Suriye’ye operasyon muamması
Türkiye, Suriye’nin kuzeyine yönelik üç ayrı sınır ötesi harekat yaptı;
Yanı başımızda, Suriye’de 10 yılı deviren iç savaş nedeniyle, sınırın hemen güneyindeki küçüklü büyüklü yerleşim yerlerinin, köylerin, kasabaların tümünün adını ezberledik.
Ancak ne yapılan harekâtlar, ne AK Parti hükümetinin TSK yanlısı güçlerin kontrolündeki bölgelere akıttığı paralar, ne yönetimi için gönderdiği askeri ve sivil insan gücü, terörle mücadele sorununa da, Türkiye’de giderek daha çok konuşulan Suriyeli sığınmacı sorununa da kalıcı çözüm yaratamadı.
Hemen her gün Suriye’den TSK unsurlarına saldırı, şehit ya da gazi Mehmetçik haberleri alır hale geldik.
Üstelik Türkiye’nin ekonomik durumu da Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ya Barış Pınarı operasyonlarının yapıldığı dönemle karşılaştırıldığında, yeni bir askeri operasyonunun finansal maliyeti konusunda pek çok soru işaretini beraberinde getiriyor.
Ve AK Parti hükümeti, böyle bir ortamda Suriye’nin kuzeyine 4. Askeri operasyonun sinyalini veriyor.
HEDEF TEL RIFAT MI?
Gerek Türkiye’nin sınıra yaptığı askeri yığınağın yeri, gerekse Suriye’den gelen saldırı ve şehit haberlerinin odaklandığı bölge olarak operasyonun Tel Rıfat’a yapılacağına dair işaretler var.
Tel Rıfat kasabası konumu itibarıyla hem Türkiye, hem de Rusya-Esad yönetimi açısından kritik önemde;
Halep’in kuzeyindeki Tel Rıfat’ın kontrolünü almak, Ankara açısından TSK’nın desteklediği silahlı grupların Halep’in kontrolünü de alması açısından küçük de olsa bir umut ışığı anlamına geliyor. Tel Rıfat’ın alınması halinde, Türkiye’nin Suriye’de asker bulundurduğu birbirinden kopuk üç ayrı cebin birleşmesini de sağlanabilecek.
Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Lideri Putin’in 2018 yılında vardıkları anlaşmada Tel Rıfat’ın adı özellikle geçiyordu. Türkiye’nin İdlib’de terör örgütü Heyet Tahrir El Şam’ı kontrol almasına, Rus/Esad rejimi hedeflerine yönelik saldırıları durdurmasına karşılık, Rusya da Tel Rıfat’tan TSK’ye herhangi bir saldırı yapılmasını engelleme sözü vermişti.
Ancak ne Türk tarafı İdlib’de, ne de Rus tarafı Tel Rıfat’ta bu söz tutmadı/tutamadı.
Üstelik Türkiye’nin bölgeye güvenli bir operasyon yapabilmesi için hava sahasını da kullanıp, kara birliklerini TSK hava unsurlarının koruması altında bölgeye göndermesi gerekiyor. Rusya’nın ise kontrol ettiği Tel Rıfat bölgesindeki hava sahasını Türk uçaklarına açacağına ilişkin herhangi bir işaret ise yok.
BİLDİRİ SAVAŞLARI
Aksine; Tel Rıfat bölgesinde yaşanan “bildiri savaşı”, bu konuda ciddi bir uzlaşmazlık olduğunu da gösteriyor. Son bir hafta içinde bölgeye hem Türk tarafı insansız hava araçları, hem de Rusya/Esad yönetimi ise uçaklarla bildiriler attılar. Türkiye’nin attığı Arapça bildirilerde sivillerden Tel Rıfat bölgesindeki PYD-YPG unsurlarından uzak durmaları çağrısı yapılırken Rusya-Esad bildirilerinde Türkiye’nin kontrolündeki yerel silahlı çetelerden Marea-Azez hattından çekilmeleri uyarısı var.
Tüm bunlara bir de hafta sonu Cenevre’den gelen, Suriye’deki muhalif gruplar ile Esad hükümetinin yeni Anayasa taslağı için çalışmaya başlamak üzere anlaştıklarına ilişkin haberler eklendi;
Suriye’de yıllar sonra diplomasinin ilk kez ağırlık kazandığı bir ortamda, Türkiye’nin yeni bir askeri harekatının nasıl görüneceği unsuru da ciddi şekilde düşünmeye değer.
YA İDLİB’DEKİ SALDIRILAR?
AK parti hükümeti, PKK terör örgütünün Suriye uzantısı konumundaki PYD-YPG’ye yönelik operasyon yapmak için Tel Rıfat’a yoğunlaşadursun, sınırın en doğusunda kalan İdlib’de de Mehmetçik sürekli saldırı altında yaşıyor.
İdlib’de hakim güç YPG-PYD değil, Türkiye’nin zapt-ı rapt almaya söz verdiği terör örgütü Heyet Tahrir El Şam.
Arap basınında ya da sosyal medyada, İdlib bölgesinde TSK yanlısı silahlı gruplara, hatta bizzat Mehmetçiğe yönelik saldırıların bildirildiği, vurulmuş askeri araçların görüntülerinin paylaşıldığı görüntüler ard arda yayınlanıyor.
İşin ilginç kısmı ise Ankara’dan bu saldırı iddialarına ilişkin herhangi bir açıklama yapılmaması. Saldırılar gerçekten oldu mu, olduysa kayıp var mı, saldırıları gerçekleştirenler kimler gibi sorular, AK parti hükümeti konu İdlib olduğunda sessizliğini koruduğu için meşru bir yanıt bulamıyor.
Bir yandan ekonomik kriz, bir yandan muhalefetin kamuoyu anketlerinde yükselmesi karşısında sıkışan AK Parti hükümetinin, bir çıkış aradığı aşikar;
Mehmetçiğin her iki bölgede de saldırı altında olduğu düşünüldüğünde, AK parti hükümetinin PYD-YPG terör yapılanmasına karşı operasyon hazırlığına girmesi, ancak İdlib’de sessizliğini koruması, olası harekâtın terörle mücadele dışında- AK Parti hükümetinin seçmen nezdinde erimesini durdurmak gibi- “açıklanmayan bir amacı” olup olmadığı konusunda da soru işaretleri yaratıyor.