Siyasetin yeni aktörlere ihtiyacı var

Şeref OĞUZ
Şeref OĞUZ ÖNERİ - YORUM

Depremin gündem ömrü, en kısa ay şubat kadar oldu. Masa tartışması bir anda tüm medyayı, sohbetleri kaplayıverdi. Kulak kabarttığınızda sanki 11 ilimizde deprem olmamış, on binlerimiz ölmemiş, yaralanmamış gibi… Görünen o ki üzerinde siyaset oturdukça bu enkaz zor kalkacak.

Türkiye’de siyaset, seyircisiz oynanan tek kale maç gibi… Tek kale; iktidar koltuğu… Seyirci ise vatandaş ve siyasetin kendi arasındaki bu dar alanda kısa paslaşmalarla değil, depremle, ekonomik krizle, enflasyonla uğraşıyor. Hayat, siyasetin mevcut kadrosunu tasfiye zamanının geldiğini gösteriyor.

ONUN MASASI ŞUNUN SANDALYESİ

Siyasetin kilitlenip kaldığı noktaya bakın; masayı deviren geri döner mi? Giden mi terk etmiştir, kalan mı terk edilmiştir? Lüküs kamarada kimler oturur? Masada kimler var? Belli olan şudur ki bu masa sandalye kavgasında halka oturacak yer yok. Halkın olmadığı masayı kursan neye kâr, devrilse kime ziyan?

Ülke geçmişte de benzer siyasi istikrarsızlık dönemlerine girmişti. Biz büyük bir ülkeyiz. Zaman zaman tereddüt dönemleri yaşamış ve her defasında bir yol bulmuşuzdur. Bu defa da aynısı olacak. 1999 Marmara Depremi,  2001 krizini tetiklemiş ve o da şimdiki iktidarın kadrolarını var etmişti.

İKİ SORU İKİ CEVAP

Bu defa kimler gelir?

Bunu sandıkta göreceğiz. Fakat görünen odur ki bu siyaset oyunu, sürdürülebilir değildir. Doğrusal bakışta, şimdiki masa tartışmalarıyla geleceğe dair öngörüsüzlük inşa ederiz. Ancak 2002’de nasıl ki Ak Parti var olduysa, yeni anlayışlar, yeni kadrolar, yeni liderler pekâlâ var olabilir, olacaktır da…

Ve kimler gider?

Eski yolda eski ayakkabıyla yürümeye çalışan kısır siyasetçi gider. Yeni yolda eski ayakkabısıyla ayak sürten üst düzey kadrolar gider. Kırılan fay hatlarının açığa çıkardığı ilkellikler, korkutucular, sayıp sövenler, vurup kıranlar gider. Bireysel çıkarı için ülkenin geleceğini, depremzedenin acılarını, ekonominin ıstırabını yok sayanlar gider. Gitsinler zaten… Gitmeyip ayak direnseler de gönderilirler.

NOT

HER ŞEY YERLİ YERİNDE MASA SÜRAHİ BARDAK

Ahmet Hamdi Tanpınar, şiirin devamında bizlere sesleniyor; “Serpilen aydınlıkta dalların arasından / Büyülenmiş bir ceylan gibi bakıyor zaman.”

Siyaset, masaya kendi siyasi ikballerini doldurunca, deprem de ekonomi de taşrasına düşmüş oldu memleketin… Varsa yoksa bu siyaset cemaatinin dar alanda paslaşmasından kimin galip çıkacağına dair sonu gelmez tartışmalar

Halkın gerisinde, ekonominin gerisinde, gençliğin gerisinde, depremin de gerisinde kalmış siyasetin bu kısır tartışmasından anladığım şudur ki; çözüm bu kayıkçı kavgalarından gelmeyecek. Çözüm, ilgi ve bilgi odağı dışına itilmiş vatandaşın geçim derdinden, depremzedenin beka kaygısından gelecek.

Varsın masa kursun kaldırsınlar tekrar kursunlar… Varsın halkın yaşam derdi gündemin gerisine düşsün… Varsın yardımseverliğimize gölge düşsün… Varsın kutuplaştırma körüklensin; başaramayacaklar.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Liyakat mi sadakat mi? 21 Ekim 2024