Tarımda en büyük tehlike kırsalda yaşlanan nüfus
Döviz, faiz, altın, borsa tartışmaları ile günler gelip geçiyor. Ekonomik kriz her geçen gün derinleşiyor. Türkiye gibi zengin tarım potansiyeli olan bir ülke açlığı, kıtlığı konuşuyor. Ekonomik krizden çıkış için tarımdaki potansiyel yok sayılıyor. Daha da kötüsü yok ediliyor.
Sadece şehirlerde yaşayanlar değil, kırsalda yaşayanlar da büyük bir krizle karşı karşıya. Bitkisel üretim yapanlar için gübre, mazot, elektrik, zirai ilaç, tohum ve diğer girdilerdeki dışa bağımlılık ve dövize bağlı olarak yükselen fiyatlar tarımsal üretim için çok büyük bir tehdit haline geldi. Çiftçi, litresi 11.5 lirayı bulan mazotu ve tonu 15-16 bin lirayı bulan gübreyi nasıl alacak ve nasıl üretim yapacak?
Hayvancılık yapanlar için ise, yem fiyatları kontrol edilemez noktaya ulaştı. Süt hayvancılığı yapanlar 1 litre sütle 1 kilo yem alamaz durumda. Ancak 700-800 gram yem alabiliyor. O da şimdilik. Yeni zamlarla bu parite daha da düşecek. Besicilik yapanlar ise kestiği hayvanın yerine yenisini koyamıyor. Ahırlar boşaldı. Yeni bir ithalat senaryosu sahneye konulacak. Fakat dövizdeki artış nedeniyle şimdilik bekletiliyor.
Güncel ve anlık yaşanan bu sorunların yanında hiç gündeme gelmeyen ama çok büyük tehlike arz eden konular da var. Bunlardan birisi kırsalda yaşlanan nüfus. Kırsalda yaşayan nüfus yaşlanıyor ve bu tarımın geleceği, ülkenin gıda güvencesi açısından en büyük tehlike olarak görünüyor.
Kırsalda yaşlı nüfus, küresel sorun
Kırsalda yaşlanan nüfus sadece Türkiye’nin değil dünyanın da sorunu. Yani küresel bir sorun. Tarımsal üretim ve gıda güvencesi açısından en büyük tehlikelerden birisi bu.
Avrupa Birliği bir süreden beri özellikle genç çiftçilere, aile çiftçiliğine özel önem ve destek sağlıyor. Türkiye'de ise 2016-2018 döneminde 3 yıl süreyle "Genç Çiftçi Hibe Projesi" uygulandı. Fakat yapılan yanlışlar ve işin siyasi boyutu ön plana çıkınca daha çok seçim yatırımı olarak kaldı. Proje, hayvancılık odaklı ve daha çok da hayvan ithalatı projesine döndü. Ülkenin kaynakları dışarıya akıtıldı.
Genç çiftçilerden bazıları bu fırsatı iyi değerlendirdi. Üretime katıldı. Bu projenin devam etmesi gerekirdi.
Koronavirüs salgını ile birlikte şehirde yaşayanların da kırsala yönelmesi bu konuda önemli bir fırsattı. Gençler tarımsal üretime girmek istedi. Fakat bu fırsat da değerlendirilemedi.
Saha araştırması tehlikenin boyutlarını ortaya çıkardı
Kırsal nüfusun yaşlanması ve tarımsal faaliyetlerin devamlılığı ile ilgili önemli bir araştırma yapıldı. "İzmir İlindeki Çiftçilerin Kırsal Nüfusun Yaşlanma Eğilimi ve Tarımsal Faaliyetlerin Devamlılığına İlişkin Görüşleri" başlığıyla yapılan bu araştırma çok önemli ipuçları veriyor.
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü’nden Doç. Dr. Sevtap Gümüş, Dr. Duygu Tosun, Elif Yılmaz ve Umutcan Turğut tarafından yapılan araştırmada ortaya çıkan bazı çarpıcı sonuçları şöyle özetleyebiliriz:
1- Araştırma, İzmir’in Ödemiş ve Bayındır ilçelerinde seçilmiş mahallelerde 41 yaş üstü 118 çiftçi ile yüz yüze yapılan anket verilerinden oluşuyor. Araştırmada çiftçilerin yaklaşık yüzde 75’i tarımla uğraşan kesimin yaş ortalamasının arttığını ve bunun esas nedeninin genç nüfusun kırsal alandan göç etmesi olduğunu belirtiyor.
