Kritik hafta
2023 ha bitti ha bitiyor derken bir de baktık ki takvimimin sonuna gelmişiz. Fiyatlamaların hızlandığı, portföylerin olabildiğince zirve değerlerinden kapanış yapmaya çalıştığı, “klasikleşmiş” yıl sonu hareketlerinden bir diğerini daha geride bıraktık. Yıl başladı, nasıl gider, nasıl şekillenir, stratejiler ne olur derken şimdi ocak ayını tamamlamaya hazırlanıyoruz. Zaman hızlı geçiyor.
2023’ün son dönemecinden devraldığımız ve ocak ayının da büyük bir kısmında spekülasyona maruz bıraktığımız globaldeki ana fiyatlama başlığımızda henüz değişiklik yok; ancak, piyasaların biçtiği olasılık değerlerinde yüksek volatilite eşliğindeki değişim süreci korunuyor. Nedir? Fed’in faiz indirim zamanlamasına ne zaman girişeceği şu anda izlenen fiyatlamaların temelini oluşturmaktadır. Yüzde 70-80 aralığındaki mart ayı olasılıkları şimdilerde yüzde 40’lı seviyelerde şekillenirken, mayıs ise swaplar nezdinde yüzde 80 civarındaki seyrini korumaktadır. Özetle, yeni hafta başlangıcında Fed’i konuşmadan ilerlemek mümkün değil.
Hafta ortasında yılın ilk FOMC toplantısını izleyeceğiz. Aralıktaki son buluşmada çizilen makro projeksiyonlarda 1 ay gibi kısa sürede kayda değer bir değişim olmayacağından dolayı ciddi farklılaşma beklemek de sağlıklı olmaz. Ancak, sözle yönlendirme kısmı aralıktan ayrışma potansiyeli taşıyor. Özellikle de basın toplantısında. Burada odaklanacağımız kritik detay, son dönemlerde referans kabul edilen isimlerden gelen yönlendirmelerin ne ölçekte farklılaşacağı. Yani, faiz indirim hamlesini masada tutarken, zamanlamayı yılın ortasına öteleme çabası. Muhtemelen de tam olarak böyle olacak. En önemli risk olarak ise şunu görüyoruz: kısa dolar pozisyonları ile uzun tahvil eğilimlerinde son 1-2 ayda ciddi değişiklikler (momentum anlamında) yaşandı. Değer verilmeyen en küçük cümlenin yaratabileceği kelebek etkisi ciddi volatilite yaratabilir. Özellikle ocak ayında 55-200 günlük hareketli ortalamaları arasına sessizce yerleşen ve pek hareket etme isteğinde olmayan DXY’nin yakın takibinden zarar gelmeyecektir. Burada kısa vade açısından finansal varlıkların birbirini tetikleme riski olduğu unutulmamalı. Üstelik zamanlamanın denk geldiği 12A ileri F/K değerleri >20x olmaya başlayan S&P 500 ve diğer majör endeksler için.
İçeride ise yılın ilk PPK toplantısını geride bıraktık. Politika faizi cephesinde beklentilerden ayrışma yok; +250bp ile yüzde 45’e gelindi. Yayımlanan metin ise aralık ayına ait enflasyon gelişmelerini değerlendirdi ve bankanın kendi tahmin setine uygun seyirden söz etti. Her ne kadar gerektiğinde sıkılaşma tarafında adım atılacağına dair mesaja yer verilmiş olsa da lokal piyasa işlemcilerindeki genel kanının yüzde 45’in en azından bir süre için zirve nokta olduğunu belirtmeden geçmek net bir hataya sebep olacaktır. Bu nedenle tahvil piyasası faizlerinde lokalleri cezbeden bir eğilim ya da faizlerde yukarı yönlü baskılanma gözlenmediğini söylemek de yanlış olmaz. Son dönem içerisinde mevduat faizlerinde duyulan ve takip edilen geri çekilme, bankaların kredi verme iştahının kısmen artışı (özellikle tüketici tarafı etrafınızdan teyit edilebilir), Ocak ayında yapılan zamların hem ücretler hem de mallar üzerinde yarattığı yukarı yönlü baskı ve beklentilerin çıpalanması için zaman ve daha kuvvetli adımlara duyulan ihtiyaç bir arada düşünüldüğünde PPK metninin daha kuvvetli iletişim üzerinden şekillenmesi şüphesiz ki fayda yaratırdı. Şu aşamada şubatın ilk haftasında yayımlanacak olan ocak ayı enflasyon rakamları ve peşi sıra gelecek Enflasyon Raporu sunumunu beklemekten başka bir şansımız bulunmuyor. Fiyatlamalarda ise, hisse senetlerindeki momentum artışı kısa vadede bir önceki zirvenin yenilenmesi ihtimalini fazlasıyla gündeme getirebilir. Enflasyon muhasebesinin yarattığı ve yaratacağı kafa karışıklığından kaçınmak için en iyi yöntemin şirketlerin ana hikayelerine odaklanma olduğunu düşünmeye ve paylaşmaya devam ediyoruz. Yine ekim ayının ikinci haftasından bu yana paylaştığımız stratejimizde de sektör bazlı herhangi bir değişiklik bulunmuyor: perakende, savunma, Telekom, ıskontoya sahip holdingler ve bankacılık sektörlerinin yılın ilk yarısında daha korunaklı bir portföye imkan tanımasını bekliyoruz. Yine bu süreçte YP raporlama yapmaları nedeniyle havacılık sektörüne de şans tanınabileceği kanaatindeyiz.