Şu reel faiz meselesi...

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

Merkez Bankası’nın politika faizi artık yüzde 50. Bankaların mevduata uyguladıkları yıllık nominal en yüksek faiz de Merkez Bankası’nın hesaplamasına göre yüzde 55-56 dolayında. Peki şu durumda reel faiz artık pozitif oldu mu, yoksa hala negatif mi?

Bu sorunun yanıtı nereden baktığınıza ve daha çok da nasıl bir sonuç elde etmek istediğinize göre değişiyor.

“Reel faiz hem negatif, hem pozitif olur mu” demeyin, olur!

Artık klasikleşmiş ve genel kabul gören yaklaşımla hesap yaparsanız reel faizin halen negatif olduğu sonucuna varabilirsiniz.

Ama daha gerçekçi olan yaklaşım reel faizin negatif değil, pozitif olduğunu söylüyor.

Nasıl oluyor da birbiriyle taban tabana zıt iki görüş ortaya konulabiliyor; bir kesim ısrarla reel faizin negatif olduğunu dile getirirken diğer kesim “Reel faiz pozitif” diyebiliyor, işte bugün bu konu üstünde durmak istiyorum.

Niye negatif?

Biraz önce de belirttim; artık klasikleşmiş ve genel kabul görmüş bir yaklaşım, bir hesaplama yöntemi var.

Bu yaklaşıma göre reel faiz negatif, evet negatif. Ama bu hesaplama yöntemi doğru mu; görünürde doğru gibi de gerçekte değil.

Bu yöntemde yapılan şu:

- Açıklanmış son enflasyon kaç, yüzde 67...

- Nominal faiz kaç, yüzde  55-56...

- Görüldüğü gibi nominal faiz enflasyonun altında, demek ki reel faiz negatif.

İlk izlenim olarak bu yaklaşım doğru görünüyor ama gözden kaçırılan bir detay var.

Yüzde 67 enflasyon geride kalan bir yılın oranı, yani Mart 2023-Şubat 2024 döneminin oranı. Yüzde 55-56 faiz ise önümüzdeki bir yıl için vaat edilen oran. Dolayısıyla enflasyon geride kalan bir yılın, faiz önümüzdeki bir yılın; bu yüzden iki oranı kıyaslamak yanlış.

Bugünden geriye bakıp gerçekleşmiş, yaşanmış, bitmiş enflasyonu önümüzdeki bir yılın faiziyle kıyaslamak doğru olabilir mi? 

Neden pozitif?

Bu sorunun yanıtı bir anlamda önceki bölümde var zaten...

Merkez Bankası’nın tüm bankalar ortalamasını gösteren verilerine göre 15 Mart itibarıyla üç aya kadar vadeli mevduatın yıllık bileşik faizi yüzde 55.66 düzeyinde. Üç aya kadar vadeli mevduatın çok büyük ağırlıkla 32 gün vadeli olduğunu da biliyoruz.

Bu faizin, Merkez Bankası’nın politika faizinin yüzde 50’ye yükseltilmesinden önce oluşan oran olduğunu da dikkate almakta yarar var. Politika faizinin yükselmesiyle birlikte mevduat faizlerinde de artış oldu. 15 Mart’ta yüzde 55.66 olan faizi, 22 Mart verilerinde muhtemelen daha da yukarıda göreceğiz.

Ağırlıkla 32 gün vadeli mevduata uygulanan yıllık bileşik yüzde 55.66 faiz, yaklaşık olarak basit 49 faize denk geliyor. Bu faizden yüzde 5 stopaj kesintisi yapıldığını da hatırlatalım.

Şimdi bu verileri aktardıktan sonra gelelim bu faizin nasıl pozitif olduğuna, olabileceğine...

Bu faizin enflasyonu yenip pozitif olabilmesinin çok temel bir koşulu var:

“Önümüzdeki dönem için açıklanan enflasyon tahmininde kalınırsa, kalınabilirse!”

Sorun da bu!

Zaten faizi, bu faizin verileceği dönem için tahmin edilen enflasyon ile değil de geride kalan dönemde yaşanan enflasyonla kıyaslamanın altında da bu yatıyor; açıklanan enflasyon tahmininde kalınamayacağı varsayımı.

Doğrusu böyle düşünenleri eleştirmek de pek mümkün değil. Türkiye’de enflasyon tahminleri ne zaman tutmuş ki; hele hele son yıllarda.

Bu köşede 11 Mart’ta detaylı olarak yazdığım bir oran vardı, hatırlatmak isterim. Eğer Merkez Bankası’nın enflasyon tahminleri bire bir tutarsa bu yılın mart ayından başlayarak önümüzdeki bir yılda tahmin edilen enflasyon yüzde 25, evet yalnızca yüzde 25. Kastettiğim bu yılın yüzde 36’lık enflasyon tahmini değil; lütfen dikkat marttan itibaren bir yıldaki orandan söz ediyorum.

Mevduat faizinin son veriye göre yüzde 55’lerde olduğunu belirttim. Merkez Bankası’nın politika faizinin uzun süre böyle gideceği ortada, hatta belki önümüzdeki aylarda yeni artışlar ve bağlı olarak mevduat faizinde de daha yüksek oranlar görebiliriz.

Mevcut duruma bakalım; önümüzdeki bir yılın faizi yüzde 55, belki daha da artacak, buna karşılık yine önümüzdeki bir yılın enflasyon tahmini yüzde 25.

Güvenilir, ne zaman ne yapacağı bilinir bir siyasi iktidar olsa bu faiz ve bu enflasyon tahmini karşısında herkes koşup parasını mevduata yatırır. Düşünsenize yüzde 55 faiz, yüzde 25 enflasyon, hadi bilemediniz yüzde 30 olsun; buna göre yüzde 19-24 aralığında bir reel faiz.

Bugün 100 lira olan paranız bir yıl sonra 155 liraya çıkıyor; enflasyon ise 100’den 125, en fazla 130’a!

Böyle bir gerçekleşmenin olacağını görseniz uğraşır mısınız dövizle, altınla ya da benzer araçlarla.

Ama kağıt üstünde bir yıl sonra yüzde 25 olarak vaat edilen enflasyonda kalınabileceğine inanmıyorsunuz ki! Haksız da değilsiniz ki; geçmişte de hep benzeri vaatler dile getirilmiş ama inanan çoğunlukla kayba uğramış.

Negatif de doğru, pozitif de...

Enflasyonda hedef verilmiş, gerçekleşmemiş!

Bu sene olacak denilmiş, olmamış!

İşte bu yüzden bugün için verilen yüzde 55’lik faiz en kolay yaklaşımla geride kalan bir yılın gerçekleşmesini gösteren mevcut enflasyonla kıyaslanıp “negatif” damgası yiyor.

Bu hesaplama yöntemi tartışmasız yanlış.

Ama bu yaklaşım için yanlış diyemeyiz.

Söylediğimde bir çelişki yok; hesaplama yöntemi yanlış, pratiğe dökülmüş yaklaşım doğru.

Gelecek bir yılın vaat edilen enflasyonuna güvenilse zaten sorun yok. Ama gelecek bir yılın enflasyonuna ilişkin sağlıklı bir tahmin yürütülemediği için de geride kalan dönemin gerçekleşmesini gösteren eldeki hazır oran kullanılıyor.

Gelecek bir yılın enflasyon tahmininin dikkate alınmamasının nedeni ise tartışmasız çok açık; güven yok!

İşte o güven olmadığı için de zaten tasarruf sahibinin başka alanlara; dövize ve altına yönelmesi önlenemiyor.

Sonra da Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sevgili dostum Erdal Sağlam’ın kamuoyuna duyurduğu serzenişi dile getiriyor:

“Ben anlamıyorum, niye hala altın ve döviz alınıyor? Halbuki açıkça söyledik, TL bu süreçte değerlenecek.”

Faizi artırmak çok kolay, bir karara bakıyor; ama indirmek de öyle. İşte vatandaşın zihninden bunu çıkarıp atmak hiç kolay değil ve o yüzden bugün için görünürdeki çok yüksek pozitif reel faize inanılmıyor.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar