Sürdürülebilir finansman şirketlerin odağında

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Orçun MAKAL - EY Türkiye Sermaye Borç Danışmanlığı ve Yeniden Yapılandırma Lideri

Sürdürülebilir finans, yatırımcılara finans sağlanmasında çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) hususlarının dikkate alındığı finansman türü olarak biliniyor. Eski ve geleneksel yöntem yatırımcıların yatırım kararlarını yalnızca finansal verilere dayalı olarak almaları iken, günümüzde şirketlerin ESG raporlamaları ve sürdürülebilirlik alanındaki çalışmaları da yatırımcılar için önemli bir kriter haline geldi. Bu yolla, çevreye verilen olumsuz etkilerin, sera gazı emisyonu salımının, atıkların azaltılması, doğal kaynak kullanımında verimliliğin artırılması, çevre kirliliği ile mücadele vb. konularda güçlü bir yeşil finans anlayışının benimsenmesi ve ekonominin büyümesine destek olunması hedefleniyor. Bu anlayış ile finansal sistemin sürdürülebilirliği üzerinde etkili olabilecek risklere karşı farkındalık yaratılması, bu konuda tüm paydaşlar arasında şeffaflığın sağlanması, finansal ve kurumsal aktörlerin bu riskleri etkin ve sürdürülebilir yönetim stratejisi ile azaltmaları amaçlanıyor. Bu amaçla, sosyal ve çevresel odaklı sabit getirili bono/tahvillerin önemi her geçen yıl artıyor. Bu finansman araçları “Sosyal Sorumluluk Tahvilleri”, “Sürdürülebilir Tahviller”, “Yeşil ve İklim Tahvilleri” olarak tanımlanıyor ve belediyeler, kamu-özel iş birlikleri, kâr amacı gütmeyen kurumlar ile finansal kuruluşlar tarafından ihraç ediliyor.

Finansman kuruluşları kredilendirme politikalarına sürdürülebilirlik ölçütlerini dâhil ederek bu sayede sürdürülebilirlik olgusunu geniş kesimlere yayıyorlar. Birçok banka, yüksek karbon ayak izi riskini telafi etmek veya azaltmak için gerekli önlemleri alan şirketleri, bu adımı atmayan şirketlere nazaran (her iki şirketin diğer tüm değerlerinin eşit olduğu varsayımında) daha yüksek biçimde değerlendiriyor. Örneğin, Türkiye’de halihazırda UN Global Compact imzacısı olan 7 banka, kredi süreçlerinde çevresel ve sosyal risklerin değerlendirilmesi ve ilgili politikalara entegre edilmesi yönünde Global Compact Türkiye liderliğinde hayata geçirilen Sürdürülebilir Finansman Bildirgesi’ne imza attı. Bu bildirge, Türkiye’de finans sektöründeki mevcut uygulamaları daha ileri noktaya taşıyan ve tüm aktörleri sürdürülebilir gelecek için adım atmaya yönelten önemli bir adım oldu.

Birçok şirket yetkilisi ve finans kuruluşu, çok yakın bir gelecekte, şirketlerin rekabet gücünün, sürdürülebilirlik performanslarına göre belirleneceğinin farkında. Örneğin, Türkiye’de yerleşik bankalardan biri değişken oranlı kredi paketinde oranların, şirketlerin sürdürülebilirlik puanına göre belirlendiğini; sürdürülebilirlik alanında yapılan iyileştirmelerin, şirketlerin sürdürülebilirlik performanslarının ve ESG puanlarının, finanse edilecek kredi miktarı ve faiz oranlarını büyük ölçüde etkilediğini ifade etti. Şirketlerce geliştirilen ve uygulanan kurumsal sosyal sorumluluk projelerinin konu ve kapsamına göre değişen, “Yeşil Tahvil”, “Yeşil Kredi” vb. isimler altında farklı tip finansman paketlerinden şirketlerin yararlanmasının önünü açtıklarını belirten kuruluş, sürdürülebilirlik stratejisine sahip olan ve bu yönde somut adım atmış olan şirketlerin kredilendirilebilmelerinin de daha kolay olduğunu ifade etti. Şirketlerin sürdürülebilirlik puanlarının takibi, yalnızca günümüz performanslarının değerlendirilmesi ile sınırlı kalmıyor; aynı zamanda yarının olanaklarının tespiti ile bu fırsatlardan daha hızlı ve kolay yararlanmanın da önünü açıyor.

