Suriye'de kayan ittifaklar
Suriye'de iç savaşın başından bu yana sular hiç durulmadı; Durulmayacak gibi de görünüyor. Deyr-ez Zor'da geçen hafta gerçekleşen -ve Türk basınına pek yansımayan- bir saldırı, "kartların yeniden dağıtılmakta olduğu" gösterir nitelikte.
IŞİD terör örgütünün gerçekleştirdiği ifade edilen saldırıda, 20'yi aşkın Suriye askerinin öldüğü bilgisi yayıldı. Esad yönetimi ise saldırıdan ABD'yi sorumlu tutan resmi bir açıklama yaptı. Şam'ın açıklamasında, ABD'nin IŞİD'le savaşmak yerine, bu terör örgütünü kendi siyasi amaçları ile kullandığı ima edildi.
Şam'ın bu sert açıklamasından Türkiye de nasibini aldı; Esad zaten sadece birkaç gün önce SkyNews'e verdiği demeçte, Suriye'nin kuzeyindeki Türk askerleri çekilene kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan'la "görüşmeyeceğini" açık ve net ifade etmişti. Askeri otobüse saldırı sonrasında yayınlanan resmi açıklamada da Türkiye, İsrail ve ABD ile birlikte "işgalci" olarak nitelendirildi. Böylece Ankara- Şam "normalleşme" süreci, iyiden iyiye çıkmaza girdi.
SURİYE'DE YENİ BİR "EĞİT-DONAT" DÖNEMİ Mİ?
Suriye iç savaşının hemen başında ABD ile Türkiye arasında varılan, Esad rejimine karşı muhaliflerin silahlandırılıp, savaşmak için eğitildiği "eğit-donat" anlaşması hala hafızalarda. Bu proje, eğitilip/donatılıp, Suriye'ye gönderilen muhaliflerin tek kurşun atmadan IŞİD'e katılmasıyla başarısız olmuştu. Ardından da ABD'nin hem IŞİD'e, hem de Esad yönetimine karşı Türkiye ile değil, PKK terör örgütünün Suriye uzantısı PYD-YPG'yle ittifak kurması, Ankara-Washington hattındaki en büyük gerilim konularından biri haline gelmişti. İç savaşın 12. yılının yaşandığı bu günlerde ise, ABD ile Türkiye'nin Suriye meselesinde yeniden "ittifak kapılarını zorladıklarının" işaretleri gelmeyi başladı.
ABD'NİN YENİ HEDEFİ İRAN
ABD, son dönemde İran üzerindeki baskıyı arttıracak adımlar atıyor; Basra Körfezi'nde seyredecek kargo gemilerine, olası bir İran baskınına karşı Amerikan askeri yerleştirilmesi planı bunun en somut örneği.
Washington yönetiminin, Suriye'de de İran etkisini kırmak için Ankara ile masaya oturduğu, Suriye'deki İran destekli milislere karşı, Türkiye kontrolündeki "özgür Suriye Ordusu" unsurlarını kullanmayı planladığı özellikle Arap basınında yazılıp çizilmeye başlandı. Ankara- Washington hattındaki bu pazarlık, ABD'nin Fırat'ın doğusunda PYD-YPG'ye verdiği desteğin -hemen olmasa da, zaman içinde- kesilmesinin önünü açabilecek bir gelişme.
GÖÇMEN MESELESİ
Ankara'nın Suriye meselesinde Washington'la yeniden yaklaşması, Türkiye'de yaşayan ve giderek iç politikada AK Parti hükümetinin daha fazla başını ağrıtan Suriyeli göçmenlerin geri gönderilmesi konusunda da bir kapı aralayabilir. Pazarlık içinde pazarlık.
Ancak "herkes için pek karlı" görünen bu pazarlıklarda hesaba katılmayan, hem İran, hem de "Rusya unsuru" var elbette. Ekonomik kriz içindeki Türkiye'nin enerji ihtiyacının büyük bölümünü karşılayan ülkelerin Rusya ve İran olduğu bir gerçek. Ve önümüz kış. Türkiye'nin, bizzat Rusya tarafından önü açılan "Esad'la normalleşme" çizgisinden, ABD ile işbirliği yönüne kayma eğilimi, Ankara tarafından o çok talep edilen Putin-Erdoğan görüşmesinin ana gündem maddelerinden biri olacaktır; Tabii o görüşme bu şartlar altında gerçekleşirse...