“Şu hisse tavan tavan gidecekmiş, alayım mı?”

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

Bir hafta kadar önce bir arkadaşım aradı ve “Sana iki soru soracağım” diyerek doğrudan konuya girdi.           

“Sence Borsa endeksi nereye kadar yükselir?”

“Nereden bileyim” diyerek gülümsedim.

“Bir kere bu konuda kimse kesin bir şey söyleyemez, hele ben hiç söyleyemem. Borsa konusunda uzman çok sayıda isim var, bence sen onların ne söylediklerine kulak ver ama yine de duyacaklarını, okuyacaklarını bir süzgeçten geçir, bir yatırım düşünüyorsan ona göre karar ver.”

Borsa endeksi hiçbir şeymiş, asıl soru daha sonra geldi:

“Şu hisse tavan tavan gidecekmiş, çok yükselecekmiş, alayım mı, ne dersin?”

“Ben o hisse senedini hiç duymadım desem!”

Sanki birkaç saniyelik bir sessizlik oldu telefonda...

Arkadaşım, adeta “Bir de ekonomi yazarı olacaksın, nasıl bilmezsin” diye düşünürcesine sustu.

“Bilindik bir şirket değil o, ben de duymadım” diye tekrarladım. “Sen araştırdın mı, ne yapıyor bu şirket ve bilançosu nasılmış?”

“Yok” dedi arkadaşım, “Ama çok yükselecekmiş, öyle diyorlar”.

Tipik bir “Komşumun kuzeninin kocası duymuş” ya da “Geçen kafeteryada otururken yan masada hararetle bu hisse öneriliyordu” türü bir durum söz konusu gibiydi.

“Ben şirketle ilgili bilgi bulmaya çalışayım” dedim arkadaşıma.

Ama kayda değer bir bilgi bulamadım. Borsa verilerinde şirketin fiyat kazanç oranı da, piyasa değeri/ defter değeri oranı da sıfır görünüyordu. Çünkü şirket halka henüz açılmıştı ve bilançosuna ilişkin sağlıklı veri yoktu. Şirket kar mı etmiş, zarar mı, belli değildi. Şirketin sayfasına girip baktım, bazı çeyrekler için veri yer almıyordu bile. Çok detaylı araştırma yapmak için vaktim de yoktu; bulduklarımı, daha doğrusu bulamadıklarımı arkadaşıma söyledim ve tabii ki o hisse senedini alıp almama kararını kendisine bıraktım.

Beni de aldı mı bir merak!

Sonra merak ettim, acaba o hisse senedi gerçekten yükselecek miydi, izlemeye başladım. Arkadaşıma “bilgi” veren haklı çıkmıştı, söylediği hisse senedi her gün tavan tavan gitti ve hala gidiyor. Öyle ki seans açılıyor ve hisse anında tavan fiyata oturuyor ve öyle devam ediyor.          

Bu hisseyi izlerken borsada en çok yükselen tüm hisseleri de gözleme fırsatım oldu tabii ki. Bir tek bu hisse değildi ki, her gün neredeyse yirmi kadar şirket tavan fiyata çıkıyordu.          

Sonra merakım iyice arttı, günlerce tavan fiyattan işlem gören bu şirketlerin karlılıkları ile fiyat kazanç ve piyasa değeri/defter değeri gibi klasik verilerine baktım.

Bazı şirketlerin fiyat kazanç oranı sıfırdı, çünkü şirket zarardaydı. Bazılarında 100’lü, 500’lü, 1000’li fiyat kazanç oranları vardı, çünkü kar öylesine düşüktü ki fiyat 100 yıllık, 500 yıllık, 1000 yıllık kara eşit hale gelmişti.

Herhalde bu hisse senetlerini alanlar şirketin karını gözetmiyorlardı. O zaman devreye başka etkenler giriyordu.

Ne bileyim; şirket gelecekte çok kâr edecekti, örneğin çok iyi anlaşmalar yapmış, çok büyük bir buluşa imza atmıştı...

İyi de Türk borsasında bu durumda yirmi şirket olabilir miydi, her gün tavan fiyattan işlem görsün!

Ama bu demek değildi ki fiyatı çok hızlı artan tüm şirketler aynı durumda. Göstergeleri makul olan ve fiyatı hızla yükselen şirketler de var.

Saadet zincirine dönmesin!

Bir dönem mevzuattaki boşluktan da yararlanan saadet zincirleri türemişti. Sistem ancak yeni üyeler katıldığı takdirde devam edebiliyor ve sisteme katılanlar da yeni üye bulabildikleri sürece para kazanabiliyordu. Ama önünde sonunda yeni katılımlar kesiliyor ve sisteme son girenler kaptırdıkları parayla kalıyordu.

Borsa ile saadet zincirleri hiç kuşku yok ki aynı şey değil. Bir kere hisse senedi alan bir şirkete ortak oluyor. Ama o şirketin ederi 100 birimken siz fiyat 1000 birim düzeyine geldiğinde ortak olmuşsanız, çok pahalı bir yatırım yapmışsınız demektir ve şirketin değeri gerçek düzeyine indiğinde çok büyük zarara uğrarsınız. Sonra yıllarca şirket değerinin sizin aldığınız değere gelmesi için beklersiniz.         

O yüzden boş yere “Pazardan aldığınız domatesi bile seçiyorsunuz, binlerce liranızı yatırdığınız şirketleri de zahmet olmazsa biraz araştırın” denmiyor ya...          

Artacak diye bilgi ya da tüyo geliyor ve hisse senedi alınıyor. Bir süre artış da yaşanıyor, gerçekçi bir yanı olmasa da. Ama gün geliyor ve kaçınılmaz son... Günlerce tavan tavan giden hisse, bu kez de taban taban dibe oturuyor.

Niye BİST 100, BİST 30 var?

Klasiktir, her alanda getiri potansiyeli ne kadar yüksekse, risk de o kadar yüksektir.

Kazanma şansının hiç olmadığı düşünülen ata oynarsanız paranızı büyük olasılıkla kaybedersiniz ama ya o at kazanırsa, çok para kazanırsınız.

Borsada tüm hisse senetleri niye aynı kategoride görülmüyor? Niye BİST 100 var, niye BİST 30 var? Belli kriterleri sağlayan şirketler bu şekilde gruplandırılıyor.

Dün bu yazıyı yazdığım saatlerde yirmi kadar şirket tavan fiyattan işlem görüyordu ama bu şirketlerin hiçbiri BİST 100 endeksine dahil değildi. Niye diye düşünmek gerekmez mi?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ankara’daki maskeli balo! 24 Haziran 2024