Dünya Bankası ve bir İsveç Emeklilik Fonu’nun beraber 2008 yılında ilk “Yeşil Tahvili” ihraç etti. Bu tarihten 2020 yılı sonuna gelindiğinde kümülatif olarak tüm dünyada Sürdürülebilirlik Finansman için tahvil ihracı 1,7 trilyon dolarlık rekor bir seviyeye ulaştı.  Bu tutarın %64’ünü “Yeşil Tahviller”, %18 “Sürdürebilirlik İlişkili Tahviller”, %18’ini de “Sosyal Tahviller” oluşturdu.

Hukuki altyapının hazırlanmasının, standardizasyon çalışmalarının yapılmasının ve rehberlerin yayınlanmasının bu rakamlara ulaşmakta çok önemli olduğunu söylemeliyiz. 2014 yılında International Capital Market Association tarafından yayınlan “Yeşil Tahvil Prensipleri”, 2018’de Loan Market Association tarafından yayınlanan “Yeşil Kredi Prensipleri” , 2020 yılında yayınlanan “Sürdürülebilirlik İlişkili Tahvil Prensipleri” gibi dokümanlar ve rehberler piyasalardaki uygulamalara yön vermede ve sürecin iyileştirilmesinde yardımcı oldu.

Başarılı sürdürülebilir finansmandan bahsedebilmek için öncelikle firmaların başarılı bir şekilde Sürdürülebilirlik Çerçeve Politikasını belirlemiş olmaları gerekiyor. Bu çerçeve politika yatırımcılara açıkça ESG’ler (çevresel, sosyal ve yönetişimsel kriterler ) ile firmanın hedeflerinin nasıl örtüştüğünü ve finansman kararlarına nasıl etki edeceğini anlatmalı. Ayrıca firmanın şirket stratejisine ve operasyonlarına en uygun hangi “Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin” olduğunu açıklamalı, bu hedeflere ulaşma konusunda oluşabilecek sorunları nasıl ele alacağını açıklayan vizyonunu açıkça belirtmeli. Bu hedeflere ilişkin anahtar başarı performansları da ayrıca belirlenmeli ve bunların nasıl takip edileceği ve raporlanacağı açık ve şeffaf bir şekilde yayınlanmalı.

Dünyanın farklı ülkelerinden, farklı sektörlerden çok çeşitli firmalar Sürdürülebilirlik finansmandan yararlanıyor. Geçtiğimiz yıllarda yapılan işlemlerden birkaçını aşağıda örnek olarak sıralayabiliriz.

İngiltere merkezli Anglian Water firması, 1991 yılındaki özelleştirme sonrası İngiltere’nin en büyük su kanalizasyon işleri ve geri dönüşümü üzerine hizmet veren firmasıdır. Anglian Water 2017 yılından bu yana sürdürülebilirlik finansman aracılığıyla toplam 850 adet yatırım projesi gerçekleştirdi. 2017 yılında sterlin olarak çıkartılan ilk yeşil bononun da sağlayıcısıdır. Firmanın çıkartmış olduğu ve halen aktif olan 6 adet yeşil bono sayesinde firma 2010 yılındaki karbon emisyon seviyesini %62 oranında azalttı.  Ayrıca yenilikçi atık su toplama projeleri, su ıslahı ve yeniden kullanımı, selden kaçınma ve kuraklık önleme üzerine önemli projelerde sürdürülebilir finansman kaynakları kullanıldı.  Firma 2021 Haziran ayında yine 2025 yılı karbon azaltım hedefleri doğrultusunda 300 milyon sterlin, 7 yıl vadeli sürdürülebilirlik ilişkili bono ihracı yaptı ve tutarın çok üzerinde yaklaşık 1,6 milyar sterlinlik bir talep oldu.

Fransa merkezli 170.000 çalışanı bulunan enerji firması Engie Grup sıfır karbon 2045 hedefine ulaşmak için 2014 yılından beri sürdürülebilir finansman ürünlerinden yararlanıyor.  İlk olarak 2014 yılında 2,5 milyar Euro tutarında “Yeşil Bono” ihracı, 2020 Aralık itibariyle 12 milyar Euro’ya ulaştı. “Yeşil Bono” ve “Yeşil Kredi” yarattığı fon ile dünya üzerindeki çeşitli tesislerindeki yenilenebilir enerji üretim tesislerinde, enerji depolama, elektrik dağıtım altyapısı iyileştirme, enerji verimliliği yeşil binalar, karbon salınımı azaltılması, depolanması ve yeniden kullanılması, temiz ulaşım alanlarındaki yatırım ve projelerini fonladı.

Birleşik Arap Emirlikleri merkezli Ethiad havayolları ise daha farklı bir yeşil finansman ürünü ile dünyanın ilk “Sürdürülebilirlik İlişkili Sukuk” ihracını gerçekleştirdi. 2020 yılında yapılan işlemden elde edilen 600 milyon dolar tutarındaki finansman, firmanın 2035 yılında karbon emisyonlarını %50 azalması hedefini gerçekleştirmek için kullanılacak.

Almanya merkezli kimya firması BASF 2020 yılında 1 milyar Euro tutarında “Yeşil Tahvil” çıkardı ve bu fonlar ile ekolojik verimli ve döngüsel ekonomik üretim teknolojilerini finansmanında kullanacağını belirtti.

Hollandalı merkezli Philips N.V. firması 2019 ve 2020 yılında toplam 1,2 milyar Euro “Sürdürülebilir Inovasyon Tahvili” ihraç etti.  Bu fonlar, kişisel sağlık ve online teşhis, bakım teknolojileri projelerinin finansmanı için tahsis edildi.

Hindistan merkezli Shriram Transport Finance Ltd. firması 500 milyon USD tutarında “Sosyal Tahvil” ihracı gerçekleştirdi ve bu tutarın sabit geliri olmadığı için diğer finans kuruluşlarından Tır ve kamyon araç kredisi alamayan şoförlere ve küçük taşıma firmalarına yönelik verilecek kredilerin kaynağı olarak kullanılacak.

Sürdürülebilir finansman Türkiye’de de dünyada olduğu gibi gün geçtikçe firmaların ve finans kurumlarının ilgisini çekiyor. Türkiye’de sürdürülebilir borçlanma enstrümanlarının arasında “Yeşil Tahviller” ise en öne çıkanı. Türkiye’de Yeşil Tahvil ilk olarak Türkiye Sınai Kalkınma Bankası tarafından 2016 yılında ihraç edildi. 5 yıl vadeli ve 300 milyon dolar tutarındaki ihraç, planlanan tutarın 13 katından fazla talep görerek uluslararası piyasalarda 317 kurumsal yatırımcıdan 4 milyar dolar tutarında talep almıştı. YDA grubu 2017 yılında ilk özel “Yeşil Tahvili” ihraç eden firma olmuştu. Tahvil ihraçları özel sektörde günümüze kadar artarak devam etti. 2021 Mart itibariyle Türkiye’deki “Yeşil Tahvil” ihracı 836 milyon dolara ulaşmıştı ve toplam tahvil ihracının %27’sini oluşturuyor. Bu rakam şu anda son ihraçlar ile daha da artıyor. Ancak yurtdışı ile kıyaslandığında daha gidecek çok yerin olduğunu görüyoruz.

Sürdürülebilir finansmanının gelişebilmesi, firmaların ve kurumların ESG farkındalığının ve kapasitesinin artırılmasına bağlı. Bunun ile ilgili ulusal düzeyde sürdürülebilir finans stratejisinin belirlenmesi ve bir kurum tarafından sahiplenilerek ulusal bazda tüm çalışmaların koordine edilmesi gerekiyor. Bu çalışmalar kapsamında yeşil tahvil gelirlerinin vergileri ile ilgili düzenlemeler teşviklerin olabileceği gibi, firmalara ESG hedeflerini raporlanması gibi zorunlu olarak getirilecek uygulamalar da olabilir.

Özellikle Mart 2020’de kamuoyuna sunulan Avrupa Yeşil Mutabakatı “Başlangıç Dönemi Etki Değerlendirmesi” raporunda sınırda karbon düzenleme mekanizmasının ileride hayata geçmesi olasılığına karşın, karbon yüksek emisyona sahip sektörlerin ihracatlarına özel karbon tariflerinin gelebilecek olması sebebiyle, karbon emisyon azaltımı ve bu yönde yapılacak yatırımlar her firmanın gündeminde olmalı. Karbon emisyon azaltma hedeflerini gerçekleştirmek için “Sürdürülebilir Finansman” kaynaklarına daha yaygın erişim gerektiğini düşünüyoruz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar