Sürülerle kuğudan biri
Geçtiğimiz haftalarda sizlerle Antakyalı bir Rum ailenin çocuğu olan Lübnan-Amerikan menşeili Nassim Nicholas Taleb isimli bir yazarın Siyah Kuğu¹ kitabıyla işletmecilik yazınına kazandırdığı "önemli!" bir yeni kavramı paylaşmıştım. Talep ve takipçileri beyaz kuğu, gri kuğu ve evet siyah kuğu tabirleriyle ileride ne olacağını tahmin için kullanılan yöntemlerin, kuramların bir halta yaramadıkları gibi karar vericileri yanlış yönlendirdikleri için tehlikeli olduklarını ileri sürüyorlar. Siz kendiniz karar verin. Gri kuğu olma olasılığı düşük ama eğer olursa çok önemli etkisi olacak ekonomik olaylara deniliyor. Siyah kuğu normal şartlar altında olması beklenmeyen bu nedenle de olup olmayacağı tahmin edilemeyecek ancak etkileri ciddi olayların adı. Beyaz kuğular olma olasılıklarının iyi kötü hesaplanabilen ve etkileri tüm Dünya’yı değil bir gurubu etkileyen olaylara deniliyor.
Talep ve takipçileri alacalı kuğulardan bahsetmemişler. Yani vücudu beyaz, boynu siyah, kuyruğu gri kuğu var mı yok mu anlatmamışlar. Alacalı kuğulardan bahsetmedikleri sürüler halinde gezen, kimi beyaz, kimi siyah, kimi gri kuğularla karşı karşıya kalan işletmeler ne yapsınlar onu da pek işlemiyorlar. Bu durumdaki işletmeciler hangi kuğuya künde atsınlar, hangisini tekmelesinler hangisine kış kış desinler söylemiyorlar. Bahsetmedikleri daha önemli bir şey daha var. Kuğuyu görsek rengini de görürüz herhalde. Eğer görme engelli değilseniz veya görmeye şu veya bu nedenden niyetiniz yoksa gördüğünüz kuğunun rengini de bilirsiniz. Söz gelimi Türkiye’mizde Dolar-YTL paritesi ne menem bir kuğudur. Gri midir? Beyaz mıdır? Yoksa siyah mıdır? Hatırlayacaksınız bundan epey önce birkaç köşe yazımda okurlarımdan artık bana “Dolar ne olacak?” diye sormamalarını rica ederek “Sormayın kardeşim. Yükselecek. Ne zaman nereye kadar yükselecek katiyetle bilsem zaten size niye söyleyeyim. Borsada kendim oynarım” demiştim. Yani bence Dolar-TL paritesi kuğu bile değildi.
Şimdi Türkiye ve Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durumda eğer bir işletmeciyseniz ve de haklı olarak “Nolcek şimdi?” diye merak ediyorsanız söyleyebileceğim tek şey ortalarda çok kuğu var. Çok kuğu olduğu gibi rengarenk ve de gün geçmiyor ki yeni kuğular uçup gelmiyorlar. Sayacağım ama siz de biliyorsunuz zaten. Aklıma gelenleri acele sıralayayım:
Korona virüsünün ekonomik etkileri kuğusu var, Suriye devletiyle itişme kuğusu meselesi var, OPEC ve petrol fiyatları kuğusu var, yerel siyasetteki iktidar-muhalefet sevişmesi! Kuğusu var, Rusya ile hem severim hem döverim kuğusu var, ABD ile stratejik ortaklık! kuğusu var, olmayan! Ekonomik krizin olabilecek etkileri kuğusu var, AB ile göçmenleri göçürürüm-göçürmem atışması kuğusu var, var oğlu var. Eğer merak ediyorsanız hangisi beyaz? Hangisi gri? Hangisi siyah? Geç kaldınız. Bana sorarsanız bunlar kuğu bile değil. Renklerini bir kenara bırakın. Eskilerin deyimleriyle ‘müdebbir tüccar’ gibi davranıp ‘teyakkuzda’ olmanızı tavsiye ederim.
Tabii şimdi “Hoca iyisin hoşsun da hangisine ne tedbir alacağız? Onu da söyle ki bir işe yaradığın belli olsun” diyorsunuz. Haklısınız elbet. Hani bir eski fıkra vardır ya bir çoban tanımadığı biri ona gelip de “Sürüne bakıp kaç koyunun var bilirsem bir koyununu alırım” demiş. Sonra da koyun sayısını doğru bilmiş. Bir hayvanı alıp giderken çoban “Siz işletme danışmanısınız herhalde” diyerek onu durdurmuş. Adam da “Nereden bildiniz” diyerek merak edince çoban “Bana hiç işime yaramayacak benim zaten bildiğim bir bilgi verdiniz. Üstelik bunun için bir de ücret talep ettiniz. Ayrıyeten o ücret diye aldığınız koyun değil çoban köpeği” demiş.
Ben de eh biraz danışman sayılırım onun için sizlere korona virüsünün ekonomik etkileri kuğusu konusunda haberdar, Suriye devletiyle itişme kuğusuna karşı uyanık, OPEC ve petrol fiyatları kuğusuna karşı tedbirli, yerel siyasetteki iktidar-muhalefet sevişmesi kuğusuna karşı ihtiyatlı, Rusya ile hem severim hem döverim kuğusuna karşı hassas, ABD ile stratejik ortaklık kuğusuna karşı müteyakkız, olmayan! Ekonomik krizin olabilecek etkileri kuğusuna karşı dikkatli, AB ile göçmenleri göçürürüm-göçürmem atışması kuğusuna karşı ayık olmakta fayda var diyorum.
Şaka bir tarafa bu kadar kuğunun arasında adam ne yapacağını şaşırır. Beni de çobanın tanımladığı danışmanlar sınıfına atmanız olasılığına karşı, aklımın erdiği kadar, resmi ağızlardan bizde olmadığı söylenen ve Allah korusun olmasın COVID-19 virüsüne karşı işletmeler ne yapabilir ona bir bakalım².
Bir kere bu lanet bakteri değil virüs. Malum virüslere antibiyotikler etki etmiyor. Maske falan da önlemiyor. Siyah, beyaz, kadın erkek, uzun kısa, önemli insan, sade vatandaş, çocuk, yetişkin ayırt etmiyor. Gerçi virüs bulaşanların şimdilik küçük bir yüzdesi ölüyor ama olay sadece ölü sayısı değil. Bir ölü bile yeter ama hastalık çabuk yayılıyor ve hasta sayısı süratle artıyor. Bunun ve yaydığı korkunun korkunç bir ekonomik maliyeti var.
Elbette ‘devletler’ gerekli makro tedbirleri alacaklardır. Bu arada işletmeler de bazı şeyler yapabilirler ve de virüsün Türkiye’ye girmesini yasaklayan bir kanun gücünde kararname yayınlanana kadar yapmalıdırlar da. Öncelikle şunu kabullenmek gerekir ki virüs geldiğinde geç kalınacaktır.
İlk olarak eğer virüs işletmenize bulaşırsa, yani, bir veya birkaç elemanınız hastalanırsa ne yapacaksınız? Buna karar vermek için bir tim kurulmasında fayda var. Elbette tıbbi yapılabilecekler değil ama işletme bu personel ve onlarla temas halinde olan diğerleri ile ilgili ne gibi önlemler alacak, bunun olmaması için neler yapılacak, personel eksikliği konu olursa bu sorun nasıl çözülecek, vs. konularda bir harekât planı yapılmasında fayda var.
İşletmenizin tedarik zincirinde bulunan kişi ve işletmelerin takibe alınması da bir başka önlem. Buralardaki olası bir bulaşmanın işletmenize sıçramasına mâni olacak önlemlerin de düşünülmesi gerekir. Unutmayın bu işin şakası yok. Tedarik zincirine bakmanın bir diğer nedeni daha var. Siz virüs tehlikesine karşı önlemler düşünürken bir uçta size ham madde ve ara malı satan tedarikçileriniz, diğer uçta ürün/hizmetlerinizi tüketiciye ulaştıran kanal üyeleriniz de ya aynı önlemleri düşünüyor ya da krizin ortasında oturuyor olabilirler. Bunun size etkilerinin de düşünülmesi gerekir. Ham ve ara maddeleri Çin veya Kore’den tedarik eden bazı iş kollarının şu anda ciddi sorunlarla karşılaştıkları biliniyor. Sizin ham-ara madde sıkıntısı çektiğiniz için yerine getiremediğiniz taahhütleriniz karşısında ne yapacaksınız.
Ulaşım-nakliye sektörünün sorunlarla karşılaştığı malum. Bizde virüs yok ama etrafımızda var deniliyor. Sınır kapıları ya kapalı ya da yarı açık. Uçak ve diğer yüzeysel nakliyat işlerinin aksaması şu anda belki kriz boyutunda değil ama gönderdiğiniz mallar karantinaya takılırsa ne yapacaksınız? Mücbir sebep³ uygulamasına başvuracaksınız?
Bazı iş kolları virüs nedeniyle ciddi iş kaybına uğradılar. Ulaşım, turizm ve iaşe-ibate iş kolları ciddi talep düşüklükleri ile karşı karşıya kaldılar. İnsana ne alaka dedirtecek Zaten Global ekonomik durgunluk ha geldi ha geliyor denilen bir ortamda insana “Bir bu eksikti” dedirtecek virüs salgını bu sektörlerdeki bazı işletmeleri çok ciddi derecede sarsaladı ve sarsalamaya devam edecek. Ulaşım sektöründeki bazı işletmelerin, söz gelimi hava ulaşımı şirketlerinin çok sarsıldığı, bazılarının iflas ettiği, bazılarının da şimdilik zor ayakta kaldığı biliniyor. Uluslararası bazı araştırmalar restoranların bile önemli ölçüde müşteri kaybettiklerini rapor ediyorlar. Malum bu tür sıkıntılar saridir. Hiçbir sektör diğerlerinden tamamen bağımsız değildir. Sektörlerin birbirlerine bağımlılığı konusunda araştırmalar da vardır. Söz gelimi en bağımlı sektör inşaat sektörüdür. Bu sektör yüzün üstünde sektörü peşinden çeker. Yani, inşaat sektörü batarsa yüzün üstünde iş kolunun canı acır. Her ‘talep düşüşüne bağlı’ ekonomik kriz gibi işletmelerinde buna karşı planlar yapmaları, hiç değilse böyle bir olasılık karşısında ne yapabileceklerini düşünmeleri gerekir. Talep düşüşüne bağlı sorunlar düşünülür ve buna göre olası imalat-tedarik zinciri önlemleri planlanırken, umarım çabuk olur, virüs şu veya bu nedenle (Eğer inanırsanız ABD başkanı Trump’a göre hava ısınınca, yani yaz gelince, virüs tabii nedenlerden ölecekmiş) çekip giderse sıçrayacak talebe karşı da önlemlerin tartışılması gerekir.
Önlemlerin tartışılması bir tarafa gerektiğinde uygulamaya konulmalarının bir maliyeti olacaktır. Likidite sıkıntısı olan işletmeleri zor günler bekliyor olabilir. Bazı işletmeler çok düşük kar marjlarıyla çalışmak zorundadırlar. Üstelik giderlerinin büyük çoğunluğu hem peşindir hem de nakit. Bu tür işletmeler için nakit akışı çok önemlidir ve ufak da olsa bu konudaki aksamaların olumsuz etkileri ciddi olur. Bu nedenle önlemler arasında likidite konusunda yapılacak, yapılabilecek olanlara özel yer vermek gerekir.
Bu sadece korona virüsünün ekonomik etkileri kuğusuna karşı yapacağınız şeylerin bazıları. Kaçını yapabilirsiniz bilemem ama hararetle öneririm en azından bir oturup konuşun. Daha Suriye devletiyle itişme, OPEC ve petrol fiyatları, yerel siyasetteki iktidar-muhalefet sevişmesi, Rusya ile hem severim hem döverim ilişkileri, ABD ile stratejik ortaklık, Ekonomik krizin olabilecek etkileri, AB ile göçmenleri göçürürüm-göçürmem atışması konuları ve şu anda aklıma gelmeyenler var.
Hep derim ya ülkemizde iş yönetenler ve bunu ‘başarıyla’ vatana-millete hayırlı bir biçimde yapanlar cennetlik diye; hakikaten öyle Allah kolaylık versin ve umarım başarılı olursunuz…
Sağlıcakla kalın
Dipnotlar
¹The Black Swan: The Impact of the Highly Improbable. New York: Random House and Penguin Books. (Siyah Kuğu: Olasılıksız Görünenin Etkisi, Varlık yayınları, Çevirmenler: Osman Deniztekin, Nazan Arıbaş Erbil, 2019)
²Danışmanlık şirket, Mckinsey son sayısındabu konuyu işlemiş. https://www.mckinsey.com/business-functions/risk/our-insights/covid-19-implications-for-business?cid=other-eml-alt-mipmck& hlkid=8245bf75367d4efd80f5afbe64e78e70&hctky= 1830625 &hdpid=b8b26d7f-2a0d-4616-ad4e-d72ef987f101
³Bu konuyu Gazeteniz Dünya’da Sn. Veysel Ağdar 6 Mart Cuma günü işledi.