Çiftçilerin yüzde 56'sı tarımsal faaliyete devam etmek istemiyor
2- Tarımla uğraşan kesimin yaşlanma eğiliminde olması çiftçilerin tarımsal faaliyetleri katılımını azaltıyor. Araştırma kapsamındaki çiftçilerin yaklaşık yüzde 56’sı tarımsal faaliyetlere devam etmek istemediğini ve yaklaşık yüzde 58’i kendilerinden sonra çocuklarının ve/veya yakınlarının tarımsal faaliyete devam etmeyeceğini ifade ediyor.
3- Dünyadan nüfus bir yandan artarken bir yandan da aslında yaşlanıyor. 1960 yılında yüzde 5.7 olan 65 yaş ve üzeri nüfusun, toplam dünya nüfusu içerisindeki oranı 2018’de yüzde 9.9'a ulaştı. Yaşlı nüfusun ileriki yıllarda daha da artacağı tahmin ediliyor.
4- Nüfusun yaşlanması aslında küresel bir sorun ve önemli sosyal, ekonomik sorunlara neden olacağı öngörülüyor. Özellikle de kırsalda tarımsal üretimin sürdürülebilirliği açısından önemli tehlikelerden birisi olarak dikkat çekiliyor.
5- Dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de kırsalda yaşayan nüfusun tarımsal üretimi nasıl etkileyeceği konusunda ciddi endişeler, kaygılar var.
6- Genç nüfusu ile övünen Türkiye’nin de nüfusu giderek yaşlanıyor. Türkiye'de 1960 yılında 65 yaş ve üzerindeki nüfusun toplam nüfus içerisindeki payı yüzde 3.2 iken, 1990'da 4.6'ya çıktı. 2018'de ise yüzde 8.5'a çıktı. Türkiye de hızlı yaşlanan ülkeler arasında.
Gençler tarımla uğraşmak istemiyor
7- Kırsalda yaşayanların en önemli geçim kaynağı tarımsal faaliyetler. Fakat özellikle genç nüfus farklı nedenlerle tarımla uğraşmak istemiyor ve kente göç ediyor. Bu göç nedeniyle de kırsaldaki nüfus her geçen yıl daha da yaşlanıyor.
8- Araştırmada da ifade edildiği gibi, Türkiye’de tarım işletmeleri sahiplerinin yaşlanması ve gençlerin kentlere göç ederek tarımdan uzaklaşmaları, gıda güvencesini de tehdit eden önemli unsurlardan biri haline gelmiştir.
9 - Görüşülen çiftçilerin yaklaşık yüzde 38'inin tarım dışı bir geliri olduğu saptanmıştır. Çiftçilerin yaklaşık yüzde 62'si gelirini yalnızca tarımsal faaliyetlerden elde etmektedir. Çiftçilerin yaş ortalaması arttıkça tarım dışı gelire sahip olma oranları artmaktadır. Buna neden olarak çiftçilerin yaş ortalaması arttıkça emekli maaşı alma oranının artması gösterilebilir.
Yüzde 60'ı gelecek nesle tarımı önermiyor
10- Araştırmada çok çarpıcı bir sonuç ise; görüşülen çiftçilerin yaklaşık yüzde 40’ı gelecek nesillere tarım sektörünü tavsiye ettiğini söylerken, yaklaşık yüzde 60'ı gelecek nesillere tarım sektörünü tavsiye etmediğini söylüyor.
11- Görüşülen çiftçilerin yaklaşık yüzde 42’si kendilerinden sonra tarımsal üretime devam edecek birilerinin olduğunu belirtiyor. Kendisinden sonra tarımsal üretimin devam edeceğini belirten çiftçilerin yaklaşık yüzde 90’ı üretimi devam ettirecek kişinin çocuğu olduğunu söylerken yüzde 10’u tarımsal üretime bir yakınının devam ettireceğini söylüyor.
12- Çiftçilerin kendilerinden sonra tarımsal üretime devam edilmemesinin nedenlerinin başında "çocuklarının, yakınlarının tarımla uğraşmak istememesi" ifadesi geliyor. Bunu "çocuklarımın, yakınlarının tarımsal üretimden yeterli gelir sağlanamayacağını düşünmesi, çocuklarının yakınlarının farklı bir mesleğinin olması ve çocuklarımın yakınlarının kırsal alandan göç etmiş olması izlemektedir.
