Sokak köpekleri meselesi
Bir fıkra
Anadolu’nun bir şehrinde sokak köpekleri adama saldırmış. Adam canını zor kurtarmış. Hemen şehrin belediyesine dilekçe vermiş. Olayı anlatmış, “Bu köpekler bizi ısıracak” demiş ve belediye olarak tedbir alınmasını istemiş. İki üç gün sonra yine aynı yerden geçerken yine aynı köpeklerin saldırısına uğramış; paçasını zor kurtarmış. Soluğu doğru belediyede almış. Durumu anlatmış. “Nedir bizim dilekçenin sonucu?” demiş. Memur kadın sormuş, “Adınız, soyadınız?” Kayıtlara bakmış ve şöyle demiş: “Evet cevap yazmışız. Yollamışız da. Demek henüz size ulaşmamış.” Adam “Evet gelmedi. Sen oku kızım, ne yazmışsınız?” Memur da belediyenin cevabını okumuş “Şu tarihli verdiğiniz dilekçe ile ilgili gerekli incelemeler yapılmıştır. Söz konusu köpekler bulunarak aşıları yapılmış ve köpekler kısırlaştırılmıştır.” Adam bunun üzerine köpürmüş. “Bizi ısıracaklar, tedbir alın diye yazmışım dilekçeye; “Bize tecavüz edecekler dememiştim.”
Fıkra idi, gerçek olmuş
Yukarıdaki fıkrayı değişik şehirler için duymuştum. Ama ülkemiz mizah konusunda zengin bir ülke. Fıkra, gerçek olmuş. Bir öğrencimin başına gelmiş. İstanbul’un bir ilçesinde annesini ziyaretten dönüyormuş. Birden yolda sokak köpekleri çevresini sarmış. Onların toplu halde üstüne geldiğini görünce panik olmuş. Yere düşmüş ve yardım için bağırmaya başlamış. Çevreden gelenler imdadına yetişmiş. Köpekleri savuşturmuşlar. Öğrencim de belediyenin çağrı merkezine şikayetini bildirmiş. “İlgili kanun gereği hasta veya yaralı küpeli / küpesiz köpekler tedavi amacıyla, kısırlaştırılmamış köpekler ise kısırlaştırılmak üzere Belediyemizce alınmaktadır” gibi bir cevap gelmiş. Fıkra idi, gerçek olmuş
Yasa böyle, belediye ne yapsın?
Belediyenin cevabındaki ilgili kanunun ayrıntılarını bilmiyordum. Merak edip baktım. Söz konusu kanunun (24.6.2004 tarih ve 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu) “Sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların korunması” başlıklı 6. Maddesi aynen şöyle demektedir. “Sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların en hızlı şekilde yerel yönetimlerce kurulan veya izin verilen hayvan bakımevlerine götürülmesi zorunludur. Bu hayvanların öncelikle söz konusu merkezlerde oluşturulacak müşahede yerlerinde tutulması sağlanır. Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların kaydedildikten sonra öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları esastır.” Başka bir deyişle sokak hayvanlarının kısırlaştırılması, aşılanması ve rehabilite edilmelerinden sonra “alındıkları ortama” yani sokağa salıverilmeleri bir kanun hükmü. Belediyelerin bu sokak hayvanlarını alıkoyma yetkileri yok. Bir sokakta başıboş sokak hayvanları ile karşılaşırsanız, belediyeyi boşuna suçlamayınız.
Sonuç
Köpekler sevimli hayvanlar. Belki köpek insana en yakın hayvan. Ama herkesin köpekleri sevmesini bekleyemeyiz. Bırakın sevmeyi bazı insanlarda yetişme biçimi veya yaşadıkları bir travma yüzünden köpek fobisi bile oluyor. Ben de köpekleri seven insan grubu içindeyim. Hatta bir dönem köpeğim ve sonra da köpeğimiz oldu. Ama ıssız bir sokakta başıboş bir köpekle veya bir köpek çetesi ile karşı karşıya kalırsam ben de paniğe kapılabilirim. Belki birçok insan da panik yapabilir. Eğer ısırılsam kuduz veya başka bir hastalık olmayacağımı bilmek beni rahatlatmıyor. Bu nedenle başıboş sokak köpeği sorunun bir şekilde çözülmesi gerekir. Örneğin, hayvan barınakları çoğaltılmalıdır. Sokaktaki köpeklerin bir kısmı heves edip köpek edinen, sonra bakamayacağını anlayıp onları sokağa salanlardan kaynaklanmaktadır. Köpeklerini sokağa salanlar da köpeğin barınaktaki masraflarına katılarak bunun bedelini ödemelidir.
İlgili yasaya zamanında bu haliyle mecliste oy verenler acaba hala mecliste mi bilmiyorum. Eğer ıssız bir sokakta bir köpek çetesi ile karşılaşırlarsa yasayı değiştirme fikri onlardan gelebilir.
Issız bir sokakta sokak köpekleri ile karşılaşmamanız dileklerimle…