Son yaşanan petrol şokunun kaybedenleri ve kazananları
Bu petrolün ilk tepetaklak oluşu değil. 1985- 1986 ve 2014-2015’te sert hareketler yaşanmıştı ama bu çok sert oldu. Talep zayıflarken üreticiler vanaları kısmayınca böyle çöküşler kaçınılmaz oluyor; depolar ağzına kadar petrol doluyor. Eğer fiyatlar düşük kalmaya devam ederse ki öyle görünüyor, bu işin kaybedeni de olacak kazananı da. Kaybedenler Amerikan kaya petrolü üreticileri ile ekonomisi kırılgan ve petrole bağımlı olan ülkeler. Bunları daralma ile cari ve mali dengede bozulma bekliyor. Mevcutları kapatmasalar bile yeni kuyu açmayacaklar, yatırım yapmayacaklar. İş burada da bitmiyor. “Makul fiyat” varsayımı ile maliyetli kaya petrolüne yatırım yapanların ödemesi gereken milyarlarca dolarlık borçlar var. Bu borcu veren bankaları ve çıkardıkları tahvilleri alanları uykusuz günler bekliyor. Bir diğer kaybeden ise piyasaların nasıl çalıştığını anlamadan karmaşık yatırım araçlarına dalanlar oldu. Medya çöküş kurbanı yatırımcı hikayeleriyle dolu.
Kazananlar ise Hindistan, Güney Afrika ve Türkiye gibi net petrol ithalatçısı ülkeler. Bu ekonomilerde büyüme, enflasyon, dış açık ve mali denge olumlu etkilenecek. Petrol fiyatının yarıya inmesi GSYH’sının yüzde 6’sı dolayında enerji ithal eden bizimki gibi bir ekonomide cari dengeyi GSYH’nın yüzde 1.5-2’si ve enflasyonu ise 1-1.5 puan kadar düzeltici etki yapıyor. Bu boyutta bir düşüş faiz indirim baskısı altındaki TCMB’nin elini rahatlatacaktır. Yılın ilk enflasyon raporundaki yüzde 8.2’lik tahmin 2020 ortalama petrol fiyatının 60 dolar dolayında olacağı varsayımıyla yapılmıştı. Şimdi 20 dolar civarında. Yıllık ortalama ise 30 dolayında olabilir. TCMB Perşembe açıklayacağı raporunda fiyat varsayımını düşürecek; enflasyon tahminini de aşağı çekecektir. Şanslıyız. Ekonominin daraldığı, enflasyonun yüksek seyrettiği, işsizliğin tırmandığı yılda bir de petrol fiyatı yüksek kalsaydı ne olurdu halimiz? Sıkışan piyasada 170 milyar dolar dış ödemeyi döndürmek için cari fazla vermemiz gerekiyordu; bu kolaylaştı.
Düşük fiyat sürer mi? 1986’da da Suudilerin başlattığı petrol savaşında vanalar açılmış, stoklar ağzına kadar dolmuş, Brent 10 doların altına inmişti. Piyasanın toparlanması yıllar almıştı. 2020’de ise hem arz hem de talep şoku yaşanıyor ancak böylesi bir anormalliğin çok uzun sürmesini beklemek akılcı olmaz. Talebin nasıl seyredeceğini az çok öngörebiliyoruz. Baz senaryoda salgın yaz aylarında hızını keser ya da sonlanır ve normalleşme başlar; talep kriz öncesine hemen dönmese de canlanmaya başlar.
Petrolde pazar savaşı yaşanıyor. Suudiler kaptırdığı payı geri almaya çalışıyor. Aynı hesabı Ruslar da yapıyor. Ancak arzın bir noktadan itibaren düşük fiyatlara uyum sağlaması yani kısılması şaşırtmamalı. Fiyatların tekrar yükselmesi arzda güçlü bir kısıntıya bağlı. Petrol üreticileri kısa süre önce günde 9.7 milyon varil gibi yüksek bir kısıntı üzerinde anlaşmışlardı. Bu anlaşma Mayıs’ta yürürlüğe girecek. Bir daha ki OPEC toplantısı 10 Haziran’da; ek bir kısıntı ise her zaman masada. Umarız olmaz; ekonominin ciddi darbe yediği bir krizde hiç olmazsa petrol fiyatlarının düşüklüğünün tadını çıkaralım…