Sürdürülebilir bir gelecek için…
2021 BM Gıda İsraf Raporu’na göre dünyada her yıl 931 milyon ton, Türkiye’de ise 18,1 milyon ton gıda israf ediliyor. Bu gıda israfının globalde yüzde 61’i ve Türkiye’de yüzde 42’si evlerde çöpe atılan yiyeceklerden kaynaklanıyor. Türkiye'de yılda kişi başı 93 kilogram gıda çöpe gidiyor. Günde 4,9 milyon adet ekmeğin israf edildiği ülkemizde bu israfın 3 milyonu fırınlardan (yüzde 62,1), 1,4 milyonu hanelerden (yüzde 27,7), 0,5 milyonu personel ve öğrenci yemekhanelerinden, yüzde 10,2'si ise lokanta ve otellerden geliyor.
Gıda israfının kişisel çabadan öte endüstriyel kapsamda önüne geçilmesi gerekilen bir durum olduğunun farkındalığı ise “ileri dönüştürülmüş gıdalar” konusunu gündeme getiriyor. İleri dönüştürülmüş gıdalar, “işlenmediği takdirde insan tüketimine sunulmayacak olan gıda bileşenleri içeren, doğrulanabilir ve sürdürülebilir tedarik zincirlerinden temin edilen ve çevre üzerine olumlu etkileri olan” gıda ürünleri olarak tanımlanıyor. İleri dönüşümde esas amacından farklı bir işlev kazandırma amacı güdülüyor.
Sofra/Compass Group Türkiye Ülke Diyetisyeni Emel Terzioğlu Arslan dönüştürülmüş gıda ve sürdürülebilir bir gelecek için sağladığı avantajlara dair bilgiler verdi.
Arslan’ın sürdürülebilirlik hedefleri için büyük adım olarak değerlendirdiği ileri dönüştürülmüş gıdalar, sürdürülebilir gıda sistemlerine katkıda bulunan bir çözüm olarak da ön plana çıkıyor. Geri dönüşümün çok daha gelişmiş ve verimli bir hali olan ileri dönüştürülmüş gıdalar, geleneksel tarım ve gıda üretim yöntemlerinden saparak yeni teknolojiler ve işlemlerle üretiliyor. Bu gıdalar genellikle besin içeriğini artırmak, raf ömrünü uzatmak veya farklı bir tüketim deneyimi sunmak amacıyla değişikliklere uğruyor.
Arslan’a göre geleneksel gıdaların dönüştürülmesi, yeni ve heyecan verici lezzet profillerini ortaya çıkarabiliyor. Örneğin, ileri dönüştürülmüş sebzelerden yapılan burger köfteleri veya bitkisel bazlı süt alternatifleri hem damak zevkini tatmin ediyor hem de çevresel etkileri azaltmaya yardımcı oluyor.
***
Biraz da sürdürülebilir tarımdan konuşalım: 10 Şubat Dünya Bakliyat Günü'ydü. Birçok kültürde temel besin kaynağı olan baklagiller beslenme, sağlık, iklim değişikliği ile mücadele ve tarım sektörünün güçlenmesinde önemli rol oynuyor. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Reis Gıda, yerli tohumların ve sürdürülebilir tarım projelerinin geleceğimizin gıda arz ve güvenliğine olan etkilerini vurguladı.
Bakliyat ürünlerinin dünya genelinde giderek artan bir öneme sahip olduğuna, sürdürülebilir tarım ve beslenme açısından "Geleceğin Gıdası" olarak tanımlandığına dikkat çeken Reis Gıda’dan yapılan açıklamada “bu ürünlerin önemi, onların hem çevresel hem de beslenme açısından sunduğu avantajlardan kaynaklanmaktadır” denildi.
Son 30 yılda dünyada bakliyat ekili alanlar yüzde 35, bakliyat üretimi ise yüzde 59 artmış. TÜİK verilerine göre Türkiye’nin 1990 yılında yaklaşık 20 milyon dekar kuru baklagil ekim alanı 2022 yılında yüzde 55 azalış ile 9 milyon 50 dekara gerilemiş. Türkiye’de 2023 yılı bakliyat üretimi 1 milyon 308 bin ton olarak gerçekleşmiş. Baklagil üretiminin yüzde 44’ünü nohut yüzde 31’ini kırmızı mercimek yüzde 21’ini kuru fasulye ve kalan yüzde 4’lük bölümünü yeşil mercimek ve bakla gibi ürünler oluşturmuş.
Konuyla ilgili yaptığı açıklamada biyolojik çeşitlilik, zengin iklim ve coğrafi koşullar, tarıma dayalı sanayinin varlığı ve dünyada 55 ürünün üretiminde ilk on sırada yer alması ile Türkiye’nin önemli tarım ülkeleri arasında olduğuna vurgu yapan Mehmet Reis “Ülkemiz atalık tohumları ve geçmişten gelen kültür ile bakliyat üretimi için ideal bir ortama sahiptir. Anadolu topraklarının bereketini gelecek nesillere taşımaktan hepimiz sorumluyuz. Üretimimizi iklim koşullarına uyumlu hale getirerek ve yeni teknolojileri yakından takip ederek üretimde verimlilik sağlayabilir ve tarımsal faaliyetlerimizi arttırabiliriz. Ayrıca üretimin artırılmasının yanında tarladan çatala kadar uzanan süreçte gıda kaybı ve israfını en aza indirerek dünyanın sayılı tarımsal üretim değerlerine sahip konumumuzu koruyabiliriz. 2020 yılında öncü bir girişim olarak başlattığımız Reis Bakliyat Köyleri projemiz ile yerli üretimi artırmayı, gençleri tarıma teşvik etmeyi ve yerli tohumları korumayı misyon ediniyoruz" dedi.
Sürdürülebilir ve besleyici bir gelecek için bakliyatların küresel açlığa çare olduğunu vurgulayan Reis Gıda Yönetim Kurulu Üyesi Işılay Reis Yorgun, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından güvenli, besleyici ve yeterli gıdaya sahip olma hakkının savunulduğunu hatırlatarak, dünya genelinde yaşanan açlık sorunlarına dikkat çekti. Işılay Reis Yorgun, “2023 yılında 735 milyon insan açlıkla karşı karşıya kaldı. Küresel nüfusun yüzde 29,6'sı (2,4 milyar kişi) yeterli gıdaya erişemedi. Her yıl 11 milyon insan sağlıklı beslenemediği için hayatını kaybediyor. FAO’nun raporunda dışarıdan gıda yardımına ihtiyaç duyan ülke sayısının 45’e yükseldiği belirtiliyor. Küresel açlık ve gıda güvenliği sorunları, dünya nüfusunun hızla artmasıyla birlikte her geçen gün daha da önem kazanıyor. Bu zorluklarla mücadelede, bakliyat ürünleri sürdürülebilir ve besleyici bir çözüm oluyor” şeklinde konuştu.
Diyetisyenlerin önerdiği baklagillerin, zayıflama diyetlerinin vazgeçilmez bir parçası olduğunu vurgulayan Yorgun, bilimsel çalışmaların, baklagil tüketiminin vücut ağırlığını azalttığına dair bulgular içerdiğini söyledi. Ayrıca, baklagillerin içerdikleri lif, vitamin ve probiyotiklerle bağışıklık sistemini güçlendirdiğini ve sağlıklı bir yaşam için önemli bir besin kaynağı olduğunu belirtti.
İsraf, sürdürülebilirlik gibi sürekli gündemimizde olması gereken önemli konulara önümüzdeki haftalarda da değinmeye devam edeceğim…