Şırnak’tan Antakya’ya gelen o kuru ekmeğin lezzetini asla unutamam

Vahap MUNYAR
Vahap MUNYAR İŞ DÜNYASINDA DİYALOG

 2007 yılında kurulan, 100 kadın, 100 erkekten oluşan “Antakya Medeniyetler Korosu”nun şefi Yılmaz Özfırat’ın oturduğu evin enkazından 8 saat sonra çıkarılmasından bir-iki gün sonra bulunduğu bölgeye bir TIR yanaştı.

6 Şubat 2023 Pazarcık ve Elbistan depremleri Özfırat’ın oturduğu dairenin bulunduğu binayı yıkmış, arabasını da hurdaya dönüştürmüştü. Üzerinde enkazdan çıkarıldıktan sonra bulabildiği tişört vardı. Bulunduğu bölgeye yanaşan TIR’ın yanına gitti, şoföre sordu:

-          TIR nereden geliyor? Neler getirebildiniz?

Şoför yanıtladı:

-          Şırnak’tan yardım malzemesi getirdim. Battaniye, giyim eşyası, çocuk bezi gibi malzemeler yüklü.

Biraz duraksadı, yutkundu, sonra sürdürdü:

-          Ayrıca ekmek de getirdik ama vermeye utanıyorum. Şırnak’tan Antakya’ya gelene kadar kurumuş.

Özfırat,  şoförden rica etti:

-          Arkadaş, Şırnak’tan buraya bizi düşünmüş yardım malzemesi getirmişsin. Kurumuş olsa da ver o ekmeği, yeriz.

Bir ekmeği aldı, ısırmaya çalıştı. Gerçekten de kurumuştu. Bir parça kopardı, çiğnemeye başladı:

-          Hiç bu kadar lezzetli ekmek yememiştim…

Depremler sonrası yaşanan sıkıntı ve yokluk içinde o TIR’dan aldığı kuru ekmek Özfırat’a oldukça lezzetli gelmişti. Özfırat, depremde ve sonrasında yaşadıklarını önceki akşam gerçekleşen “27. Aydın Doğan Ödülü” töreninde anlatıp ekledi:

-          Evim, arabam vardı. 2 dakikada yok olup gitti. Antakya’nın en zengin adamıyla 3 saat çorba kuyruğunda beklediğimiz oldu.

Depremin ilk günlerinde ve haftalarında çok güzel bir yardımlaşma örneğinin sergilendiğini belirtti:

-          Ancak, gün geçtikçe arayanlar, yardım malzemesi gönderenler, hal hatır soranlar azaldı. Aradığımız kimi dost ve arkadaşlar telefonlarımıza bakmaz oldu.

Salona döndü:

-          Lütfen depremzedeleri unutmayın. Ara sıra arayıp en azından hal hatır sorun. Çünkü, en acısı, insana en çok dokunanı unutulmak. Biz depremzedelerin yaşadığı sıkıntılı ortam henüz düzelmedi. Çoğumuz konteynerde, hatta çadırda yaşıyoruz.

Koro ile ilgili bilgiler verirken önce Antakya’nın, Hatay’ın ortamını özetledi:

-          Farklı din ve mezheplerden insanlar hep bir arada yaşar. Kimse kimsenin dinini, mezhebini sormaz. İnsanların hangi dine mensup olduğunu ancak öldüğünde anlarız.

“Antakya Medeniyetler Korosu”nu barış, hoşgörü, sevgi ve saygı temeline dayalı kurduklarını kaydetti:

-          Koromuz 100 kadın, 100 erkekten oluşuyor. Aramızda papazdan imama, öğretmenden ev hanımına, gardiyandan avukata çok farklı mesleklerden insan var. Dünyanın çok farklı bölgelerinde, kentlerinde toplam 2 bin 500’ü aşkın konser verdik.

Depremde koronun 7 üyesini kaybettiklerini bildirdi, o sırada isimleri ve fotoğrafları ekrana yansıdı:

  • Mehmet Özdemir, Gizem Dönmez, Hakan Samsunlu, Pınar Aksoy, Fatma Çevik, Müge Mimaroğlu, Ahmet Fehmi Ayaz.

Ödül töreninde kısa bir konser veren koronun sahnedeki 11 kişilik ekibinin üzerindeki giysilere dikkat çekti:

-          Biz aslında sahneye beyaz kıyafetlerle çıkardık. Depremde kaybettiğimiz canların yasını tuttuğumuz için, depremin acısını unutturmamak için siyah giyiyoruz.

