Suriye; kağıt üstünde bir, fiilen 3 parça...

Zeynep GÜRCANLI
Zeynep GÜRCANLI Yedi Düvel

Esad rejiminin devrilmesinin ardından, bölgesel ya da uluslararası, tüm aktörler "Suriye'nin birliğini ve toprak bütünlüğünü" ağızlarından düşürmüyorlar.


Oysa sahadaki duruma bakıldığında imkansız gibi duran bir hedef bu. Suriye fiilen üçe bölünmüş durumda ve her üç parçayı da kontrol eden/hamiliğini üstlenen ülkelerin hiçbiri geri adım atmaya niyetli durmuyor.
İsrail, Suriye'nin güneyinde işgal ettiği topraklarla fiilen bir "tampon bölge" oluşturmuş durumda. Şam'ı kontrol eden HTŞ'nin yakın gelecekte "kravatlı Taliban" haline gelmesinden endişe eden ülkenin güneyindeki Dürzi nüfus, HTŞ ile yaşamaktansa İsrail işgalini tercih eden bir söylem içinde.
Üstelik İsrail'in yaklaşık 75 yıllık devlet tarihine bakıldığında, işgal ettiği topraklardan çekilmek bir tarafa, daha da genişletme eğiliminde olduğu da unutulmamalı. Bunun tek istisnası Güney Lübnan olmuştu, ancak İsrail son dönemde İran'ın zayıflamasıyla ortaya çıkan fırsattan istifade, Güney Lübnan'a da tekrar girdi; Pek çıkacak gibi de durmuyor.

Şam'ın "hamiliği" Araplar'a gidecek gibi

HTŞ Başkent Şam'a girdiğinde, Suriye'deki yeni yönetimin "hamisinin" Türkiye olacağına ilişkin bir izlenim ortaya çıkmıştı. Gerek ABD'nin yeni Başkanı Trump'ın söylemleri, gerekse Ankara'daki "zafer" havası da bu durumu körükler nitelikteydi. Ancak Şam'ın Esad'dan alınmasının üzerinden sadece haftalar geçmişken, "hamilik" de el değiştirme eğilimine girdi.
HTŞ bugünlerde gözünü Türkiye'den çok, Suudi Arabistan'a çevirmiş durumda.


Bu değişikliğin ardında pek çok neden var; İlk akla gelen, Körfez Arapları'nın müthiş zenginlikleri karşısında Türkiye'nin, üstelik büyük bir ekonomik krizle boğuşurken, Suriye'nin yeniden inşasında etkin olma şansının düşük durması. Finansal kaynak Araplar'dan gelince, bunun dağıtımında da yine Araplar ve okyanus ötesi müttefiklerinin söz sahibi olması kaçınılmaz. Türkiye'ye de elbette bazı alt taşeronluklar düşmesi mümkün; ancak Ankara'nın kendisine Suriye'nin merkezinde bunun ötesinde bir güç vehmetmesi hayale dönecek gibi duruyor.


İkinci neden, "Arap toprağı" kabul edilen Suriye'nin, Arap olmayan İran'ın etkisinden çıkıp, yine Arap olmayan bir başka ülkenin, Türkiye'nin etkisine girme olasığılının Ortadoğu'da denge değiştirici niteliği; Körfez Arapları buna izin verecek gibi durmuyorlar.

Üçüncü neden ise, Ortadoğu'yu "zapt-u rapt" altına alıp, yüzünü Çin'e çevirmeyi planlayan ABD yönetiminin, çekilirken İsrail'i güvence altına alma isteği; Trump'ın bir önceki Başkanlık döneminde başlattığı Arap-İsrail uzlaşmasına Suudi Arabistan'ı da katmak istediği bir sır değil. Suudiler'in İsrail'e resmen barışmasının ve İbrahim Antlaşmalarının parçası olmasının bedeli ise "Suriye'nin hamiliği" olacak gibi duruyor.

Suriye'nin kuzeyinde zor denklem

 Suriye'nin kuzeyinde ise Suriye milli ordusu eliyle Türkiye'nin hakimiyeti mevcut. Ankara'nın bölgede İsrail benzeri bir "tampon bölge" kurmasının önündeki tek engel, ABD'nin desteğiyle halen Fırat'ın doğusunun kontrolünü elinde tutan PYD-YPG unsurları.


Ankara aynı anda birkaç hamle ile bu denklemi bozmanın arayışında. İçeride Öcalan'la görüşme süreci, dışarıda Iraklı Kürt lider Barzani'nin PYD-YPG'yle kurduğu doğrudan irtibat bunun örnekleri. Ankara ayrıca, Şam'daki HTŞ yönetimi üzerinden baskı kurup, PYD-YPG'nin içindeki terör örgütü PKK militanlarının ülke dışına çıkarılmasını, kalan silahlı unsurların ise "Suriye ordusuna katılımını" da sağlamaya çalışıyor.


Ankara için iyi denilebilecek haber ise İsrail'den bir "kulis bilgisi" olarak geldi; İsrail'deki KAN televizyonu ABD Başkanı Trump'ın İsrail Başbakanı Netenyahu'ya, Suriye'deki Amerikan askerlerini çekme eğilimini bildirdiğini duyurdu. İsrail yönetiminin ABD'nin Suriye'den bu kadar erken çekilmesini istemeyeceği sır değil.


Trump'ın ikinci Başkanlık döneminde Beyaz Saray'da ağırlayacağı ilk lider Netenyahu olacak. 4 Şubat'ta gerçekleşecek Trump-Netenyahu görüşmesi, sadece Suriye'nin değil, Ortadoğu'nun da yakın geleceğini belirlemeye aday.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar