Sürdürülebilir finans
Dr. Sinan Şahin
TRASTA
- Sürdürülebilirlik kavramı
En geniş anlamı ile sürdürülebilirlik, yaşamakta olan insan neslinin ihtiyaçlarının gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılama olanaklarına zarar vermeden karşılanması olarak tanımlanabilir. Sürdürülebilirlik anlayışı, kaynakların hem mevcut hem de gelecek nesiller için etik ve sorumlu bir şekilde kullanılmasını sağlayacak çevresel, ekonomik ve sosyal yönleri içerir.
Çevresel sürdürülebilirlik, doğal kaynakların tükenmesini veya bozulmasını önlemek ve uzun vadeli çevresel kaliteye izin vermek için çevre ile sorumlu etkileşimi ifade eder.
Ekonomik sürdürülebilirlik, bir ekonominin üretim düzeyini paydaşlarının ihtiyaçları çerçevesinde süresiz olarak destekleme kabiliyetidir. Uzun vadeli devamlılık ve refah için kaynakların verimli bir şekilde yönetilmesini zorunlu kılar.
Sosyal sürdürülebilirlik, hem mevcut ve gelecekteki nesillerin refahına odaklanır. Sosyal adaleti, eğitim ve istihdamda fırsat eşitliğini, sağlık hizmetlerine erişimi, güvenli çalışma koşulları ve insan onurunu teşvik eden sistemlerin oluşturulmasını ve sürdürülmesini içerir.
- Sürdürülebilir finans
Genel olarak yatırım kararları kısa vadeciliğe odaklanan ve karlılığı esas alan birtakım kriterlere dayana gelmiş, çevresel ve sosyal konularla ilgili kriterler riskleri uzun vadeye yayıldıklarından göz ardı edilebilmiştir. Uzun vadeli sürdürülebilirliğe yönelik duyarlılığın artırılmasının ekonomik açıdan mantıklı olduğu ve yatırımcılar için mutlaka daha düşük getiri ve kârlılığa yol açmayacağı anlayışı yavaş da olsa kabul görmeye başlamıştır. Bu anlayışı yaygınlaşması ve devletler tarafından da teşvik edilmesi “sürdürülebilir finans” kavramını gündemimize taşımıştır.
Sürdürülebilir finans, yatırım kararlarında çevresel ve sosyal faktörlerin dikkate alınmasını, sürdürülebilir faaliyetlere yapılan yatırımların finansmanının desteklenmesi sürecini ifade etmektedir. Sürdürülebilir finansın temelini “Çevresel, sosyal ve yönetişim” kriterler (ESG-ÇSY) oluşturmaktadır.
- ESG kriterleri
ESG kriterleri, bir şirkete veya işletmeye yapılan yatırımın sürdürülebilirliğini ve etik etkisini değerlendirmek için kullanılan Çevresel, Sosyal ve Yönetişim faktörlerini ifade etmektedir:
Çevresel kriterler, bir ekonomik faaliyetin doğal çevrenin koruyucusu olarak performansına odaklanmaktadır. İklim değişikliğinin azaltılması ve uyumun sağlanması, karbon ayak izi, enerji kullanımı, atık yönetimi, kirlilik ve doğal kaynakların korunması gibi faktörler bu kapsama girmektedir.
Sosyal kriterler bir şirketin çalışanları, tedarikçileri, müşterileri, ilişki içinde bulunduğu toplum ve genel olarak da bütün paydaşlarla ilişkilerini yönetme tarzına odaklanır. İşgücü uygulamaları, insan hakları, çeşitlilik ve kapsayıcılık, sağlık ve güvenlik, fırsat eşitliği ve toplumsal katılım gibi faktörleri içerir.
Yönetişim kriterleri bir şirketin liderliğinin, yönetim yapılarının ve iç sistemlerinin kalitesini değerlendirir. Sorumluluk, hesap verirlik, farkındalık, tarafsızlık ve şeffaflık sağlıklı yönetişimin olmazsa olmaz beş temel prensibidir. Güçlü yönetişim uygulamalarına sahip şirketler genellikle daha istikrarlı ve dayanıklıdır. Bu da yatırımcılar açısından riski azaltan bir unsurdur.
Sürdürülebilir finans, çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) kriterlerini iş veya yatırım kararlarına entegre eden her türlü finansal hizmet anlayışını ifade etmektedir.
Sürdürülebilir finansta kullanılan araçlar
Sürdürülebilir finans alanında çevresel ve sosyal açıdan sorumlu projeleri desteklemek için kullanılan finansal araçların çeşitliliğinde önemli gelişmeler olmuştur. En sık kullanılan araçlar; yeşil tahviller, sosyal tahviller, sürdürülebilirlik tahvilleri, yeşil krediler, sürdürülebilirlik bağlantılı krediler, yeşil ve sürdürülebilir yatırım ve borsa yatırım fonlarıdır.
Yatırımcılar ve finans kurumları, iklim değişikliği, kaynakların tükenmesi ve sosyal eşitsizlikle ilişkili riskleri azaltmak ve aynı zamanda daha sürdürülebilir bir ekonomiye geçişte fırsatları yakalamak için yatırımlarını sürdürülebilirlik hedefleriyle uyumlu hale getirme ihtiyacını fark ettikçe, devletler bu yöndeki teşvik edici politikalarını geliştirdikçe sürdürülebilir finansmanın önemi giderek artacaktır.
Avrupa Birliği’nin sürdürülebilir finans düzenlemeleri
Sürdürülebilir finans düzenlemeleri konusunda Avrupa Birliği’nin öncü rol oynadığı görülmektedir.
