SVB, Silvergate ve Signature Bank’ın batışları, yeni ‘Lehman’ tiyatrosu mu?

Sadi ÖZDEMİR
Sadi ÖZDEMİR EKONOMİDE SAĞDUYU

Küresel finans sektörü, ABD’de Silicon Valley Bank, Silvergate Capital Corp. ve Signature Bank'ın iflasıyla bir kez daha sarsıldı. Dünyanın en büyük fon yönetim şirketi Blackrock CEO'su Larry Fink, yeni bankacılık krizinin önceki büyük krizleri andırdığını ve batan üç bankayla sınırlı kalmayabileceğini söylüyor. 2008 küresel mali krizinde olduğu gibi bir finansal çöküş kaygısı yayılıyor. Oysaki başta ABD merkez bankası Fed olmak üzere gelişmiş ekonomilerin merkez bankaları pandemide bilançolarını ölçüsüz genişletip sonra da ‘sürekli faiz artırarak yüksek enflasyonları düşürmenin kolay olacağını’ sanıyordu. Faiz artırmalar ‘az oldu, çok oldu’ derken kaynaklarını uzun vadeli tahvillere yatırmış bankaların kötü pozisyona düşecekleri hesaplanmamış olabilir mi? Ya da hesap aslında tam da bu muydu? Evet, merkez bankaları enflasyon canavarına karşı sürekli faiz artırırken resesyon korkusu vardı ama ‘mali çöküş’ ihtimali çok da konuşulmuyordu. Yeni iflaslar yaşandığında bu konuları ‘küresel finans sisteminin müesses nizamı içinde uyumlu çalışan’ uzmanlarla konuşunca genellikle doğal risklerden bahsedip ‘olur böyle şeyler’ ile konu toparlanıyor. Farklı bir şey yapmak istedim ve ‘yeni banka iflaslarının ne anlama geldiğini, yeni bir küresel mali krize yol açıp açmayacağını’ Dr. Artuğ Çetin’e sordum. Çetin, ‘Merkez Bankalarının para basma haklarının özel bankalarca ‘sürekli kredi verilerek gasp edildiğini savunan’ isimlerden. Ocak 2019’da yayınlanan NOMİSMA Bağımsız ve Milli Para Sistemi adlı kitabında konuyu bilimsel olarak anlatıyor. Kendisi, uluslararası çerçevede bu teze odaklanmış, aralarında bazı ülkelerin eski merkez bankaları başkanlarının da bulunduğu küresel sivil toplum hareketi International Movement For Money Reform’un (IMMR) Türkiye temsilciliğini de yapıyor. IMMR, bugüne kadar pek çok ülkede zirveler, toplantılar düzenledi ve konu akademisyenler, ekonomistler ve ilgili uzmanlarla tartışıldı. IMMR, özet olarak dünya genelinde özel ticari bankaların kredi hacimlerini sürekli artırarak, aslında ‘çaktırmadan’ para bastıklarını, buna karşılık Merkez Bankalarının asli işleri olan ölçülü ve gerektiği kadar para basma (para hacmini genişletme) hakkını yeniden fiilen kazanması gerektiğini savunuyor. Bu yapılmadığı sürece küresel mali krizlerin yaşanacağını ve yakın bir gelecekte bütün mali krizlerin anası olan en ağır krizin kapıyı çalabileceğini ileri sürüyor.

