Tarihi bahçeler
“Babil'in Asma Bahçeleri”, dünyanın Yedi Harikası'ndan biri. Bu efsanevi bahçelerin hikâyesini biliyorsunuz: Babil Kralı 2. Nebukadnezar memleketinin yeşil tepelerini ve vadilerini özleyen eşi Kraliçe Amytis için inşa ettirmiş. İçerisinde çeşit çeşit bitkilerin, kanallardan akan suların, terasların ve heykellerin yer aldığı asma bahçelerin adeta cenneti andırdığı hikâye edilir. Bu bahçelerin varlığı kanıtlanamamış, ele geçen Babil yazılarında da, arkeolojik kazılarda da varlığına dair bir bulguya rastlanmamış. Büyük ihtimalle gezi notları tutan birilerinin Mezopotamya sıcağında kavrulurken “olsaydı ne güzel olurdu!” hayalinin bir ürünü. Ancak hayallerin gerçeğe dönüştüğü ve günümüze kadar ulaşan tarihi bahçeler var. Bunlar zamanında krallar, sultanlar, soylular tarafından yaptırılan bugünse hayranlıkla gezip fotoğrafladığımız bahçeler.
Tarihi bahçeler şu şekilde tanımlanıyor: “Kültürel birikimin önemli göstergelerinden biri ve içinde bulundukları dönemlerin sosyal, siyasi koşullarından, kültür ilişkilerinden ve ihtiyaçlarından etkilenerek şekillenmiş yaşayan kültür belgeleri.” Zaman içinde, aynı tarihi yapılar gibi, anıtsal değer kazanmakta olan tarihi bahçelerin bir ülkenin tarihi kültür peyzajı ve mirasının bir parçası olduğu kabul ediliyor. Avrupa Tarihi Bahçeler Birliği’ne göre de tarihi bahçeler tarihin hikayecileri.
“Tarihi Bahçeler; Geleceğin Şehir Bahçelerinin Esin Kaynağı” kitabının yazarı Ines Babnik zaman içerisinde bahçelerin değişim ve dönüşümünü şöyle özetliyor: “Tarih boyunca insanlar yaşam alanlarına en yakın yerleri daha kullanışlı, daha hoşa giden ve daha güzel kılmak için bahçeler ile donattı. Eski uygarlıklar şehri ziyaret edenleri derinden etkileyecek bahçeler oluşturdular. Rönesans dönemi bahçeleri yeni motifler ve buluşlar ile bahçeciliğe yeni bir boyut kazandırdı. Barok döneminde ise tüm şehir bir bahçe olarak kabul edildi ve yeşil mimari doğdu. 19. yüzyıl sanayi çağında ise doğayı insan ihtiyaçlarına göre tasarlamanın yeni yolları bulundu. Bahçelerin tarihi gelişmesini izleyerek bugünün ve yarının şehir bahçelerini tasarlamak daha kolay olacak.”
Kaldı ki tarihi bahçeler şehirler için önemli bir ziyaret nedeni. NİŞ bir turizm alanı olarak kabul edilen tarihi bahçelerin yılda 300 milyondan fazla ziyaretçi cezbettiği söyleniyor. Örneğin bahçe gezileri konusunda 100 yıllık geçmişi olan İngiltere’de ziyaretçilerin gezebileceği listelenmiş bahçe sayısı 3,700 ve son rakamlara göre bu bahçeleri tam 50 milyon kişi ziyaret etmiş. İngiltere turizm pazarının üçüncü en önemli cazibe nedeni bahçeler! Bir şehri ziyaret ederken görmeden geçilmez denilen onlarca tarihi bahçe var. Örneğin Fransa’da Versay Bahçeleri. Versay Sarayı’na bitişik 8 milyon metrekare bu bahçe önemli bir ziyaret noktası. Örneğin Roma’dan 30 kilometre uzakta yer alan Rönesans dönemi Villa D’Este Bahçeleri.
Bizde tarihi bahçelerin sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az. Onların da çoğu İstanbul’da; Osmanlı döneminden kalma Emirgan Korusu, Yıldız Sarayı Bahçesi gibi. Nedense yeşille, çiçekle aramız pek hoş değil. Tarihi bahçelerden vazgeçtim, “Park ve Bahçeler Müdürlüğümüz”ün bahçeler bölümünde işler ne durumda? Şehirlerin mücevheri bahçeler konusunda belediyelerimizin karnesi nasıl? Zayıf. Yol kenarlarına birer tutam mevsimlik çiçek dikmekle, otoyol duvarlarını yeşil panolarla süslemekle olmuyor. Çiçekleri, bitkileri su ile buluşturan hem göz zevkini okşayan, hem insana huzur veren şehir bahçelerine ihtiyaç var.
Haftanın Kasabası: SINTRA, PORTEKİZ
SINTRA, Portekiz’in başşehri Lizbon’a 40 km. uzaklıkta yer alan 5,000 nüfuslu bir kasaba. Kasaba 19. yüzyıl romantik mimari yapıları, villaları, tarihi bahçeleri, masalsı sarayları ve şatoları ile ünlü. 1995 yılından bu yana UNESCO Dünya Kültürel Mirası olarak korunan kasaba önemli bir ziyaret noktası olup yılda 3,5 milyon kişi tarafından ziyaret edilmekte.
Pena, Nacional, Monserrate Mouros saray ve şatoları dönemlerinin en nadide örnekleri olarak kabul görüyor. Bahçeleri ise görmeye değer. Francis Cook isimli bir İngiliz milyoner tarafından kurulan Monserrate Parkı’nda dünyanın her tarafından toplanan bitkiler coğrafi kaynaklarına göre yerleştirilmiş. Arap mimarisinin izlerini de taşıyan Pena Sarayı bahçeleri ise 800 dönümlük bir alan üzerine kurulmuş, çeşitli çiçekler ve bitkilerle donatılmış.