Sınırda Karbon Vergisi ve Türkiye’ye etkileri
BÜLENT POYRAZ
Johnson&Johnson Sağlık Hizmetleri Uyum Yöneticisi
Sanayi Devrimi’nin başlamasıyla birlikte, insanlık fosil yakıt kullanımını hızla artırmış ve atmosferdeki sera gazı seviyeleri önemli ölçüde yükselmiştir. Kömür, petrol ve doğal gaz gibi kaynakların enerji üretimi, sanayi, ulaşım ve ısınmada yaygın kullanımı, karbondioksit (CO₂) başta olmak üzere sera gazı salınımını artırmıştır.
Özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, enerji talebindeki büyüme ile birlikte fosil Yakıt Kullanımı, tarım alanı açmak ve kentleşme nedeniyle ormansızlaştırma, metan (CH₄) ve azot oksit (N₂O) gibi diğer güçlü sera gazlarının salınımlarını artirmalari nedeniyle endustriyel hayvancılık, çimento ve metal sektorleri basta olmak üzere sanayi üretim süreçleri ve motorlu taşıtlardaki artış gibi sebepler küresel ısınmayı hızlandırmış, iklim değişikliği krizinin temelini oluşturmuştur.
Bu bağlamda, 1990’lı yıllardan itibaren, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) ve Kyoto Protokolü gibi uluslararası anlaşmalar, karbon salımının sınırlandırılması amacıyla imzalanmıştır. Ancak, gönüllülük esasına dayalı bu anlaşmalar, maalesef küresel ölçekte sınırlı başarı sağlamıştır.
Sonrasında, Avrupa Birliği (AB), iklim değişikliğiyle mücadelede liderlik üstlenmiş ve 2019 yılında “Avrupa Yeşil Mutabakatı”nı (European Green Deal) açıklamıştır. Bu plan, AB’nin 2050 yılına kadar karbon nötr bir ekonomi olmasını hedeflemektedir.
Bu hedef doğrultusunda, Avrupa Sınırda Karbon Vergisi (CBAM) uygulaması geliştirilmiştir. CBAM, karbon kaçağını (carbon leakage) önlemek amacıyla, AB dışında üretilen karbon yoğun ürünlerin, AB içi üretimle aynı çevresel standartlara tabi tutulmasını sağlamaktadır.
CBAM, karbon emisyonu yüksek sektörlerden (demir-çelik, alüminyum, çimento, gübre ve elektrik gibi) ithal edilen ürünlere ek maliyet getirmektedir. Sistemin işleyişi şu şekilde özetlenebilir:
- Kapsam: Belirlenen sektörlerde AB’ye ihraç edilen ürünler için karbon salımı raporlanacaktır.
- Raporlama: İthalatçılar, ürünlerin üretim aşamasında ortaya çıkan emisyonları belgelemek zorundadır.
- Karbon Sertifikası: İthalatçılar, salınan karbon miktarına denk gelen bir karbon sertifikası satın alacaktır.
- Uygulama Süreci: 2023’te raporlama yükümlülüğü başlamış olup, 2026 itibarıyla finansal yükümlülükler de devreye girecektir.
Bu mekanizma ile AB, hem kendi üreticilerini korumayı hem de küresel emisyon azaltımına katkı sağlamayı hedeflemektedir.
Ülkemiz AB’ye özellikle demir-çelik, çimento, alüminyum ve kimyasal gübre sektörlerinde yoğun ihracat gerçekleştirmektedir. Dolayısıyla, CBAM kapsamında:
- Ürünlerin karbon ayak izi hesaplanması,
- Bu emisyonlara karşılık karbon sertifikası satın alınması,
- Dolayısıyla ihracat maliyetleri artması, gibi sebeplerle karşılaşılacağı için ihracatçılarımızın rekabet gücü zayıflayabilir.
Buna karşılık ise , yeşil üretim yöntemlerine geçiş yapan firmalar için CBAM önemli fırsatlar sunmaktadır:
- Enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji yatırımları, uzun vadede maliyetleri azaltabilir.
- Düşük karbonlu üretim, AB pazarında sürdürülebilirlik arayan müşteriler için önemli bir tercih sebebi olabilir.
- Çevre dostu markalaşma, rekabet avantajı yaratır.
CBAM, Türkiye için hem bir risk hem de bir fırsat niteliği taşımaktadır. Düşük karbonlu üretime geçiş için gerekli yatırımların hızlandırılması ve devlet destekli teşviklerin artırılması, Türkiye’nin AB pazarındaki konumunu koruyabilmesi için kritik öneme haizdir.
İhracatçılar için:
- Kapsamlı karbon ayak izi hesaplamaları yapılmalı,
- Yeşil enerji kaynaklarına yatırım artırılmalı,
- Avrupa standartlarına uyumlu sürdürülebilirlik raporlaması sistemleri kurulmalıdır.
Ancak böyle bir stratejik dönüşüm ile hem maliyet baskısı minimize edilebilir hem de Türkiye’nin küresel rekabet gücü uzun vadede güçlendirilebilir.
Değerli ekonomim.com okurları,
ekonomim.com ekibi olarak Türkiye'de ve dünyada yaşanan, haber değeri taşıyan gelişmeleri sizlere en hızlı, tarafsız ve kapsamlı şekilde sunmak için çalışıyoruz. Bu süreçte sunduğumuz haberlerle ilgili eleştiri, görüş ve yorumlarınız bizim için çok değerli. Ancak, karşılıklı saygı ve hukuka uygunluk çerçevesinde, daha sağlıklı bir tartışma ortamı oluşturmak adına yorum platformumuzda uyguladığımız bazı kurallarımız bulunmaktadır.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (diğer okurlara yönelik olanlar da dahil) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık içermesi durumunda, yorum editörlerimiz bu yorumları onaylamayacak ve silecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar arasında aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemleri de yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur, bu nedenle bu tür yorumlar da ekonomim.com sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu kanıtlanamayan iddia, itham ve karalama içeren, halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmaz ve silinir. Aynı şekilde, bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmaz ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Diğer web sitelerinden alınan bağlantılar ekonomim.com yorum alanında paylaşılamaz.
ekonomim.com yorum alanında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan kullanıcıya aittir, ekonomim.com bu sorumluluğu üstlenmez.
ekonomim.com'de yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yer alan Kullanım Koşulları'nı ve Gizlilik Sözleşmesi'ni okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Kurallarımıza uygun şekilde saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun yorumlarınız için teşekkür ederiz.