Sorunları “miş” gibi yaparak çözmek mümkün olsaydı...

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Faize "faiz" deme, enflasyona "enflasyon" deme; adeta mezarlıktan geçerken ıslık çal!

✔ "Miş" gibi yapa yapa sorunlar çözülebiliyor olsaydı, ne güzeldi; ama olmuyor.

Dünyanın en büyük orkestrasının flüt sanatçılarından birinin canı sahneye çıkmak istemez. Yıllardır alışveriş yaptığı ve ahbap olduğu kasap arkadaşına “Bu konserde benim yerime sahneye sen çıksana” der. Kasap şaşkınlık içinde “Ben ne anlarım flüt çalmaktan, elime almış bile değilim, bunu sen de biliyorsun” diye karşılık verir. Flüt sanatçısı ısrarlıdır, “Zaten çalmayacaksın ki” diyerek arkadaşını ikna eder:

“Ben sana flütü nasıl tutacağını gösteririm, sen çalmayacaksın, çalıyormuş gibi yapacaksın. Nasıl olsa diğer flütçüler çalacak, herkes çaldığını zanneder, kimse fark etmez. Hem bak, boyumuz, kilomuz da çok yakın, benim kıyafetimi rahatlıkla giyebilirsin.”

Kasabın da kafasına yatar bu teklif. Heyecanlanır da, ilk kez sahneye çıkacak, alkışlanacak, fena fikir değil, diye düşünür. Konser günü gelir, orkestra sahnede yerini alır.

Kasap o büyülü sahnede ve heyecanlıdır; ama bir yandan da rahattır, nasıl olsa çalmayacak, flütü çalıyormuş gibi tutacaktır, o kadar.

Şef sahneye çıkar, seyirciyi selamlar, sonra orkestrasına döner, başla işaretini verir. Orkestra da sözüm ona çalmaya başlar. Ama o da ne... Hiç ses çıkmamaktadır.

Çünkü flütçü gibi diğer tüm orkestra üyeleri de kendilerine bir “kasap” bulmuştur ve herkes çalar gibi yapmaktadır...

Dinleyiciler şaşkın bir şekilde birbirine bakarken müziğin sesi yükselir. Ama müzik orkestradan gelmemektedir, yükselen ses bir bant kaydıdır...

ÖNEMLİ OLAN BÜYÜK FOTOĞRAF

Maçlarda sık sık futbolla ilgilenenlerin dikkatini çeken bir durum yaşanır. İki futbolcu arasında gerginlik oldu mu araya girerek oyuncuları yatıştırmaya gayret eden hakem, gerginlik çok sayıda futbolcu arasında yaşanıyorsa hemen sekiz on adım geri gider ve ağaçlara değil, ormana bakmaya çalışır. Amaç büyük fotoğrafı görmektir. Aksi halde futbolcuların arasında kalacak bir hakem, önünde olanları görür ama arkasındaki futbolcuların hareketlerini kaçırır.

Son zamanlarda bizler de sanki futbolcuların arasında kalmış hakem gibiyiz! Büyük fotoğrafı bir türlü göremiyoruz. Zaten görmemiz de pek arzu edilmiyor.

İstenen çok açık; orkestranın miş gibi yapanlardan oluştuğunu anlamayalım. Orkestradan ses gelmese de olur, salona banttan verilen müzikle idare edelim.

TEŞHİS KOYMADAN TEDAVİ OLUR MU?

Orkestradaki herkes “çalarmış, yaparmış” gibi davranıyor ya, ekonomi yönetimi de aylardır enflasyona karşı mücadele veriyormuş gibi hareket ediyor.

Birkaç ay geçmiyor ki yeni bir ekonomi paketi, yeni bir önlemler paketi açılmasın. İyi güzel de, enflasyonla mücadele için bir paket açıklandığında, ertesi ay bir paket daha gündeme gelmişse ilkinin işe yaramadığı itiraf edilmiş olmuyor mu?