AB Taksonomisi (AB Sınıflandırması) olarak adlandırılan düzenleme, AB'nin sürdürülebilir finans çerçevesinin temel taşını oluşturmaktadır. Düzenleme şirketlerin ve yatırımcıların sürdürülebilir yatırım kararları alabilmeleri için "çevresel açıdan sürdürülebilir" ekonomik faaliyetleri belirlemelerine yardımcı olan bir sınıflandırma sistemidir.
Taksonomi altı iklim ve çevre hedefi belirlemektedir: İklim değişikliğinin azaltılması, iklim değişikliği adaptasyonu, su ve deniz kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı ve korunması, döngüsel ekonomiye geçiş, kirliliğin önlenmesi ve kontrolü, biyoçeşitliliğin ve ekosistemlerin korunması ve yenilenmesi.
Çevresel açıdan sürdürülebilir ekonomik faaliyetler, "AB'nin iklim ve çevre hedeflerinden en az birine önemli ölçüde katkıda bulunurken, aynı zamanda bu hedeflerden herhangi birine önemli ölçüde zarar vermeyen ve asgari güvenceleri karşılayan" faaliyetler olarak tanımlanmaktadır.
Taksonomi ile yatırımcılar için güvenli bir ortam yaratılarak, özel yatırımcıları bir ürün veya uygulamanın çevresel faydaları hakkında yanlış veya yanıltıcı beyanlarda bulunma eylemi anlamında yeşile boyamadan koruyarak, şirketlerin daha iklim dostu olmalarına yardımcı olarak AB'nin sürdürülebilir yatırımlarının artırılması hedeflenmektedir.
Öte yandan Avrupa Konseyi ve Avrupa Parlamentosu 2024 yılı şubat ayında, sürdürülebilir ürünlere yönelik yatırımcı güvenini arttırmayı amaçlayan çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) derecelendirme faaliyetlerine ilişkin bir düzenleme üzerinde anlaşmaya varmıştır.
ESG derecelendirmeleri, bir şirketin veya finansal aracın sürdürülebilirlik risklerine maruziyetini ve toplum ve çevre üzerindeki etkisini değerlendirerek sürdürülebilirlik profili hakkında görüş sağlamaktadır.
AB’nin üzerinde uzlaşmaya vardığı yeni kuralların, ESG derecelendirme sağlayıcılarının faaliyetlerinin şeffaflığını ve bütünlüğünü geliştirerek ve olası çıkar çatışmalarını önleyerek derecelendirmelerinin güvenilirliğini ve karşılaştırılabilirliğini güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Bu kapsamda, bugüne kadar düzenlemeye tabi olmayan ESG derecelendirme sağlayıcılarının Avrupa Menkul Kıymetler ve Piyasalar Otoritesi (ESMA) tarafından yetkilendirilmesi, denetlenmesi ve özellikle metodolojileri ve bilgi kaynakları ile ilgili şeffaflık gerekliliklerine uymaları gerekecektir.
Ülkemizde sürdürülebilir finansın düzenlenmesine yönelik çalışmalar
BDDK’nın 2022-2025 Sürdürülebilir Bankacılık Stratejik Planı’nda da belirtildiği üzere, Türkiye’de sürdürülebilir finansın sektörün gelişmişlik düzeyi, çeşitliliği ve ağırlığı ile paralel bir gelişme kaydedemediği görülmektedir. Gelişimin önünde yapısal ve kurumsal olmak üzere iki engel bulunmaktadır:
Yapısal nitelikteki sorunlar temel olarak makroekonomik ortamdaki belirsizlikler, düşük ulusal tasarruf oranı ve bankacılık sektörünün kısa vadeli fonlama yapısı gibi hususları içermektedir.
Kurumsal nitelikteki sorunların başında ise, ekonomik faaliyetlere yönelik bir yeşil sınıflandırmanın (taksonomi) bulunmaması gelmektedir. Sınıflandırmanın bulunmaması varlık ve yükümlülükler ile finansal enstrümanların yeşillik/sürdürülebilirlik açısından etiketlenmesini ve sürdürülebilirlik alanında tutarlı ve sağlıklı veri üretimini önlemekte, değerlendirme yapılmasını ve politika üretilmesini güçleştirmektedir.
Ülkemizde sürdürülebilir finans alanında bir diğer sorun da doğrulama sisteminin gelişmemiş olmasıdır. Reel sektör ve finansal sektör kuruluşlarınca ulusal bir yeşil sınıflandırma sistematiği esas alınarak yapılacak raporlamaları doğrulayacak, yaygın, güvenilir (akredite) ve erişilebilir ikinci taraf görüşü sağlayıcıların olmaması sistemin işleyişini ve uygulamaların uluslararası düzlemde karşılaştırılabilirliğini ve kabul edilebilirliğini azaltmaktadır.
Sürdürülebilir finansın gelişmesi, bu alana uluslararası finansal piyasalardan uygun koşullarla yeterli fon kaynağının sağlanması, fonların doğru yatırım projelerine yönlendirilmesi için çeşitli aksiyonlara ihtiyaç bulunmaktadır:
Ulusal Sınıflandırma (taksonomi) düzenlemesi en kısa zamanda hayata geçirilmelidir.
Ulusal yeşil sınıflandırma sistematiği esas alınarak yapılacak raporlamaları doğrulayacak ESG derecelendirme kuruluşlarının yasal alt yapısı hazırlanmalıdır.
Sürdürülebilir alanlarda yapılacak yatırımlar teşvik edilmeli, teşvikli kaynakların doğru alanlara yönlendirilebilmesi için belli büyüklüğü aşan projelerin yatırım süreçlerinin bağımsız denetim kurumlarınca düzenli olarak denetlenmesi, projelerin etki analizlerinin sağlıklı biçimde yapılması sağlanmalıdır.