Suriye'ye dikkat!
Ukrayna savaşı devam ederken, Suriye çok hareketlendi.
Hareketlenmenin Rusya’dan çok, ABD’den gelmesi manidar;
Göreve başladığından beri Suriye konusunda milim kıpırdamayan ABD Başkanı Biden’ın, Ukrayna savaşı çıktıktan sonra bu bölgeye birden bire özel ilgi göstermeye başlaması, Washington yönetiminin Rusya’yı Suriye üzerinden de “çevrelemeye” niyetli olduğunu gösteriyor.
ABD’nin Suriye hareketlenmesinin merkezi ise Türkiye; ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman’ın Ankara ziyareti çokça yazılıp çizildi. Hatta dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olan ABD’nin üst düzey bürokratı Sherman’ın tarifeli uçaklarla yaptığı seyahatler ile, ekonomik kriz içindeki Türkiye’nin Diyanet İşleri Başkanı’nın özel uçaklarla yurtdışı seyahatlere gitmesi bile karşılaştırıldı.
ABD DIŞİŞLERİNDEN SESSİZ SEDASIZ ZİYARET
Ancak Sherman’la aynı tarihlerde ABD Dışişleri’nden Ankara’ya, sessiz sedasız bir başka kritik ziyaret daha yapıldı. Sherman Türk yetkililerle genellikle Ukrayna krizini konuşurken, Dışişleri Müsteşar Yardımcısı Ethan Goldrich’in ana görüşme dosyasını ise Suriye oluşturdu.
Goldrich, Ankara’ya gelmeden hemen önce, 3 Mart’ta da Washington’da yine Suriye başlıklı bir toplantıya katılmıştı. Washington’daki toplantıda Arap Birliği, Mısır, AB, Fransa, Almanya, Irak, Ürdün, Norveç, Katar, Suudi Arabistan, İngiltere ve Türkiye’den de diplomatlar yer aldı. Washington toplantısından sonra açıklanan ortak bildirideki en dikkat çekici detay ise, Suriye’de işlenen savaş suçlarının “cezasız kalmaması gerektiğinin” ifade edilmesiydi.
Bildiride, bu savaş suçları arasına “kimyasal silah kullanımının” da özellikle dahil edilmesi not edilmesi gereken bir ayrıntı. ABD’nin uzun süredir hiç gündeme getirmediği Suriye’deki kimyasal silah kullanım iddialarını yeniden ısıttığını görmek, Ukrayna savaşıyla bağlantılı olarak Rusya ve müttefiki Esad yönetiminin üzerine “nereden gidileceğinin” de ipucunu veriyor.
Bitmedi;
ABD’nin resmi yardım kuruluşu USAID’in başındaki Amerikalı diplomat Samantha Power’ın dünya kadınlar günü için yayınladığı mesaj da doğrudan Suriye’ye yönelik. Power twitter üzerinden yayınladığı kadınlar günü mesajında Suriyeli kadınlara, özellikle de Suriye’deki “Beyaz Miğferler” örgütünde görev yapan kadın gönüllülere seslendi ve “ABD’nin desteği hep arkanızda” dedi.
Beyaz Miğferler’i nereden mi hatırlıyoruz? Suriye’de 2018 yılında çıkan, ancak bir türlü ispatlanamayan “kimyasal silah kullanıldı” iddiaları bu örgütten gelmişti. Kağıt üzerinde yardım kuruluşu olarak görünen Beyaz Miğferler’in ABD ve İngiltere’nin eski istihbarat subayları tarafından kurulduğunu da not düşmekte fayda var elbette.
GOLDRICH’İN PYD-YPG ZİYARETİ
Ankara’dan sonra İstanbul’a geçen, burada Suriye muhalefetinin temsilcileri ile görüşen Goldrich’in bir sonraki durağı ise Suriye.
Kuzey Irak’ta Barzani yönetiminin “sesi” olan Rudaw, Goldrich’in Rojava’ya gideceğini, burada -Ankara’nın PKK terör örgütünün uzantısı olduğunu ısrarla vurguladığı- PYD-YPG’nin kadrolarıyla görüşeceğini açıkladı.
Görüşmenin içeriği ise hem Amerikan basınına sızdı, hem de Rudaw tarafından haberleştirildi; Goldrich’in ABD yönetiminin PYD-YPG’ye bütçesinden tahsis ettiği 125 milyon dolarlık yardımın nasıl kullandırılacağının ayrıntılarını görüşeceği yazıldı çizildi.
Ama bu kadar değil;
ABD, FIRAT’IN DOĞUSUNU YAPTIRIM DIŞI BIRAKACAK İDDİASI
Haberler, Goldrich’in Suriye ziyaretinin bir başka boyutuna da dikkat çekiyor;
ABD yönetiminin halen Suriye’nin tümüne uygulanmakta olan ve “Sezar yasası” olarak adlandırılan yaptırımlardan, PYD-YPG’yi “muaf tutacağı” bilgisini var.
Biden yönetiminin, PYD-YPG’nin yaptırımlardan “istisna tutulacağına” ilişkin resmi açıklamayı bu hafta içinde yapmayı planladığı iddia ediliyor. Haberlerde, bu istisnadan sadece PYD-YPG’nin değil, “diğer Suriyeli muhaliflerin de yararlanacağı” ifade ediliyor.
Ancak ABD Suriye’ye yönelik yaptırımlarına “istisna” getirirken bile, “istisna” yapıyor; Suriye’deki Esad rejimine muhalif olan tüm unsurlar dahil edilmiyor bu yaptırım muafiyetine.
Mesela İdlib’de ABD’nin resmi terör örgütü listesinde yer alan Hayat Tahrir El Şam’ın kontrolündeki İdlib’e yönelik Amerikan yaptırımları devam edecek. HTŞ’nin terör örgütü olması nedeniyle bu durum mantıklı gelebilir.
Ancak yine Amerikan basınında yer alan haberlere göre, ABD yönetimi TSK ve buna bağlı Suriyeli güçler tarafından kontrol edilen Afrin’e de İdlib’le aynı muameleyi yapacak gibi görünüyor. Afrin’in özelliği, PYD-YPG’nin bu bölgede hak iddia etmesi. Belli ki Amerikan yönetimi, PYD-YPG’nin “ muhaliflerin elinde de olsa, bizim kontrolümüz dışında kalan Afrin’e ayrıcalık yapmayın” ısrarını kabul etmiş. Eğer bu haberler doğru çıkarsa, Afrin’in yaptırım istisnaları dışında bırakılması, Türkiye’nin Amerikan yönetimi tarafından “hiçe sayılması” anlamına gelir. Acaba Amerikalı Müsteşar Ankara’ya önden gelip, tepkiyi azaltmaya mı çalıştı sorusu akla geliyor doğrusu.
TÜRKİYE ÇOK DİKKATLİ OLMALI
ABD’nin Suriye’de birden bire bu kadar hareketlenmesi, üstelik bu hareketlenmenin Ukrayna savaşıyla koordineli ilerlemesi hayra alamet değil.
Tüm bunlara bir de yine Batı basınında bolca çıkmaya başlayan, “Suriye’deki cihatçılar savaşmaya Ukrayna’ya gidiyor” haberlerini ekleyin. Putin yönetimi bunlara karşı şimdilik sessiz. Ama ya sessizliğini bozarsa?
Türkiye, Ukrayna savaşında olabildiğince tarafsız kalmayı başardı. Ama Suriye’de, üstelik Suriye topraklarında bizzat askerleri varken aynı şeyi başarabilir mi?
Çok kritik günler kapıda...