Süt-bal-yumurta

H. Bader ARSLAN
H. Bader ARSLAN

Bu başlığı görünce bazıları bu yazının, Semih Kaplanoğlu’nun Yusuf Üçlemesi olarak bilinen “Yumurta”, “Süt” ve “Bal” filmleri ile ilgili olabileceğini düşünmüş olabilir. Öyle değil; Türkiye’de ortalama bir evin temel gıda maddelerinden olan bu üç ürünün fiyatlarına yönelik kısa bir analiz okuyacaksınız.

Üretime yönelik genel bilgiler ile başlayalım…

Ulusal Süt Konseyi verilerine göre Türkiye yıllık 20 milyon tonun üzerinde üretim ile Dünyanın en fazla süt üreten ülkeleri arasında 8. sırada yer alıyor. İnek başına verim sıralamasında ise 3158 kilogram ile 58. sıraya geriliyor. Listenin zirvesindeki ülkelerde verim Türkiye’nin üç katından fazla.

Türkiye, Dünya’da yapılan 1,9 milyon tonluk bal üretiminin yaklaşık 110 bin tonunu gerçekleştiriyor. Çin’den sonra en çok bal üreten ülkeyiz.

Her yıl Dünya genelinde 80 milyon tonun üzerinde tavuk yumurtası elde ediliyor. Bunun 1,2 milyon tonu Türkiye’de üretiliyor. Türkiye, Dünya’da en çok yumurta üretimi yapan 9., en çok ihracatını yapan 2. ülke.

Dolayısı ile bu ürünlerin tamamında hatırı sayılır üreticilerden biriyiz. Ancak son yıllarda enfl asyondaki artışa paralel olarak üç ürünün de fiyatlarında ciddi sıçrama yaşandı. Fiyatlardaki artış özellikle 2017 sonrasında hızlandı.

TÜİK verilerine göre tam 10 yıl önce bugünlerde,

1 litre süt 1,94 TL civarında iken bugüne kadar fiyatı yüzde 250 artarak 6,79 TL’ye çıktı.

1 kilo bal 22 TL civarında iken, fiyatı yüzde 139 artışla 52,6 TL’ye çıktı.

1 adet yumurta 28 kuruş iken, fiyatı yüzde 263 artışla 1,02 TL’ye yükseldi.

Bu üç üründe de önde gelen üreticilerden biri olmamıza rağmen, Dünya’da bu ürünleri en pahalı tüketen ülkeler arasında yer alıyoruz.

Almanya, İngiltere ve ABD’de faaliyet gösteren bir ucuz-market zincirindeki en düşük fiyatlı ürünlerden (güncel kurla TL’ye çevrilmiş) ve Türkiye için TÜİK’ten derlenen verilere göre, süt, bal ve yumurtanın TL bazında en ucuz alınabildiği ülke İngiltere.

Türkiye kişi başına gelirde diğer üç ekonomiden daha geride olmasına ve üretimdeki büyük potansiyeline rağmen, ürünlerde herhangi bir fiyat avantajına sahip görünmüyor. Elbette sadece bu üç ürüne bakıp bir genelleme yapmak doğru değil. Bunun aksine çok sayıda örnek verilebileceği gibi, durumun daha kötü olduğu örneklerin sayısı da artırılabilir. Ancak temel gıda maddelerinin başında gelen bu ürünleri, bizden zengin ülkelere göre daha yüksek bedel ödeyerek almanın da tarım politikası, lojistik maliyetleri, küresel fiyat hareketleri, kurlarda devam eden yükseliş ve diğer faktörler çerçevesinde muhasebesinin yapılması gerekiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar