Suriye: Başlangıca dönüş
Bir süredir Türkiye Arap Baharı sırasında ilişkilerini kopardığı Suriye ile arasını düzeltmenin yollarını arıyor. On yılı aşkın sorunlu bir ilişkinin ardından eski günlere geri dönmek zordur. Rusya iki tarafı biraraya getirmeğe uğraşıyor. Son zamanlarda Türkiye ilişkileri tamir etmeye çok hevesli görünse de, Suriye tarafında aynı tutum gözlenmiyor. Tarafları bir araya getirme gayretleri devam ediyor ve sonuçta mutlaka şu veya bu şekilde bir başarı sağlanacaktır.
Arap Baharı patlak vermeden Türkiye ile Suriye’nin ilişkileri istikbal vaad eder görünüyordu. İki ülkenin lideri stratejik ortaklık kurma konusunda anlaşmışlardı. Esat ailesi Erdoğan ailesinin şahsi misafiri olmuştu. İki toplum arası temaslar sıklaşıyordu. Bendeniz de Suriye’ye yaptığım birkaç seyahatte halkın Türkiye’ye karşı olumlu duygular beslediğine ve ülkelerinin Türkiye’ye benzemesini istediklerine şahit olmuştum.
Arap Baharı filizlenen bu ilişkiyi sona erdirdi. Türkiyenin lideri, Arap Baharı’nın Türkiye’ye Doğu Akdenizdeki Sunni Arap ülkelerinin lideri olma kapısını açtığı hayaline kapılmıştı. Halk hareketlerinin Tunus ve Mısır’da hükümeti değiştirdiğini gözleyen Türkiye, değişimi yürütecek en uygun gücün Müslüman Kardeşler olduğuna hükmetti. Ihvan’ın Mısır ve Tunus’un gösterdiği gibi, serbest yapılan her seçimi kazanacağını düşünmeye başladı. Dönemin Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu birkaç defa Şam’a giderek, Esat’a içinde Ihvan’ın da yer alacağı serbest seçimler yapılmasını telkin ettiyse de, böyle bir olayın kendi iktidarının sonu olabileceğini kestiren Esat, taviz vermeye yanaşmadı.
İstediği değişimi seçim yoluyla gerçekleştiremeyeceğini gören Türk hükümeti, bu defa Suriye’de Baas rejimine karşı olangüçlerle işbirliğ yapmaya yöneldi ve böylece Suriye rejimi ile bağlarını da koparmış oldu . Bir kısmını da Türkiye’nin desteklediği silahlı muhalefet, Esat hükümetine Meydan okudu. Durumu şaşkınlıkla karşılayan Esat güçleri önce kaybeder gibi gözüktüler. Gördüklerinden heyecanlanan Bay Erdoğan Emevi Camiinde Cuma namazı kılmaktan bahseder oldu. Ancak, Rusya’dan da destek alan rejim güçleri yavaş yavaş toparlanmaya başladı. Muhalefet giderek etkisizleşti. Türk hükümetinin, sonuca gitmek için daha radikal dinci grupları desteklemeye yönelmesi de askeri durumu fazla etkilemedi. Daha da kötüsü, Rusya’nın yanında, İslam Devleti kurmak isteyenlerle savaşacağını beyan eden ama asıl maksadı bölgeye yerleşmek isteyen Amerika’nın da Suriye’ye girmesi ve Suriye’den kopmayı isteyen Kürtlerle işbirliğie yönelmesi oldu.
Geriye doğru bakıldığında, Türkiye’nin Arap Baharı’nı ve bunun Suriye’de getireceği değişimi değerlendirmekte vahim yanılgılara düştüğü görülüyor. İlk olarak, Türkiye Baas rejiminin ülkede desteklenme düzeyini değerlendiremedi. Kırsal Sünni nüfusun Esat yönetiminden memnun olmaması bir yana, sadece Nuseyriler değil, Hristiyanlar, Dürziler ve laikleşmiş kentli Sünniler de Esat hükümetini destekliyorlardı. Buna karşılık muhalefetin sağlam bir destek zemini yoktu. İkinci olarak, Türk hükümeti geleneksel Arap rejimlerinin siyasal değişimi destekleyeceklerini zannetti. Gerçek tamamen aksi yönde tezahür etti. Değişim devam ederse, kendi meşruiyetlerinin de sorgulanır hale geleceğinden korkan geleneksel rejimler, gelişmelere cephe aldılar. Üçüncü olarak, Türkiye Suriye’nin uluslarası alanda uyandıracağı ilgiyi ve bunun büyük devletlerin müdahalesine yol açacağını kestiremedi. Örneğin, Türk Hava Kuvvetleri Suriye hava sahasının büyük bölümünün Rusya’nın kontrolünde olması nedeniyle, kendi hareketleri için Rusya’dan onay almak durumuna itilmiştir. Son olarak, Türkiye Suriye’den kaynaklanan büyük bir göç hareketinin hedefi olacağını da kestiremedi.
Dini öne alan bir proje ile bölgenin lideri olamayacağını anlayan Erdoğan Hükümeti, şimdi eski güzel günlere dönmek istemektedir. Cumhurbaşkanımız Esatları daha önce şahsi misafiri olarak ağırladığını, şimdi de aynısı yapmaya engel herhangi bir sebep bulunmadığını açıklamıştır. Ancak Bay Erdoğan’ın Suriye muhalefetini desteklemekten tamamen vazgeçtiği yeterince açık değildir, buna karşılık Amerikanın desteğini alan Kürtlerin özerklik rüyalarına karşı olduğu açıktır. Bu durumda Esad’ın kendisine güvenmemesi anlaşılabilir bir tutumdur. Bu arada Türkiye’de birkaç merkezde Suriye aleyhtarı gösteriler patlak vermiş, Kuzey Suriye’de ise Türkiye’nin Baas’a karşı desteklediği nüfus kesimleri Türkiye aleyhtarı nümayişler yapmaya başlamışlardır. Bay Erdoğan bu tatsız olaylardan dış güçlerin tahriklerini sorumlu tutarken, olanlardan kendisinin izlediği politikanın sorumlu olduğunu görmezden gelmektedir.
Başlangıca dönmek isteyen Türkiye, muhtemelen Esat ile arasını düzeltecektir, fakat bu Bay Erdoğan’ın istediği kadar çabuk, pürüzsüz ve kapsamlı olmayabilir.