönem için geçerli; mevduatınızın vadesine bağlı. Diyelim ki altı ay vadeli mevduat yatırdınız. Merkez Bankası’nın 5 Mayıs haftası verilerine göre altı aylık mevduatın ortalama faizi yüzde 17.5 düzeyinde. Enflasyonun altı ay sonra bırakın yüzde 17.5’in altına, yüzde 50’nin altına inme ihtimali var mı?
Bir başka alternatif kur korumalı mevduata yönelmek. Gerçi, bu tasarruf aslında dolar (Euro) cinsinden tasarruf; dolayısıyla ekonomi yönetiminin iddia ettiği gibi liralaşmaya hizmet etmiyor; tam tersi ortada bir dolarlaşma söz konusu oluyor. Hadi, bu tasarruf cinsini de ‘lira’ cinsinden kabul edelim. Kur artışına bağlı elde edeceğiniz getiri. Enflasyonun çok altında da kalabilir, son günlerdeki kur artışı eğilimi sürerse enflasyonun üzerine de çıkabilir. Orada da belirsizlik söz konusu.
Elbette, tasarrufunuzu illa mevduat olarak tutmak zorunda değilsiniz. Borsaya da gidebilirsiniz. Ancak satın aldığınız hisseyi mevduatın vadesine denk bir süre tutup sonra satarsanız, zarar etmeniz de mümkün. Orası bir miktar ‘uzmanlaşma’ gerektiriyor dolayısıyla. Tasarrufunuzu lira cinsinden tahvil olarak da değerlendirebilirsiniz. Ne var ki tahvil getirileri de enflasyonun çok altında.
Bu durumda alternatif döviz cinsinden finansal araçlar ya da altın tutmak veya tasarrufunuz üç kuruş değil de yüklüyse gayrimenkule yönelmek oluyor. Diyebilirsiniz ki, dövize neden gidilsin; kur korumalı mevduat var. Doğru, doğru da son günlerde oyunun kuralı o kadar sık değiştiriliyor ki, “neme lazım ben dövizde likit kalayım” diye düşünenler olabilir. Bu alternatiflerin hiçbirisi size uygun değilse, bari fiyatlar daha fazla artmadan harcayayım paramı da diyebilirsiniz.
Kısacası, karmakarışık bir dönem tasarruf yapmak niyetinde olanların azımsanmayacak bir kısmı açısından. Bu kişiler açısından enflasyona endeksli bir finansal araç, bu karmaşayı azaltacağı için cazip olabilir. Ancak burada da başka sorunlar var. Diyelim ki bankalar enflasyona endeksli mevduat alternatifi sundular. Bu durumda neden paramı endeksli olmayan ve enflasyonun çok altında getiri getiren diğer mevduat türlerinde tutayım? Öyleyse, bankalar açısından tüm mevduat faizlerini enflasyon oranında yukarıya itme ihtimali peydahlanır. “Peki, faizi neden düşürmüştük? Şu işin adını koysak durumu ortaya çıkar.”
Hazine enflasyona endeksli tahvil çıkarabilir. Burada ortaya çıkan en önemli sorun ise sanırım açık: Bankada enflasyonun çok altında faiz getirisi olan mevduat tutacağıma ya da enflasyona karşı beni koruyup korumayacağı belli olmayan kur korumalı mevduata gideceğime, enflasyona endeksli Hazine tahvili satın alırım. Dolayısıyla, bankalardan önemli miktarda mevduat çekilişi olabilir. Bu durumda bankalar da mevduat faizlerini yükseltmek zorunda kalır. Yine aynı soru: “Peki, faizi neden düşürmüştük?” Yok, Hazine çok sınırlı tutarsa enflasyona endeksli tahvil ihracını, bu sefer de yazının başındaki sorun sürer: Tasarruf sahibi ne yapacak?
Neden ekonomimizi bu duruma düşürdük?