Suyumuz tükenirken içme suyu ihraç etmek

H. Bader ARSLAN
H. Bader ARSLAN

Geçtiğimiz günlerde kutlanan Dünya Su Günü, suyun giderek daha değerli, daha kıt ve daha hayati bir hale geldiğini bir kez daha hatırlattı. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu pek çok ülke küresel ısınma, kirletilmiş doğal kaynaklar, azalan yağışlar nedeniyle suya daha da bağımlı durumda. Son birkaç yılda olduğu gibi bu yıl da yağışlar son derece az ve bu hem tarımsal üretimi tehdit ediyor, hem de ev içi su kullanımı konusunda endişeleri artırıyor.

Su konusunda pek de dikkat çekmeyen ama önemli olduğunu düşündüğüm bir konu var: içme suyu ticareti.

Dünya genelinde yaklaşık 1 milyar ton içme suyu ticareti yapılıyor ve bunun parasal değeri yıllık 1,3 milyar dolar civarında. Günlük bireysel su tüketiminin 2,5 litre olduğunu kabul edersek; bu, yılda kişi başına yaklaşık 1 ton içme suyu anlamına gelir. Dolayısıyla her yıl 1 milyar kişinin ihtiyacını karşılayacak düzeyde su ticareti yapılıyor. 

En çok ihracat yapan ülkeler Çin, ABD, Fransa, Norveç ve Türkiye. En çok ithalat yapanlar ise Hong Kong, ABD, Filistin, Hollanda ve Belçika. İçme suyu ticaretinin miktar ve değer olarak çok büyük kısmı Çin ile Hong Kong arasında gerçekleştiriliyor.

Türkiye son yıllarda giderek daha yüksek miktarda içme suyunu ülke dışına satıyor. 2022 sonunda ihraç edilen su miktarı 308 bin ton. Bunun karşılığında elde edilen gelir ise 50 milyon dolar civarında. 308 bin ton Nevşehir’in ya da Yalova’nın bir yıllık içme suyu ihtiyacını fazlasıyla karşılayan bir düzey. Türkiye’den en fazla ihracat yapılan ülkeler Birleşik Krallık, Almanya, İsrail, BAE ve Belçika. Bu ülkelere yurtiçinde hepimizin aşina olduğu paketli su markaları ihracat gerçekleştiriyor.

Serbest ticareti sonuna kadar savunuyorum. Ancak yağışlar son yıllarda hızla azalırken, yurtiçinde su ihtiyacı artarken, ülke için ciddi bir döviz geliri yaratmayan ticari amaçlı içme suyu ihracatının gerekliliğine dikkatinizi çekmek istiyorum. Dilerim bu, ileride hayıflanacağımız bir konu olmaz.

FAİZ GÜNLÜĞÜ

Geçen hafta Dünya genelinde Merkez Bankalarının ajandası faiz kararlarıydı. Yaklaşık bir yıldır tam gaz faiz artıran ABD’nin bu döngüye devam edip etmeyeceği, devam ederse artırımın büyüklüğünün ne olacağı ABD ve İsviçre merkezli bankaların iflas noktasına gelmesi ile kritik bir hal almıştı. FED 25 baz puanla “devam” dedi. Başkan Powell’ın konuşması ve toplantı sonuç metni gelecek toplantı da son bir artış ile bu döngünün sona erebileceği algısı verdi. Böylece

FED 25 baz puan,

Avrupa Merkez Bankası 50 baz puan

İngiltere Merkez Bankası 25 baz puan

İsviçre Merkez Bankası 50 baz puan artışla Mart ayını tamamladı.

Para Piyasası Kurulu ise 23 Mart toplantısında politika faizini değiştirmedi ve yüzde 8,5’te tuttu.

Bu hafta geçtiğimiz iki haftaya göre daha stabil geçmesi beklenen bir hafta olacak. Türkiye’de güven endekslerinin olduğu ekonomi takviminde önemli başka bir gelişme yok.

Yurtdışında en önemli veriler Cuma günü gelecek. Sabah Çin’in PMI endeksi ile başlayacağımız güne, öğlen Euro Bölgesi’nin çekirdek enflasyonu, öğleden sonra ABD çekirdek PCE endeksi ile devam edeceğiz. 

Yurtiçi Veriler

Pazartesi 10:00: Mart ayı reel kesim güven endeksi

Pazartesi 10:00: Mart ayı sektörel güven endeksleri

Pazartesi 10:00: Mart ayı kapasite kullanım oranı

Perşembe 10:00 Mart ayı ekonomik güven endeksi

Yurtdışı Veriler

Salı 17:00: ABD Mart ayı CB tüketici güveni

Perşembe 15:00: Almanya Mart enflasyonu

Cuma 04:30: Çin Mart PMI

Cuma 12:00: Euro Bölgesi çekirdek enflasyon

Cuma 15:30: ABD Çekirdek PCE endeksi

 

 

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar