Sürdürülebilirlik raporlamasında yeni bir dönem: TSRS
Dr. Kemaleddin Dilbaz
Trasta ESG Genel Müdürü
Sürdürülebilirlik raporlaması son yıllarda şirketlerimiz için her geçen gün daha fazla önem kazandı ve kazanmaya devam ediyor. 2000’li yılların ortalarında moda olmaya başlayan Kurumsal Yönetişim kavramı günden güne gelişerek ESG (Çevre, Sosyal, Yönetim) performans yönetiminin bir unsuru haline geldi ve sürdürülebilirlik raporları artık hemen hemen tüm şirketlerin gündemlerinde üst sıralarda yer alıyor.
Bir raporlama faaliyetinden bahsediyorsak mutlaka raporlama standartlarını da dikkate almalıyız. Sürdürülebilirlik raporlamasında farklı organizasyonların veya birliklerin geliştirdiği farklı standartlar seti bulunuyor. Bunlar arasında en sıklıkla kullanılan ve popüler olan standart seti GRI (Global Reporting Initiative) tarafından yayımlanan sürdürülebilirlik standartları.
Ancak son dönemde, IFRS Foundation (Uluslararası Finansal Raporlama Vakfı) bünyesinde oluşturulan ISSB-International Sustainability Standards Board (Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu) global ölçekte geçerli bir sürdürülebilirlik standartları seti oluşturmak için kollarını sıvamış ve ilk iki standardı yayımlamıştı (IFRS S1 ve IFRS S2).
Bu standartlardan ilki sürdürülebilirlik raporlamasına ilişkin genel hükümleri ikincisi de iklimle ilgili açıklamaları konu alıyordu.
İşte, Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumumuz (KGK) da 29 Aralık 2023 tarih 32414 Mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kurul kararı ile bu iki standardın,
- “TSRS 1: Sürdürülebilirlikle İlgili Finansal Bilgilerin Açıklanmasına İlişkin Genel Hükümler” ve
- “TSRS 2: İklimle İlgili Açıklamalar”
isimleriyle ülkemiz mevzuatına kazandırılmasını sağlamış bulunuyor.
Bu çok önemli bir gelişme.
Anlaşılan o ki, ISSB tarafından önümüzdeki dönemde yayımlanacak sürdürülebilirlikle ilgili diğer standartlar da hızlı bir şekilde KGK tarafından Türkçe’ye çevrilerek yayımlanacak ve nasıl ki uluslararası düzenlemelerle uyumlu TFRS’lerimiz TMS’lerimiz ve TDS’lerimiz, FFMS’lerimiz varsa, TSRS’lerimiz de olacak.
Kimler raporlama yapmak zorunda?
KGK aynı Resmî Gazete’de yayımlanan bir diğer Kurul kararı ile TSRS’nin uygulama kapsamını da belirledi.
Buna göre, halka açık şirketler, SPK ve BDDK’nın düzenlemelerine ve denetimine tabi şirketler ile sigorta, reasürans ve emeklilik şirketleri tahmin edilebileceği üzere bu düzenlemenin kapsama girmiş durumda. Bu şirketlerin yanında:
- Aktif toplamı 500 milyon TL’nin
- Yıllık net satış hasılatı 1 milyar TL’nin
- Çalışan sayısı 250’nin,
üzerinde olma kriterlerinden en az 2’sini art arda 2 raporlama döneminde aşan kurum ve kuruluşlar da sürdürülebilirlik raporlarında bu standartları uygulamak zorundalar. Bu kriterleri sağlamayan kuruluşlar ise isteğe bağlı olarak standartları uygulayabilirler.
Yukarıdaki kriterleri sağlayan işletmeler bu kriterleri sağladıkları dönemi takip eden dönemde kapsam içerisine girecekler ve art arda 2 dönem en az iki kriterin altında kalmaları halinde veya son dönem iki eşik değerin %20 altında kalmaları durumunda da sonraki dönem kapsamın dışına çıkacaklar.
Önemli bir hatırlatma: Kriterlerin hesaplanmasında işletmelerin bağlı ortaklık ve iştirakleri varsa konsolide rakamlar dikkate alınacak…
Kurul tarafından ilk raporlama dönemi olarak 1 Ocak 2014 ve sonrasında başlayan dönemler belirlendi. Bu durumda, işletmeler ilk zorunlu yıllık raporlamalarını 2024 yılına ilişkin olarak 2025 yılında yapacaklar.
İlk 2 yıllık raporlama dönemleri için Kapsam 3 Sera Gazı Emisyonlarının raporlanması işletmelerin inisiyatifine bırakıldı.
Peki, raporların denetimi nasıl olacak?
Hepimizin bildiği üzere hazırlanan raporların güvenilirliği finansal raporlamada olduğu gibi sürdürülebilirlik raporlamasında da yapılacak olan güvence denetimleriyle doğrudan ilişkili olup, yürütülen denetimin kalitesi arttıkça raporun güvenilirliği de doğru orantılı olarak artacaktır. Bu kapsamda KGK’nın, Uluslararası Denetim ve Güvence Standartları Kurumu’nun yayımlayacağı sürdürülebilirlik güvence denetimi standartları ülkemiz mevzuatına kazandırılacağına ilişkin açıklamaları da bulunuyor.
Bunun yanı sıra, Sürdürülebilirlik raporlamasında yer alan bilgilerin finansal raporlardan farklı olarak özel ve uzmanlık gerektiren bilgiler içermesi sebebiyle yapılacak güvence denetimlerinin gerekli beceri, yetkinlik ve tecrübeye sahip sürdürülebilirlik denetçileri tarafından yerine getirilmesi denetimin kalitesini ve güvenilirliğini olumlu yönde etkileyecektir. Bu denetimleri yapacak olan denetçilerin bu konuda yetkilendirilmeleri de KGK’nın sorunluluğundadır. Önümüzdeki günlerde bu alanda da KGK’nın alacağı kararları ve atacağı adımları bekliyoruz.
Sonuç olarak,
Ülkemiz kamu otoritelerinin uluslararası gelişmeleri dikkate alarak ülkemiz mevzuatında gerekli düzenlemeleri yaptıklarını ve özellikle Avrupa Birliği ile paralel hareket etme amacında olduklarını görüyoruz. Bu durum hem ihracatçı firmalarımız hem de ESG kriterlerine uymak için çaba gösteren tüm işletmelerimiz için memnuniyet vericidir.