Start-up’lar ne yapsın?
Geçen hafta koronavirüs sonrası pek çok sektördeki mecburi dijital dönüşümden bahsetmiştik. Gelin bu hafta da start-up’ları ele alalım.
2020 başlarken işler yolundaydı. Düşük faizlerin de etkisiyle yüksek getiri vaadeden risk sermayesi fonlarına para akmış, bu da start-up değerlemelerini yukarı taşımıştı. En büyük teknoloji şirketlerinin borsa değeri trilyon dolara varmış, henüz hiç kar etmemiş pek çok şirket için ‘unicorn’ (bir milyar dolar değerleme) olmak adeta harcıâlem hale gelmişti. Hızlı büyümeye odaklı, ‘deneme-yanılma’ ile ilerleyen ve sık taze fonlamaya ihtiyaç duyan start-up’lar için verimli bir ortamdı. Elbette arada WeWork gibi fiyaskolar yaşanıyordu (DÜNYA’daki ilk yazım bu konudaydı!) ama keyifler yerindeydi. Bu eğilimler -rakamlar çok daha mütevazı olmakla birlikte- ülkemizde de geçerliydi.
Sonra koronavirüs geldi ve hepimiz için olduğu gibi start-up’lar için de hayat değişti.
(1) Yavaşlayan büyüme. Şanslı sektördekiler (hijyen, uzaktan görüşme, online alışveriş) için hızlı büyüme imkanları açıldı. Aralık 2019’da 10 milyon günlük kullanıcısı olan Zoom için bu sayı Nisan 2020’de 300 milyondu. Dört ayda 30 kat artış! Netflix’in piyasa değeri asırlık petrol devi Exxon’u geçti. Ancak pek çok start-up hedeflediği büyümeye ulaşamadı. Bu her şirket için büyük sorun. Ama yegane kriteriniz buysa ve kaynağınız kısıtlıysa daha da büyük sorun.
(2) Azalan fonlama. 2014’den beri ilk kez geçen hafta dünyada milyar doları aşan şirket satın alması ve birleşmesi gerçekleşmedi. Neredeyse 800 haftalık bir seri bitti. Sık sık yatırım turu yapması gereken ve ‘bir gün unicorn olma’ hedefi sunan start-up’lar için bu kötü haber. Zira sistem ‘bugün 100 birim değer üzerinden 10 birim kaynak bul, onunla 12 ayda büyü, sonra 300 birim değer üzerinden 30 birim kaynak bul’ diye işliyor. Her gelen yatırımcı değerlemenin giderek yükseleceğini ve nihai çıkışta (halka arz veya satın alma) şirketteki payını nakde döneceğini umuyor. Yatırımcılar ‘bekle gör’ modundayken operasyonel masraflar için ‘para yakan’ (burn rate) start-up’ların kasasındaki para azalıyor, yeni fonlama bulmaya mecbur kalacakları süre (runway) kısalıyor.
(3) Düşen değerleme. Dünyanın en büyük mikro-taşımacılık (scooter) firmalarından Lime, 400 milyon dolar değerlemeyle bir yatırım turuna çıkıyor. ‘Hani işler kötüye gitmişti!’ demeyin. Zira aynı şirket bir sene önceki 2.4 milyar dolar değerleme üzerinden kaynak bulmuştu. Yani yüzde 80 değer azalması ve bir aralar neredeyse hor görülen ‘unicorn’ rütbesinin sökülmesi.
Büyük merkez bankalarının agresif para basmasıyla bu eğilimler değişebilir. Ancak bunun bizim ekosistemimize etkisi daha az ve gecikmeli olacaktır. Peki start-up’lar ne yapmalı? Birkaç öneri:
(1) ‘Para yakmayla’ övünmek yerine operasyonel metrikler
(2) Sadece büyüme yerine risklere karşı dayanıklılık ve -bir gün- nakit yaratma
(3) En çok para veren yerine zor zamanda da destekleyecek yatırımcı
(4) Kendine acıma yerine kamudan ‘start-up destek/ yatırım paketi’ talebi