Suriye ne getirir ne götürür?

Şefik ERGÖNÜL
Şefik ERGÖNÜL İHRACAT SOHBETLERİ

Beklenen amma beklenenden daha hızlı ve şaşırtıcı bir şekilde gelişen BAAS düşüşü…

İnanın, bu kadar hızlı bir gelişmeye, komplo teorilerinden uzak durarak bakmak, zihinlerimizi bir hayli zorlayacağa benzer. Beşar Esad kaçtı gitti ve arkasında perişan bir ülke bıraktı…

Suriye egemen güçleri, balayının pembe günleri gibi diyemesek de onu anımsatan yumuşak ifadelerle dolu demeçlerle ses veriyor. Bunların ne kadar gerçekçi olacağını çok da uzak olmayan bir zamanda elbette göreceğiz. Dileriz, çok parçalı bir etnik ve dini yapıya sahip olan Suriye, bu zengin mozaiğinin yaratabileceği sinerjiyi kullanır ve istikrara kavuşur. 

Ve Suriye, bu kadar büyük bir perişanlıktan ve yıkımdan kendi başına çıkabilecek güçte değil. Aslına bakarsanız kaynakları var amma kendi kontrolünde değil.

ABD destekli PYD/YPG tarafından kontrol edilen verimli kaynaklar ki bunlar petrol sahaları ve verimli tarım alanları, Suriye yararına değil terörist grupların yararına kullanılıyor.

Suriye çok amma çok büyük bir yıkıma uğradığı için üretim gücü neredeyse sıfırlanmış bir durumda. Bu da ülkeyi ayağa kaldırmak için gereken nerdeyse her şeyin yurt dışından tedarik edilmesini gerektirecek. Bu ihtiyaçlarının en başında gıda ve ilaç gibi insani ihtiyaçlar gelse de barınma sorununun çok keskin olduğu çok açık bir gerçek.

Çok yoğun bir yıkıma uğrayan Suriye kentlerinin yeniden ayağa kaldırılması için gereken yapı malzemelerinin çok uzaklardan getirilmesi oldukça uzak bir olasılık. Çünkü yapı malzemelerinin önemli bir kısmının, taşıma bedellerinden etkilenen bir maliyet yapısı var.

Bu da Türkiye çıkışlı malzemelerin şansını daha çok artıracaktır.

Zaten bugün bile Türkiye firmaları, Suriye’ye kayda değer miktarda ürün gönderiyorlar.

İlerleyen amma çok da uzak olmayan bir zamanda, Suriye ile ticaretimizin yoğunlaşacağını tahmin etmek hiç de kehanet olmayacaktır.

Bu durumda, ülkemize yerleşmiş olan ve bazıları vatandaşlık almış olan Suriyelilerin kaçınılmaz bir biçimde devreye gireceği kuşkusuzdur.

Üreticilerimizin önüne cazip miktarlarda talepler geleceği şüphesizdir.

Bunların önemli bir kısmı gerçek olsa da bir kısmının, asıl talebin abartılmış yansıtılmaları ya da tamamen hayal ürünü olacağını da hesaba katmamız gerekir.

İyi niyetle yapılmaya çalışılan ticaretin yanı sıra, bu tür ortamlardan yararlanmaya çalışacak düzenbazlar mutlaka olacaktır.

Üreticilerimizin, dikkat seviyelerini biraz daha yükseltip, gelen taleplerin karşılanmasında kendilerini güvenli bir sahada tutarak davranmaları çok önemli olacaktır.

Ödeme şekillerinde “Avans alma” seçeneğini kullanarak işe girişmelerini salık veririm.

Herkese ve her pazara satılan, özel üretim olmayan ürünler için avans almasanız da olur amma paranızı “Peşin” almadan mal vermeniz, çok büyük risk getirebilir.

Bankacılık sisteminin ve döviz durumunun, ülkenin perişan durumundan pek farkı olmadığından, ürün bedeli bankanıza yatmadan sevkiyat yapılmaması önemlidir.

Akreditif sisteminin ne kadar sağlıklı çalışabileceği kuşkuludur ve bu aşamada önermiyorum.

Özlü sözü unutmayalım “Korkulu rüya görmektense, uyanık kalmak daha iyidir.”

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Çok alan ülke mi iyidir? 24 Aralık 2024
İhracata uygunluk 05 Kasım 2024