“Sürdürülebilirlik sömürülüyor”
Moda tasarımcısı Zeynep Tosun, “Hızlı modanın sürdürülebilir olması gerçekçi değil benim için. Bence bu işi bilen kimse için kesinlikle gerçekçi değil. Nasıl ki ‘somonları avlarken yunuslara hiç zarar vermiyoruz’ diye gerçek olmayan bir şeyi savunuyorlar, onun gibi. Hâlbuki bir ağ atımı 13 jumbo jet büyüklüğünde olduğundan dolayı içine ne giriyor asla bilemezsiniz. O yüzden kitle pazar ürünlerinin de sürdürülebilir olması im-kan-sız!”
“Kadınların toplumdaki konumlarının güçlendirilmesini desteklemek benim tasarım yapmamın ve tasarımlarımın ana amaçlarından biri. Kendi yolumu çizerken, hem kendi çevremde hem de dünyanın her yerinde kadınların hayatları boyunca bir sürü maddi ve manevi sorunlarla baş ettiklerini gözlemledim. Yaşadığımız bu nesilde, kadınların kendi ayakları üzerinde durması, seslerini duyurması ve eşsiz hikayelerini paylaşmaları hiç olmadığı kadar önemli. Bu nedenle benim umudum, tasarladığım koleksiyonların ve bu amaca marka olarak olan bağlılığımızın, bunu hep hatırlamamıza ve desteklememize yardımcı olmasıdır.”
Bu sözler, ünlü moda tasarımcısı Zeynep Tosun’a ait. 2009 yılında Zeynep Tosun markası ile haute couture ve hazır giyim koleksiyonları tasarlayarak sektöre giriş yapan tasarımcı, Türk el işçiliği ve el sanatlarını öne çıkarmaya çalışarak, etnik köken ile modern bir tasarım anlayışını birleştirmeye yönelik koleksiyonlara odaklanıyor. Tosun, Anadolu genelinde birçok kadınla birlikte çalışarak, üretiminin en önemli kısmını buralarda yapıyor. Hatta, Gap idaresiyle ile projeler geliştirip UNDP’nin Türkiye marka temsilcilerinden biri olarak görev alıyor. Zeynep Tosun’un gündeminde kadının güçlenmesi kadar, tüm dünyada yükselen sürdürülebilir moda hareketini desteklemek de var.
“Sürdürülebilir moda hareketini destekliyorum, ben de bir parçası olduğumu düşünüyorum. Ancak, ‘organik’ kelimesi gibi regülasyon yokluğu nedeniyle, çok sömürülen bir kavram olmasına üzülüyorum” diyor ve ekliyor: “Daha bugün sürdürülebilir sistemlerle üretim yapıyoruz diyen bir markanın kullanılmayan çantalarını geri alıp yaktığını, kestiğini öğrendik mesela. O yüzden sürdürülebilir moda hareketini hem başarılı buluyorum, hem başarılı bulmuyorum ve maalesef sömürülen bir konsept olduğunu düşünüyorum.” Zeynep Tosun’la sürdürülebilir moda sohbetimizden öne çıkan başlıklar şöyle:
Bir şeylerin değişmesi için tüketicinin ayaklanması gerek
“Sürdürülebilir moda konusunda farkındalığın artmasında özellikle tüketicinin rolü büyük; çünkü bir şeylerin değişmesi için tüketicinin ayaklanması, sorgulaması gerekiyor. Reklam ve pazarlama adına içi boşaltılan bir kavram oldu sürdürülebilirlik. Biliyorsunuz bir şeyin geri dönüştürülebilmesi için temiz hammaddeden olması gerekiyor. Pet şişeleri fabrikada üretip, hiç kullanmadan yan fabrikada geri dönüştürülmüş polyester ipliğe çevirmek dürüst ve sürdürülebilir değil. Bu bilgiye ulaşmak da zor değil, tüketicinin meraklı olup araştırması lazım. Ben Türkiye’de gençlerin bu konuda meraklı olduğunu, fakat yeterince bir değişiklik sağlayabileceğini düşünmüyorum. Dünya genelinde de öyle, çünkü kitlesel tüketim her geçen gün çoğalıyor. Ancak küresel ısınmanın etkileri kendini daha çok gösterdiği ve insanların hayatlarını etkilediği zaman insanlar gerçekten sürdürülebilir modaya, tarıma, üretim sistemlerine geçiş yapacak. Maalesef insanoğlunun yapısı bu!”
Kumaşlarda öncelikli olarak doğal elyaf tercih ediyoruz
“Sürdürülebilirlik bizim için özellikle üretim sistemleri adına önemli bir konu. Çünkü biz el işçiliğinden faydalanıyoruz ve çalıştığımız kadınlar hak ettikleri paraları kazanamazlarsa, sömürülürlerse biz sürdürülebilir bir sistem kurmamış olacağız. Kumaşlarda öncelikli olarak çok fazla doğal elyaf tercih ediyoruz ama polyester kullanmak zorunda olduğumuz durumlar olabiliyor. Bazen tasarımın formunda istediğimiz volümü verebilmek ancak belli kumaşlarla gerçekleştirilebiliyor, mesela scuba kumaşın yerini hiçbir şey tutamıyor maalesef. Bu gibi durumlarda kriterlerimiz var, recycle polyester kullanmayı tercih ediyoruz ancak bu geri dönüşümün nasıl yapıldığını da öğrenmek istiyoruz. Ambalajlarımız her zaman kumaş artıklarımızdan yapılıyor ki bence bu çok önemli ve tatlı bir şey. Her alanda da daha iyisi için çalışıyoruz, inşallah çok daha temiz malzemelere yöneleceğiz ve tedarikçiler de bu alanda daha özenli olacak.”
Kitle pazar ürünlerinin sürdürülebilir olması im-kan-sız!
“Hızlı modanın sürdürülebilir olması gerçekçi değil benim için. Bence bu işi bilen kimse için kesinlikle gerçekçi değil. Nasıl ki ‘somonları avlarken yunuslara hiç zarar vermiyoruz’ diye gerçek olmayan bir şeyi savunuyorlar, onun gibi. Hâlbuki bir ağ atımı 13 jumbo jet büyüklüğünde olduğundan dolayı içine ne giriyor asla bilemezsiniz. O yüzden kitle pazar ürünlerinin de sürdürülebilir olması im-kan-sız! Bu benim fikrim, yani koleksiyonun bir bölümü olabilir, bir detayı olabilir ama genel olarak sürdürülebilir olabilmesini gerçekçi bulmuyorum.”
Çocuklara, kadınlara ve çevreye umut veren bir proje
Zeynep Tosun, geçtiğimiz günlerde Perwoll iş birliğinde önemli bir projeye destek verdi. #ModasıGeçmez Mottosu ile bir araya gelen Perwoll, Zeynep Tosun ve Anadolu’nun kadın emektarları, geri dönüştürülmüş tekstil ürünlerinden birlikte tasarlayıp üretecekleri, modayı sürdürülebilir kılmayı amaçlayan özel proje hayata geçirdiler. Tosun proje hakkında şunları söylüyor: “Perwoll ile yaptığımız 360 derecelik bir proje ve aslında moda nasıl olmalı, neler yapabilirsiniz, ileri dönüşümün tasarım değerine sahip olması, sürdürülebilir üretim sistemleri konularına dikkat çekmeyi amaçlıyoruz. Ben marka olarak üretimde el işçiliğinden çok faydalanıyorum, yüzde 95 ürünümüz el işi üstüne kurulu ve bütün bunların hepsini kadınlarla yapıyorum. Bütün bu değerleri katmak istedim Perwoll projesine. Bir tasarımın ileri dönüşümüyle de şık bir başka tasarım elde edilebileceğini göstermek istedik. Ayrıca bu dönüşümü yaparken Anadolu’da çok eskiden beri kullanılan kırk yama, çaput ve boğum işleme tekniklerini kullanarak yeniden gündeme getirmeyi hedefl edik. Üstelik kazanılan tüm para KAÇUV’a bağışlandığı için çok değerli bir proje. Perwoll gibi kitlesel pazara hitap eden bir markayla yerel üretim yapan bir tasarımcı markası bir araya geliyor ve bunun sonucunda gezegenimiz için iyi bir şey ortaya çıkıyor, ilham verici değil mi?”