Talep, enflasyon, büyüme

Gündüz FINDIKÇIOĞLU
Gündüz FINDIKÇIOĞLU GLOKAL BAKIŞ

Majör bir siyasi risk gerçekleşmezse ve para politikasında aşırı gevşemeye gidilmezse 2020’de büyüme hızı yüzde 3’ü de geçebilir. Baz etkisi var ve bu etki hariç bakarsak da toparlanma belirginleşiyor. Son çeyrekteki 5-6 civarında büyüme 2020’nin ilk çeyreğinde de güçlü seyredecek. Hatta ikinci çeyreğe de yayılacak. Dünyanın hali, siyasi riskler hariç, yardımcı olmaya devam edecek. Kamu harcaması desteği ve kredi artışı tüketimi ve ardından stok döngüsünü tetikleyecek. Kur olması gereken yerde. “Denge” bozulmazsa şu andan görünen yılın bütününe de yayılabilecek bir altı aylık düzeltme.

Enflasyonun yılın ikinci yarısında yüksek tek haneye düşeceği beklentisi çok sağlam bir beklenti değil. Şu anda 12 ay sonrası için beklenen enflasyon 10,07; yani yüzde 10. İç talebin tetiklenmesiyle, kur beklenebileceği gibi sadece enflasyon kadar –yüzde 10- değer kaybetse bile gıda fiyatlarının oynaklığı öngörüyü zorlaştırıyor. Petrol fiyatının ortalama 60 dolarlarda kalacağı –70’i geçmeyeceği- beklentisi korunuyor. İranlı komutanın öldürülmesiyle petrol fiyatında ani bir yükseliş oldu –yüzde 4- ama bu sadece oynaklık. Yine de her şey iyi gitse bile, enflasyon yüzde 10’un biraz üzerinde kalabilir. Şu anda beklenen reel faiz 1,73. Ancak stopaj sonrası geriye nette pek bir şey kalmıyor.

Son resesyon oldukça değişik bir manzaraya işaret etti. Mevcut seriye göre 2011 yılında ikinci çeyrekte yatırımlar yüzde 32,3’e kadar yükselmiş görünüyor. Aynı çeyrekte makine ve teçhizat yatırım artışı yüzde 46,3. Bu olurken tasarruflar da yüzde 22,5’e yaklaşmış. Ayrıca tabii o dönemde yüksek cari açık var. Yine de hem tasarruflar hem yatırımlar yüksek seyretmiş. O kadar ki cari açık da 2011 yılında milli gelire oranla yüzde 9’a yaklaşmış - 8,94. Bu yüzden 2012 yılında ‘yumuşak iniş’ ve ‘yeniden dengelenme’ gündeme gelmişti. Aslında bu yatırım oranı hayli yüksek. 2011 son çeyrekte sanayi üretimi yüzde 12,75 GSYH artışı yüzde 9,93. Bu oranda yatırımla yıllar yılı getiri elde etmek ve hem fert başına hem toplam büyümede trend oluşması beklenirdi. Ancak sonrası ve öncesi ciddi dalgalanmalar gösteriyor. Yatırımların tersine döndüğü ve 2019 ikinci çeyrekte eksi yüzde 22,4’e düştüğü görülüyor. Genel işsizlik oranı yüzde 14’e kadar yükselmiş. Oysa ki 2011 ortasında bu oran yüzde 8,70. Bu derece tersine dönüşle birlikte GSYH artış hızının daha fazla düşmesi beklenebilirdi çünkü GSYH kompozisyonu son 8 yılda fazla değişmedi. Ancak ne sanayi üretimi ne de GSYH o oranda düştü. Üstelik bu net borç ödeyicisi olan özel sektörün 21 ayda 44,5 milyar dolar açık pozisyonu kapamasına rağmen böyle oldu.

Sonuçta öyle bir noktaya geldik ki 2018’de aşırı değer kaybeden TL, 2019 ve 2020’de bu değer kaybının yarattığı alanda göreceli olarak stabilite kazanmış olacak. Euronun değer kazanması da lehte bir durum. 2001 krizinde euro/dolar paritesi 0,82 gibiydi. İhracat-ithalat dengesi açısından çok olumsuzdur; 1,20 ve üstü bir parite kurun değer kaybetmesine gerek olmadan cari açıktaki artışı sınırlayabilir. İlginç rakamlar.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Bir kez daha sekülarizm 24 Eylül 2024
Georges Sorel ve ötesi 17 Eylül 2024
Ekonomik esneklik 10 Eylül 2024
Anakronizm 03 Eylül 2024
János Kornai 27 Ağustos 2024
Faşizm geçirmezlik 06 Ağustos 2024