Tarım Şurası ile tarımda şirketleşmenin yolu açılıyor
Dün itibariyle 3. Tarım ve Orman Şurası toplantıları başladı. Temmuz ayından bu yana çalışmaları devam eden şura kapsamında 21 çalışma grubu oluşturuldu. Bu grupların hazırladığı raporlar 3 günde ele alınacak ve tartışılacak. Ayrıca bakanlık, internet sayfasından duyuru yaparak daha geniş bir kesimden görüşler aldı.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'nin deyimi ile bu şura ile gelecek 5 yılın planlanması yapılacak ve gelecek 25 yıla ışık tutacak kararlar alınacak.
Tarım Şurası'na neden gerek duyuldu?
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'nin özel bir şirkete hazırlattığı "Tarımda Milli Birlik Projesi", Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sunulacak ve kamuoyuna açıklanacaktı. Sunumdan bir hafta önce projeyi ele geçirerek bütün detayları ile 17 Nisan 2019'da DÜNYA Gazetesi'nde yayınladık. Haberimiz üzerine sektörün her kesiminden büyük tepkiler geldi. Sektör temsilcileri Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ulaşarak bu projenin ülke tarımına büyük zarar vereceğini anlattı. Erdoğan, 25 Nisan'da yapılacak sunumu iptal etti. Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli'yi çağırarak sektörün görüşleri alınmadan hazırlanan bu projenin uygulanmayacağını söyledi.
Bakan Pakdemirli, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinden sonra 15 yıldır yapılmayan Tarım Şurası ile sektörün tarıma ilişkin görüşünü alacaklarını açıkladı. Tarım Şurası'nın yapılmasının nedeni bu projeye olan tepkiydi.
Tarımda Milli Birlik Projesi özetle, tarımsal yapının tümüyle değiştirilmesini, Tarım Bakanlığı taşra teşkilatının tümüyle kapatılarak Semerat Holding adında bir holdingin kurulması, Toprak Mahsulleri Ofisi, Et ve Süt Kurumu gibi kurumların bu holdingin iştiraki olması öngörülüyordu. Holdingin ortakları arasında yerli ve yabancı şirket isimleri sayılıyordu. Diğer tarafta, tarımdaki bütün birlikler, kooperatifler kapatılarak yerine Türkiye Milli Kooperatifi kurulacak. Çiftçilerin bu kooperatife üye olmaları zorunlu olacaktı. Çiftçiler üretecek, holding pazarlayacak ve Türkiye tarımı kurtulacaktı.
Semerat Holding gündeme gelecek mi?
Tarım sektörü tümüyle bu projeye karşı çıktı. Üreticiden sanayiciye, sivil toplum örgütlerinden bakanlık bürokrasisine kadar hemen herkes bu modelin uygulanamayacağı konusunda hemfikir oldu.
Tarım Şurası çalışmaları başlayınca yine sektördeki en büyük endişe, bu şuranın Tarımda Milli Birlik Projesi'ni uygulama zemini olarak kullanılmasıydı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "Tarım Şurası ile sektörün görüşünü aldık" denilerek proje yeniden gündeme getirilecek endişesi var.
Perşembe günü Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'nin talebi üzerine İzmir'de bir araya geldik. Tarım Şurası da dahil sektör ile ilgili konularda sohbet ettik. Tarım Şurası'nda Semerat Holding konusunun yeniden gündeme getirilip getirilmeyeceğini sordum.
Şura kapsamında oluşturulan 21 çalışma grubunun raporlarını henüz okumadığını içeriği ile ilgili bilgi veremeyeceğini belirtti. Semerat Holding adını geçirmeden, bizim yazdığımız Tarımda Milli Birlik Projesi'nin 2018 yılında hazırlanan 10-12 projeden biri olduğunu söyledi. "Benim de katılmadığım bölümleri var. Ama kooperatifçilik konusunda mutlaka bir şeyler yapmamız gerekiyor" dedi.
Raporlar katılımcı görüşlerini yansıtmıyor iddiası
Bakan Pakdemirli ile görüşmemizden sonra, Tarım Şurası çalışma gruplarında görev alanlardan bazıları aradı. Katıldıkları toplantılarda konuşulan konularla kendilerine gönderilen raporlar arasında ciddi farklılıklar olduğunu anlattılar. Bazıları "bizim konuştuklarımızı raporda göremedim" dedi. Bazıları "konuştuklarımızın sadece yüzde 20'si rapora yansımış" dedi.
Bir kaç raporu okudum. Bunlardan birisi Tarımsal Yapı ve Dönüşüm Grubu (1.Grup) Raporu. Raporda çok çarpıcı görüşler var. Yazılanlara bakılırsa adı Semerat Holding olmasa da tarıma şirket modeli getirilmek isteniyor.
Şirketleşme ile köylü tarlasında işçi olacak
Söz konusu raporda işletme yapısına yönelik düzenlemeler özetle şöyle ifade ediliyor: "Küçük, dağınık ve 40 yamalı bohçaya benzer işletme yapısından meydana gelmektedir. Bunun farkında olan çiftçiler Şura hazırlık süresince bunu destekleyen yüzlerce mesaj göndermiştir. İşte bu önemlidir. Yeni politikalar bu arayış üzerine kurulmalı, çiftçiyi köylülükten kurtarıp, işletme sahibi yapmalıdır. Ancak arazi sahibi çiftçi aynı zamanda kurulacak olan yapının da ortağı olmalıdır. Bunun için yapıya bağlı ister havza, ister köy temelli, hayvansal üretim ve tarımsal sanayi ile bütünleştirilmiş, ülke çapında belirli sayıda işletmeler (şirketler) oluşturulmalıdır.
Denetime de açık bu işletmelere, Bakanlık uzmanlarından yönetim, teknik, finans ve proje desteği vermelidir. Ayrıca her işletme 2-3, ülkesel çapta 100 binleri aşan uzman ve milyonları aşan toprak sahibini istihdam edecek, böylece sağlıklı ve kaliteli ürünler ekonomiye kazandırılacaktır.
Uygulama ile işsizlik açığa çıkar, şehre göç artar, sosyal patlamalar olur fikri doğru değildir. Köylü zaten anlamsızca şehre akın etmektedir. Bu sistemde köylü işletmenin ortağı ve işçisi olacak; risksiz, korkusuz, borçsuz ve güvenceli çalışma hakkı kazanacaktır. Hatta yatırım ağı genişleyerek yatırımcı köye gelecek bir anlamda köy yaşanabilir bir merkez olacaktır."
Tarım Şurası sonrasında tarımsal yapı ile ilgili önemli değişiklikler olacağı bu netinde net olarak anlatılıyor. Bu raporlar 3 gün ele alınacak ve sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katılacağı kapanış oturumu ile Şura kararları açıklanacak. Yazılanlar olduğu gibi kabul edilirse tarımda şirketleşme modeli getirilecek. Çiftçi kendi tarlasında işçi olarak çalışacak. Böyle bir model tarımda çiftçiliği bitirecek, şirketleri tarımın tek sahibi yapacak. Bu sadece üreticiye değil, tüketiciye de devlete de büyük zarar verir. Sosyal sorunlara neden olur. Yapılması gereken küçük çiftçilerin kooperatif çatısı altında güçlerini birleştirerek üretime devam etmesi. Rant ekonomisi yerine üretim ekonomisinin benimsenmesidir.