Para baronları, devletlere ‘batırırım’ dedi

Dr. Artuğ Çetin’e, “ABD’de üç banka daha battı, süreç bununla sınırlı kalır mı, yoksa büyük bir kriz geliyor mu” diye sordum. Hiç dolandırmadan başladı anlatmaya: “2008’de Lehman Brothers’ı batırıp siyasileri korkuttular ve sonra bütün bankaların karşılıksız kredilerini, alacak risklerini ortadan kaldırdılar. Büyük batış korkusuyla devletler, bankalara ortak oldu ve bankaların borçları devletlere, esasında halka yüklendi. Dev finans sektörünün uçsuz bucaksız alacak riski tatlı tatlı vatandaşların sırtına yüklendi. Şimdi de buna benzer bir operasyon başladı. Paranın baronları ‘bakın, ABD göbeğinde bile banka batırırız’ dedi. Devletler ‘Şu garantiyi veriyoruz, şu konuda kefiliz’ dediler. Dr. Çetin’e, “Özellikle ABD’yi zorlamanın gerekçesi ne olabilir” diye sorunca yanıtı daha da ilginç ama bir o kadar da kaygı vericiydi. Çetin şöyle konuştu: “Para baronları oluşturulacak yeni para sepetinde özellikle ABD Dolarının yüzde 50 ve üzeri ağırlığını istemiyor. Başta Çin Yuan’ı olmak üzere yaklaşık 20 paranın bulunduğu yeni bir sepet hedefliyorlar. Çin’de vaziyet aldılar. Kim bunlar? Bütün dünyada devletlere borç parayı verenler ve artık yeni para düzenini kurmak istiyorlar. ABD rezerv para konusunda onların dediğini kabul ederse dünya genelinde yeni bir senyoraj paylaşımı olacak, yani kolay para kazanmada pay bölüşümü yeniden düzenlenecek. Amerika bankalar battığı için korkup ‘tamam’ derse yumuşak geçiş olur. ‘Hayır’ derse çok sert krizler, büyük çöküşler, hiper enflasyonlar ve büyük savaşlar olabilir. Sonrasında da yeniden güç dağılımı yapılır.”

Doların rezerv para olması ne kadar önemli?

Dr. Artuğ Çetin, adeta “Her şey senyoraj için” deyince ben de konuyu biraz daha açmasını istedim. Şöyle devam etti: “Küresel senyoraj gücüne sahip rezerv para olunca dünyanın en kolay para kazanı oluyorsun. 100 dolarlık bir banknotun maliyeti 50 cent ve her 100 doları bastığında 99,5 dolar kârdasın. Doları basıyorsun ve bütün dünyaya satıyorsun. ABD için bastığının 10 mislini basıyorsun. Her ülke ne üretiyorsa satıp ABD’nin parasını alıyor ve o parayı saklamak (rezerv) yarışıyor. ABD bundan vaz geçmek ister mi? İstemez ama ABD dolarının tek başına küresel hâkimiyeti de daha fazla süremez, pazarlıklar devam ediyor. Çin alternatif çalışmalarını yürütüyor. Rusya ile parasal birlikteliği sağladı. Eğer ileride oluşacak sepette Çin de yüzde 20-25 pay alırsa mutlu olur.”

Kentsel dönüşüm hızlanmalı

Normal şartlarda Türkiye yıllık konut pazarı yaklaşık 1,5 milyon adede yaklaşıyor. Bunun yaklaşık yüzde 30’u yeni (ilk el) konut niteliğinde. 2018’den beri konut üretimiz ne yazık ki sürekli azalıyor. Depremler ülkesi Türkiye’de bu kısır döngüden çıkmalıyız. Çünkü yeni konutla ikinci el konut arasındaki fi yat farkı önümüzdeki dönemde daha da artacak. Acilen kentsel dönüşümü hızlandırmalıyız. Türkiye’de yaklaşık 8 milyon konutun yenilenmesi gerekiyor. Rantı konuşmadan bu işi yapacaksak yaklaşık 400 milyar dolarlık bir kaynak gerekiyor. Müteahhitler, küçük projelerde fahiş kârlar yerine, 10 bin ila 30 bin konutluk kentsel dönüşüm inşaat ihalelerini makul kârlarla üstlenmeli. Vatandaş ise ‘buralar benim, bire iki, üç verirseniz imza atarım’ kafasını terk etmeli ki hem sağlam hem de eskisine göre çok daha değerli bir gayrimenkulün sahibi olabilsin.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar