Süper Lig’de futbol patlak topla oynanıyor
KONUK YAZAR - Okan Can
Toz duman Süper Lig.
Her hafta kulüplerin resmî açıklamaları, yöneticilerin konuşmaları, hakemlerin tuhaf kararları, taraftarlaşmış yorumcular ve sosyal medya ile Süper Lig yangın yeri adeta.
Hepsi bir şampiyonluk için.
Hem de para etmeyen ve bir değer yaratmayan şampiyonluk için.
Artık kim haklı, kim haksız bunun da önemi kalmadı.
Kim kimi ezerse oyunu, oynanıyor Süper Lig’de.
Türkiye Futbol Federasyonu da (TFF) seyirci gibi en iyi yerden izliyor izliyor her şeyi.
Türkiye’de futbolun yarattığı ekonomi, kendi içinde kapalı bir ekonomi sistemi, yani sistemin içine giren milyonlarca Euro, ne altyapıdaki gençlere ne de sosyal fayda olarak taraftarlara dokunuyor. Sadece kendi içindeki aktörlere kazandıran ve gelir açısından tetikleyici fayda yaratmayan bir sistem.
Çünkü bu sistem, bol kaos ile çok borç üretiyor ve durum aslında tüm aktörlerin de işine geliyor.
Bununla beraber yıllardır marka değeri diye konuşan TFF’nin, marka değerinin oluşması ile ilgili bir kaygı duymuyor. Örneğin bir kaygı duysa, yapılan yayın ihalesinde bir şeffaflık sağlardı. En azından bir basın toplantısı düzenler ve her soruya cevap verirdi.
Fakat yine de Türkiye’de futbolun bulunduğu noktaya göre, ihale bedeli fena sayılmaz. Net rakam, 155 milyon dolar civarında.
Tabii ki yayın ihalesine gelene kadar, o malın yani futbolun değeri var mı ona bakmak lazım.
Mesela Türkiye, 139 profesyonel kulüp ile Avrupa’da en çok profesyonel kulübü olan ülke. Bu kadar kulüp, çok fazla…
Yine Süper Lig’deki takım sayısı, çok fazla ki bu sayı ne rekabete değer katıyor ne de gelirin sağlıklı paylaşılmasına yarıyor.
Mesela Süper Lig, UEFA ülkeleri içindeki en yaşlı lig 27,3 yaş ortalaması ile.
Mesela Süper Lig, %63,5 ile en çok yabancı oyuncu barındıran liglerin başında geliyor.
Mesela Süper Lig, kadro istikrarı açısından en sorunlu lig ve bu açıdan zirvede bulunuyor. Her yıl ortalama kadroların %56,7 değişiyor ve istikrarsızlık konusunda zirvede bulunuyor. Sürekli zarar eden bir işletme adeta Süper Lig.
Mesela Türkiye, ortalama 10.200 seyirci ortalaması ile Avrupa’nın en az maça gidilen ülkelerinden biri.
Yani işletmeye, müşteri de gelmiyor.
Ve bunun gibi rakamsal veriler oldukça fazla ve bu veriler aslında sistemin sağlıksız işlediğini gösteriyor. Bu aslında marka değeri kadar, bir kültür oluşmasına da engel oluyor. Bu şekilde ürünü futbol olan ligde, ortaya ne bir oyun ne de bir sağlıklı rekabet ortaya çıkıyor.
Doğal olarak, şampiyonluk yarışı da sağlıksız oluyor.
Yani sonuç olarak problemli sistemde, problemli aktörler ve saha dışı faktörler ortaya çıkıyor. Yukarıdaki veriler düzelmedikçe ne yayın geliri yükselir ne de sponsor iştahı artar ne de sistemden faydalanan tabiri caizse tırnakçı aktörler azalır.
Ve rekabet bozuldukça da popülizm artmaya devam ediyor.
Türkiye’de futbol topu patlak, bu yüzden önce topu değiştirmek gerek.