Yoksa aslında “miş” gibi yaptığımız için mi bunlar tekrar ediyor?

Bir yeriniz ağrısa, bir rahatsızlığınız olsa doktora gittiğinizde ilk yapılacak olan o rahatsızlığın kaynağını, nedenini bulmak olur değil mi...

Teşhis konulmadan tedaviye girişilir mi?

Hele hele yanlış teşhisle tedaviden başarı elde etme şansı olabilir mi?

Biz işte bu noktadayız. Teşhis koymaya niyetlenmeden tedaviye girişiyoruz, daha da kötüsü kimi zaman da yanlış teşhis koyup tedaviye ta baştan yanlış başlıyoruz.

Sonuç, hasta komaya giriyor!

PERŞEMBE GÜNÜNÜ ANLAYAN VAR MI?

Aralık ayında icat edilen kur korumalı mevduat, ülke ekonomisi için çok zararlı olması bir yana kendi içinde işe yarayan bir adımdı. Başka etkenler de var ama kur biraz da bu sayede bir süreliğine de olsa geriledi.

Vatandaşa döviz kadar getiriyi garanti eden KKM’den sonra bu sefer beklentiyi daha da yukarı taşıyarak geçen perşembe günü GES açıklandı. Hem de açıklamanın ön duyurusu yapılarak...

Sonuç; dağ fare bile doğurmadı!

Sonuç; bir kez daha “miş” gibi yapıldı!

FUTBOLCULARIN ARASINDA KALMAYIN!

Futbolcuların arasında kalıp itiş kakışları kaçıran; kime sarı, kime kırmızı kart göstereceğini bilemeyen hakem gibi olmamak için en iyisi büyük fotoğrafa bakmak gerek.

Büyük fotoğraf artık tümüyle “miş” gibi yapan bir ekonomi yönetimiyle karşı karşıya olunduğunu ortaya koyuyor.

Zaman kazanmaya çalışan bir yönetimle...

Ne zamana kadar sorusunun yanıtı belli:

“Seçime kadar...”

Sonrası mı, kimin kazanacağından bağımsız olarak söylüyorum; düşüncesi bile korkunç!

HAZİRAN ENFLASYONUNDA BUGÜNKÜ ALT SINIR: YÜZDE 2.67

Bugün 13 Haziran 2022... Haziran ayı enflasyonuna ilişkin alt sınır, bugün itibarıyla yüzde 2.67 düzeyinde bulunuyor.

Eğer bu hesaplamaya konu olan ürünlerde ay sonuna kadar fiyatlar hiç değişmezse ve diğer mal ve hizmetlerin hiçbirinde fiyat değişimi olmazsa haziran enflasyonu en az yüzde 2.67 düzeyinde oluşacak. Bu oran, alt sınırı gösteriyor.

Yüzde 2.67, bu kalemlerden kaynaklanan ve TÜFE’ye doğrudan yansıyacak etki. Söz konusu zamların diğer mal ve hizmetlere hiç yansıması olmayacağını varsayıyorum.

Yüzde 2.67’yi hangi kalemlerden hesapladığıma gelince... (Yaklaşık zam oranı ve TÜFE’ye etki.)

- Benzinli otomobil, yüzde 10 ve 0.55 puan.

- Dizel otomobil, yüzde 10 ve 0.18 puan.

- Elektrik, yüzde 15 ve 0.35 puan.

- Doğalgaz, yüzde 30 ve 0.46 puan.

- Benzin, yüzde 25 ve 0.37 puan.

- Motorin, yüzde 22 ve 0.45 puan.

- LPG, yüzde 7 ve 0.10 puan.

- Çay, yüzde 30 (mayısta yapılan zammın hazirana yansıyan kısmı) ve 0.16 puan.

- Havayolu ulaşımı, yüzde 21 (toplam zammın hazirana yansıyan kısmı) ve 0.05 puan.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar