Tabanda eşitleme politikası
Türkiye’de son beş yılda uygulanan ekonomi politikalarının etkisine bakacak olursak sonuçlarının “tabanda eşitleme” politikasıyla benzer olduğunu görebiliriz. Tabanda eşitleme politikası maalesef “gelir adaletsizliğinin” azalması anlamına gelmiyor. Tam aksine, orta gelir grubunun gittikçe küçülerek, toplumun önemli bir kesiminin düşük gelir grubunda yer alması anlamına geliyor.
Peki, buna ne sebep oldu?
En önemli neden enflasyon. Enflasyon harcanabilir geliri hızla azaltarak orta gelir grubunun küçülmesine, nüfusun alt gelir gruplarında yoğunlaşmasına sebep olur. TÜİK, Gelir ve Yaşam Koşulları araştırmasına göre 2022'de aylık 2 bin 70 TL'nin altında kalan yoksul sayısı 24,5 milyon kişi! Bir başka ifadeyle her 10 kişiden 3'ü yoksul. Araştırmanın referans dönemi 2021 yılı, yani 2022 sonrası rekor enflasyonla yaşanan yoksulluk çok daha yüksek olmuştur.
Eğitim sistemi de niteliksiz istihdam ve düşük geliri tetikliyor. Eğitim politikası uzunca bir süre eğitime erişime odaklanırken, eğitimin niteliği göz ardı edildi. Dünyada eğitim politikaları multidisipliner öğretim ve analize yönelirken Türkiye’de başarı hala test sistemi ve ezbere yönelik. Dolayısıyla 2018 yılı PISA sonuçlarına göre Türkiye’de öğrencilerin matematik, fen ve okuma alanındaki başarıları 37 OECD ülkesi arasında 31. sırada yer alıyor.
İş gücü piyasasındaki katılıklar, emeklilik sistemindeki sorunlar ve ücret politikaları da nitelikli istihdam artışını sınırlıyor. Sosyal güvenlik primleriyle Türkiye, OECD ülkeleri arasında en yüksek pirim yüküne sahip ülkelerden biridir. En yüksek kayıt dışı istihdam ve eksik beyan da yine Türkiye’de. Verimlilik artışına dayanmadan yapılan ücret artışları da reel ücreti aşağı çekmiş. 2021 yılında tam zamanlı çalışan bir kişi, asgari ücretin sadece %29 üstünde kazanmış. OECD tarafından yayınlanan 2021 yılı verilerine göre en kötü gelir kazancına sahip 4. ülkesiyiz.
Son olarak, dolaylı vergilere dayanan vergi sistemi de orta gelir grubunun harcanabilir gelirini aşındıran en önemli unsurlardan biridir. En son vergi paketiyle ÖTV ve KDV yükünde yapılan artış ile Temmuz ayı ücret artışlarına karşın güncellenmeyen vergi dilimleri, hali hazırda enflasyonun altında ezilen orta gelirlinin nefesini daha da kesecektir. Hatırlatayım, TÜİK'in 2021 yılı gelirini referans aldığı verilere göre nüfusun %75'ine konut masrafları yük getiriyor, %65'i yıpranmış/eskimiş mobilyalarını yenileyemiyor, %60'ı evden uzakta 1 hafta tatil yapamıyor.
Tüm bu politikaların sonucu ise uluslararası hareket kabiliyeti yüksek olan nitelikli iş gücünün (örneğin doktorlar ve mühendisler) hızla yurt dışında kendine yeni imkânlar yaratması, meslek edinme çağındaki yeni neslin daha düşük emek verilen/vergi dışı mesleklere yönelmesi (örneğin sosyal medya ve e-ticaret üzerinden geçim sağlama) ve Türkiye’nin zaten düşük olan nitelikli istihdam altyapısının daha da aşınması olacaktır.