Kırsaldan göç sürüyor
13- Görüşülen çiftçilerin yaklaşık yüzde 60’ı hanelerinden göç edenlerin olduğunu belirtiyor. Göç edenlerin yaklaşık yüzde17'si son 3 yılda, yüzde 24’ün son 5 yılda, yüzde 31’i son 10 yıl ve yüzde 28'i daha eskiden göç ettikleri tespit ediliyor. Göç etmek için tercih edilen yerlerin başında yüzde 39 ile kendi yaşadığı il merkezi geliyor. Onu yüzde 30 ile kendi yaşadığı ilçe merkezi ve yüzde 27 ile diğer büyükşehirler izlemektedir. Çiftçilerin sadece yüzde 11'i haneden göç edenlerin geri dönme ihtimalinin bulunduğunu ifade ediyor.
14- Çiftçilerin kırsal alandan göçün nedenlerine bakıldığında; iş imkânlarının yetersiz olması ve şehir yaşantısının daha cazip olması, sosyal imkânların yetersiz olması ve toprağın verimsizliği ön plana çıkıyor.
15- Araştırmanın sonuç ve öneriler bölümünde yer aldığı üzere, çiftçilerin yaklaşık yüzde 56’sı tarımsal faaliyetleri devam etmek istemediğini ve tarım sektörünün çocukları için bir gelecek oluşturmadığını düşünüyor. Çiftçilerin tarım sektörünün devamlılığına ilişkin sergilemiş oldukları bu tutumun başlıca nedenlerinden biri ekonomik faktörlerdir. Üretimde kullanılan girdi fiyatlarının yüksek olması, pazarlama koşulları ve dış kaynak arayışı içinde olmaları, üreticiyi daha zorlu ekonomik koşulların altına sokmaktadır. Bununla birlikte çiftçilerin tarımsal faaliyetleri devam etmek istemedikleri gibi gelecek nesillere tarımsal faaliyetleri tavsiye etmemektedirler. Çiftçilerin yaklaşık yüzde 58’i kendilerinden sonra çocuklarının, yakınlarının tarımsal faaliyetleri devam etmeyeceğini belirtiyor.
Genç çiftçiler ve küçük aile çiftçiliği desteklenmeli
16- Araştırmanın yapıldığı yörede ortalama işletme büyüklüğü 39 dekar olarak belirlenmiş ve Türkiye ortalamasının altında olduğu tespit edilmiştir. Söz konusu küçük aile işletmelerinin tarımsal faaliyetlerindeki devamlılığın sağlanması için verilen desteklerin artırılması önemlidir. Küçük aile işletmelerine verilecek desteklerin yanında gençlerin kırsal alanda tutulmasını yönelik önlemlerin alınması gerekmektedir. Bu kapsamda tarımsal faaliyetlere olan ilginin artırılabilmesi kırsalın çekici yönlerini arttırılabilmesi göçün önlenebilmesi ve tarım sektörünün geleceği için genç çiftlere 2016 yılından bu yana verilen genç çiftçi hibe proje desteği gibi destekler artırılmalı, mevcut destek ve projelerin eksik ya da yanlış kısımları tespit edilmeli ve en kısa sürede revize edilmelidir.
17- Kırsal alandan göçün engellenebilmesi ve tarımsal faaliyetlerin devamlılığını sağlanabilmesi için kırsal bölgelerde ekonomik getirisi olan faaliyetlerin artırılması gerekmektedir. Kırsal alanlarda tarıma dayalı sanayiye yönelik yatırımların desteklenmesi ile tarımsal ürünleri katma değer sağlanması ve yeni iş imkânlarının yaratılması büyük önem taşımaktadır. Kırsal alanda yeni iş olanaklarının yaratılabilmesi ve kırsal alanların çekici özelliklerin arttırılabilmesi için agro turizm gibi tarım dışı faaliyetlerin geliştirilmesi gerekmektedir.
Özetle, tarımda güncel birçok sorun var. Ancak geleceği tehdit eden en büyük sorun kırsalda yaşlanan nüfus. Gençleri tarıma kazandırmanın yolunu bulmak zorundayız. Bu konuda başka çare yok.