İstanbul Valisi Davut Gül ve Aydın Doğan Vakfı Onursal Başkan Vekili Sema Doğan’ın elinden aldıkları ödülün kendileri için anlamının altını çizdi:

-          Yok olma tehlikesiyle karşı karşıyaydık. Bu ödül ayağa kalkmamız konusunda bize güç verdi. Allah hepinizden razı olsun…

Özfırat, konser sonrası veda ederken şu mesajı verdi:

-          Bu koronun arkasında hiçbir sponsor desteği yok. Koromuz, kadim toprakların, Hatay’ın sesini duyurmaya devam edecek…

“Antakya Medeniyetler Korosu”nun ödül töreni vesilesiyle verdiği konseri yüreğimiz depremin, yitip giden canların acısıyla yanarak izledik…

“Antakya Medeniyetler Korosu”nu uzun yıllar yaşatmak, bölgenin sesini müzikle dünyaya duyurmak için desteklemek gerekmez mi?

Koroyu dinleyenler ‘ben’den ‘biz’ duygusuna geçiyor

AYDIN Doğan Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, törendeki konuşmasında önce “Aydın Doğan Ödülü”nün anlamını irdeledi:

  • Aydın Doğan Ödülü, ülkemizin bilim, fen, kültür, sanat alanlarında yaptıkları çalışmalarla toplumsal hayatta fark yaratmış, ardında silinmez izler bırakmış kişi ve kurumlara takdir ve minnetimizin bir ifadesi.

Atatürk’ün felsefesine işaret etti:

-          Mustafa Kemal Atatürk’ün, ülkenin insani ve toplumsal gelişiminde, kalkınmasında, bilim ve fen kadar, kültür ve sanatın da büyük role sahip olduğuna işaret eden kurucu felsefesi, bu ödüle de rehberlik ediyor.

“Antakya Medeniyetler Korosu”na değindi:

-           Bu koro, kökü bizim topraklarımızda olan değerleri, birbirinden güzel ezgileri tüm yalınlığıyla sunuyor. Okudukları farklı kültürlere ait ilahiler, halk şarkıları ve türkülerle Türkiye medeniyetini yansıtan bir ayna görevi görüyor.

Koronun üç semavi dininin kültürüne ait hisleri, duygusal hayatın güçlü bir aracı olan müzikle ifade ettiğini vurguladı:

-          Farklı ülke ve şehirlerde 2 binden fazla konserde Antakya Medeniyetler Korosu’nu dinleyenler “ben”den “biz” duygusuna geçiyor.

Koronun kazandığı başarının hiç de kolay olmadığının altını çizdi:

-          Antakya Medeniyetler Korosu’nun başarılı olmaktan öteye giden ve hepimizin çok şey öğrenmesi gereken bir başka özelliği var. O da tarifi zor acılar ve büyük bir yıkım karşısında gösterdikleri hayata tutunma direnci ve yeniden başlama konusundaki kararlılıkları.

Depremlerde bir başıma kalmışım

 AYDIN Doğan Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, ödül törenindeki konuşmasında Antakya Medeniyetler Korosu’nun “Yara Bere” adlı parçasından şu bölümü okudu:

  • Ne sesim var ne çığlığım

Ne gücüm var ne dermanım

Sen gidince ben yanarım

Depremlerde bir başıma kalmışım

Koronun deprem sonrasındaki toparlanma çabasına dikkat çekti:

  • Depremde aile mensuplarını, yakınlarını, kendi arkadaşlarından 7’sini yitirmiş, bazıları saatlerce enkaz altında kalmış bir grup insan, o büyük felaketten 1.5 ay sonra toparlanıyor.

  • Daha yaralarını saramamış, ancak bir çadıra sığınabilmiş ailelerini geride bırakıyorlar, “Bizim ayağa kalkmamız lazım ki şehir ayağa kalksın” deyip yollara düşüyorlar.

  • “Her sahneye çıktığımızda Hatay adına şarkı söylüyormuşuz gibi hissediyoruz” diyerek ülkenin dört bir yanında insanlara sesleniyorlar.

Türkiye’nin güçlü medeniyetlerini yansıtan bir ayna

 AYDIN Doğan Vakfı, ödül töreni vesilesiyle Antakya Medeniyetler Korosu’nu tanıtan bir broşür hazırladı. Vakfın Kurucusu ve Onursal Başkanı Aydın Doğan, broşürdeki yazısında şu mesajları verdi:

  • Antakya Medeniyetler Korosu, Türkiye’nin güçlü medeniyetlerini yansıtan bir ayna görevi görüyor.

  • Hiç kuşkusuz ki, sanat dünyayı güzelleştiriyor. İnsanları iyileştiriyor.

  • Daha güzel, insanların huzur ve mutlulukla yaşayacağı bir dünyanın yolları sanatla döşeniyor.

  • Antakya Medeniyetler Korosu da sanatını icra ederken, dünyanın dört bir yanına müziğin evrensel diliyle sevgi mesajları ulaştırıyor.

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar