Sürdürülebilirliğin kodları değişiyor
Sürdürülebilirlik; daimi olma yeteneğidir. Üretim ve çeşitliliğin devamlılığı sağlanırken insanlığın hayatiyetinin daimi kılınabilmesidir. Son çeyrek yüzyıldır, her neyi daimi kılma niyetindeysek, başına bu kelimeyi ekliyor ve sorumluğumuzu yerine getirmiş olmanın edasıyla davranıyoruz.
Aslında öyle mi? Sürdürülebilirlik, her biri diğeriyle ilişkili, sebepleri uyumlu, sonuçları bütünleşik adımlar toplamıdır. Var kalma zorunluluğu, çoklu bileşenlerin eşanlı ahengiyle mümkün olabilir. Şirketinin sürdürülebilirliği, seni var eden tüm koşulların istikrarından gelir.
KURUMLARIN TERMODİNAMİK KIYAMETİ
Aslında sürdürülebilirlik, doğaya, evrenin dinamiğine ters bir tutumdur. Doğan her şey, büyür, gelişir ve ölür. Bu, bir yıldız kümesi olduğu kadar, şirket veya kurum da pekâlâ olabilir. Newton zaten termodinamik kıyamet tanımıyla evrendeki entropinin zamanla artıp, kaosun geleceğini söylemişti.
Misal, start-up’lar, daha doğumlarında sürdürülebilirliğin gereklerini yerine getirmek isterler. Önce gelişir, ardından üretir, şirketleşip kurumsallaşır ve bahtının da yardımıyla belki de unicorn (1 milyar $’lık) olur, ekonominin yörüngesine çıkar, ya da “ben doğarken ölmüşüm” diyerek yok olurlar.
İKİ SORU İKİ CEVAP
Bencil tutum, sürdürülebilir mi?
Bugün Türkiye, içinden geçtiği ekonomik kaosta, sürdürülebilirliğin limitlerini zorluyor, var kalabilmenin yollarını arıyor. Ancak sadece kendisinin sürdürülebilirliği peşinde koşanların, bunun imkânsız olduğunu kavraması, işbirliği ve işbölümü olmaksızın başarılamayacağını görmesi gerek.
Sürdürülebilir büyümenin temel bileşenleri nelerdir?
Öncelikle bütünlük, üretimde süreklilik, paylaşıma açık yapılar oluşturmak ve içinde bulunduğu ekosistemi besleyebilme yetisidir. Tek ağaçtan söz edersen, ağacın ömrüyle sınırlarsın kendini. Fakat orman içinde dayanışarak var olabilmen, büyüterek büyümek ile mümkün olabilecektir.
NOT
DAYANIKLILIK DAHA ANLAŞILIR BİR TUTUMDUR
Sürdürülebilirliğin bir gelecek temennisinden öteye taşabilmesi, söylemlerle değil, eylemlerle olabilir ancak. Zor zamanlarda sürdürülebilirlik, romantik ümitlere dönüşür zira… Ancak dayanıklılık peşinde koşmak, daha anlamlı gayret olabilir.
Bugün şirketlerimiz, zor zamanlardan kurtulma yeteneğiyle ekonomideki varlıklarını sürdürebiliyorlar. Dayanıklılık da zaten zor zamanlardan kurtulma becerisidir. Tek bir şirketi veya ekosistemi dayanıklı kılabiliyorsan, sürdürülebilirliğin kodlarına bir adım daha yakın duruyorsun demektir.
Karmaşada yol alma becerisine sahip yöneticiler, şirketi, kurumu hatta devleti dayanıklı hale getirir, krizlerde daha az zedelenmenin yollarını bulur, işbirliği ve işbölümü sayesinde iş kültürüne dayanıklılık geni aşılayabilir. Bugün bize sürdürülebilirlik için dayanıklılığı başaran kabiliyetler gerekiyor.