Suriye’nin artçıları; Kafkasya’da küresel güç savaşı

Zeynep GÜRCANLI
Zeynep GÜRCANLI Yedi Düvel

Suriye'de geçen aralık ayında gerçekleşen iktidar değişiminin etkileri sadece Ortadoğu ile sınırlı kalmadı. Suriye'den büyük ölçüde çekilmek zorunda kalan Rusya, Akdeniz'de kaybettiği etkiyi Karadeniz ve Hazar Denizi'nin etrafında kurulacak yeni dengelerle telafi etme çabasına girmiş görünüyor. Batı cephesi ise, Kafkasya ve Moldova'da Rusya'ya karşı kazanımlarını koruma peşinde.

Kafkasya'da Batı-Rusya çekişmesi

Rusya ve Batı arasındaki en büyük itiş-kakış Gürcistan'da yaşanıyor; Gürcistan'da geçen yılın son aylarında yapılan son iki seçimde, hem Parlamento hem de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Rusya yanlısı Gürcistan'ın Rüyası Partisi galip geldi. Ancak kesin seçim sonuçlarının açıklanmış olmasına rağmen kavga bitmiş görünmüyor; Gürcistan'ın seçimi kaybettiği açıklanan AB yanlısı Cumhurbaşkanı Salome Zourabichvili, kendisinden fazla oy olan rakibi Mikheil Kavelashvili'nin kazanmasını kabul etmediğini açıkladı. Gürcistan muhalefeti de seçimlerde yolsuzluk yapıldığı gerekçesiyle yeni Cumhurbaşkanı'nı tanımadığını açıkladı. Gürcistan muhalefetinin bu tavrına AB'den ve ABD'den de destek geldi; Litvanya ve Estonya da yeni Cumhurbaşkanı'nı tanımadıklarını açıklarken, ABD'de yeni seçilen Başkan Trump 20 Ocak'taki yemin törenine Gürcistan'ın eski ve Batı yanlısı Cumhurbaşkanı Zourabichvili'yi davet etti. Trump'ın tavrı kritik önemde; Belli ki ABD'de Başkanlık koltuğunun el değiştirmesinin ardından da Batı cephesi Gürcistan'ın yeniden Rus etki alanına girmesine karşı mücadeleye devam edecek.

Kafkasya'daki Rusya etki alanı meselesine Azerbaycan yolcu uçağının düşmesi olayını da eklemek gerek elbette; aralık ayının son haftasında Azerbaycan merkezli havayoluna ait yolcu Kazakistan'a zorunlu iniş yaparken yangın çıkmış, uçakta bulunan 38 yolcu hayatını kaybetmişti. Enkazda yapılan incelemeler ve sağ kalan yolcuların ifadeleri ise olayın bir kaza olmadığını, uçağın yerden ateşlenen füze sistemleri tarafından vurulduğunu ortaya koymuştu. Nitekim Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev de uçağın Rus hava savunma sistemleri tarafından vurulduğunun belirlendiğini açıklayarak, Rusya'dan özür ve tazminat talep etmişti. Moskova "özür diler gibi" yapmanın ötesine geçmediği için Azerbaycan'la zaten bıçak sırtında olan ilişkileri daha da gergin hale geldi. Gerginliğin nereye evrileceği belli değil.

Transdinyester'de "doğalgaz üzerinden" güç kavgası

Rusya-Batı çekişmesinin kurbanlarından biri de Moldova; Ülke, Rusya ile Ukrayna arasındaki doğalgaz sevkiyat kavgasının tam ortasında kalmış durumda.

Rusya, Ukrayna üzerinden yaptığı tüm doğalgaz sevkiyatlarını kesince, mağdur olan Moldova oldu. Üstelik Rusya'dan gaz sevkiyatının durması tam da Moldova'da haftalar içinde gerçekleşecek parlamento seçimleri öncesinde gerçekleşti. Bu durum da Batı medyasına "Rusya doğalgaz üzerinden seçimlere müdahale ediyor, Moldova'da iktidardaki Batı yanlısı hükümetin kaybetmesine çalışıyor" olarak yorumlandı.

Ancak işin ilginci, Moldova'nın bir parçası konumundaki, ancak Rusya'ya yakın durup bağımsızlık ilan etmiş olan Transdinyester bölgesi Rus gazının kesilmesinden en çok etkilenen bölge olması;  Transdinyester'de soğuk kış şartlarına rağmen evlere doğalgaz tedariği tamamen durdu. Fabrikalar ise -yiyecek üretenler hariç- tümüyle üretime ara vermek zorunda kaldı.

İran, Türkiye'yi "cezalandırmak" peşinde

Suriye krizinin artçıları sadece Rusya-Batı güç kavgası olmanın da ötesine geçmiş durumda; Suriye'de Esad rejiminin düşmesiyle birlikte kaybedenlerden biri olan İran ile, "kazanan" tarafta görülen Türkiye arasında olası krizin ilk işaretleri gelmeye başladı. Ankara-Tahran gerginliğinden ilk etkilenen taşımacılık sektörü oldu. İran yönetimi Türk plakalı araçlara, İran'dan yakıt alıp almadığına bakmaksızın, depo hacmi kadar vergi uygulamaya başladı. Türkiye de buna İran plakalı transit kamyon sürücüleri için yakıt vergisi muafiyetini kaldırdı. İran'ın son karşı hamlesi ise Türk tırlarına mazot satışını durdurmak oldu. Gerginliğe yakın zamanda bir çözüm bulunup bulunamayacağı ise meçhul.

Doğu Akdeniz'de Türkiye'yi dışlayan zirve

Suriye'deki rejim değişikliğinin ardından Doğu Akdeniz de hareketlendi;
Ankara'nın Suriye'deki yeni yönetimle deniz sınırlarına ilişkin yetki anlaşması yapma planını açıklaması, bölgedeki diğer ülkelerin "karşı hamlesini" getirdi. 8 Ocak'ta Yunanistan, Mısır ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi liderleri Kahire'de biraraya gelip, Doğu Akdeniz'deki enerji yolları meselesini ele alacaklarını açıkladılar. Rumlar ayrıca Türkiye ve KKTC'nin de hak iddia ettiği Ada'nın güney kesimlerinde doğalgaz ve petrol arama faaliyetlerine başlayacağını da duyurdu.

İsrail de boş durmuyor elbette; İsrail Dışişleri Bakanı Saar, Türkiye'nin PKK terör örgütünün Suriye uzantısı olarak gördüğü Fırat'ın doğusundaki PYD-YPG yapılanmasının etkin isimlerinden İlham Ahmed ile bir telefon görüşmesi yaptı. ABD'nin bu bölgedeki Kobani şehrine yeni bir askeri üs inşa etmeye başladığına ilişkin haberler bizzat Amerikan Savunma Bakanlığı tarafından yalanlandı. Ancak bu yalanlama, Kobani'ye tonlarca malzeme taşıdığı belirlenen çok sayıda Amerikan bayraklı kamyonun bölgede görüntülenmesinin gerekçesini aydınlatmadı.

Suriye'deki rejim değişikliğinin artçılarının Türkiye'nin hem kuzeyinde, hem de güneyinde olası ciddi etkilerin ilk işaretleri bunlar. Ankara açısından, ideolojik saplantılara ya da "zafer hamasetine" kapılmadan, dikkatli dış politika yürütme zamanı. Yoksa "değeri kendinden menkul" yalnızlık yine kapıda gibi...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Pakistan'a dikkat! 02 Ocak 2025
Laiklik meselesi 30 Aralık 2024
Demokrasilerde hazan vakti 05 Aralık 2024